Futbolda çözüm toplumsal Fair-Play
Tuğrul Akşar
Son Köşe Yazıları

Futbolda çözüm toplumsal Fair-Play

17.05.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Ekonomik, yönetsel, hukuksal, örgütsel ve sportif sorunlar Türk futbolunun ayağındaki en büyük pranga. Futbolda ve spordaki başarısızlıklarımızın temelini oluşturan Fair-Play yetersizliği konusunda, üretken bilim insanı, yıllardır saha içinde ve dışında bu konulara kafa yoran akademisyen Recep Cengiz “Fair-Play Nedir? Ne Değildir?” isimli bir kitap yayımladı.

Cengiz kitabında iyi insanın nasıl yetiştirileceğini anlatmış. “Sorumluluk bilincini içselleştirip geliştirip aşama kaydederek, daha da önemlisi eğitim, kültür ve etkili iletişimle gönüllere dokunarak” Fair-Play’i yaşamın her alanında kullanmayı öneriyor. Tüm sorunların temelinde insan yattığını saptamış. O halde, öncelikle bu sorunlara neden olan “sorunlu insanı” nasıl “sorumlu insana” dönüştürebiliriz arayışında Recep Hoca. Yani sisteme zarar veren sıkıntılı ve sorunlu insan, daha üretken, sorumlu, iyi bir insana nasıl dönüşür arayışına girmiş kitabında.

Yenilmeyi bilmiyoruz, hazmetmeye hiç istekli değiliz. Hal böyle olunca da kurnazlığın esaretindeki zekâ devreye giriyor ve “ne pahasına olursa olsun, kazanma kültürü” makyavelizmine düşüyoruz. İşte bu da tüm kötülüklerin, özellikle de organize kötülüklerin anasını oluşturuyor bir bakıma. Bu olumsuzluk zamanla içselleşip genelleşiyor, tüm iyi insan olma kodlarımızın değişmesine yol açıyor. Bu nedenle “kurnazlık ile zekânın yer değiştirdiği böylesi kötüye kullanımlarda ahlâkın zayıflaması da kaçınılmaz” diyor Cengiz ve devam ediyor “Kurnazlığı zekâ yerine koyup ödüllendiren kültürler hiçbir zaman kalıcı başarılara ulaşamazlar.” Ben de ekliyorum: Kurnazlık, iyi insan yaratmanın ve Fair-Play’in baş düşmanıdır.

Liyakatin yerini sadakat almaya başladıkça, o toplum gerçekliklerden kopar ve toplumsal gerileme filizlenir. Bu ise hayatın tüm alanlarında ulusal ve uluslararası rekabette geride kalmak anlamına gelir. Bu bağlamda Recep Cengiz liyakatin “yasal ve ahlâksal” bir zorunluluk olduğunun altını çiziyor. Liyakatin olmadığı merciler, toplumu yönlendirmeye başlayınca, doğal olarak yaşamsal kalite kaybı da oluşmaya başlar. Bunu en iyi sosyal yaşamımızda ve spor-futbol örgütlenmemizde yaşıyoruz.

Liyakatsizlik yaşamın her alanında kriz üreten patolojik bir olaydır aynı zamanda. Kriz sporda, ekonomide, politikada, finansmanda, yönetimde, kısaca soluklandığımız her alanda olabilir. “Kriz” diyor Cengiz, “Ekonomik yönden güçsüz insanlar için alışılmış düzenin dışında sürdürülen yıpratıcı ve çaresiz bir hayattır.” Ne kadar güzel ve özlü bir tanım olmuş. Yani sözün özü “Liyakat yerini sadakate terk edince, kriz ilk önce yoksulu vurur” diyor Cengiz.

İyi insanlar, toplumun yararına iyilik ve güzellik katar. Toplumsal gelişime katma değer sağlarlar. Bunun için de toplumsal değerleri önceleyen insan yaratmak her toplumun en ulvi amaçlarından birisidir. O zaman yapılacak tek şey var: Yaşamımızı toplumsal Fair-Play temelleri üzerinde kurmak ve kurgulamak.

İlgili Konular: #futbol