Küçük kırgınlıklar büyük resmi gölgelemesin!

28 Mart 2024 Perşembe

Sevgili okurlar ben bugün sizlerle neler neler paylaşacaktım... Örneğin önceki akşam AKM’de dinlediğim muhteşem bir topluluğun Accademia Bizantina’nın o çok duyarlı konserini... Ama durun...

Üç gün sonra seçim var. Neyi seçtiğimizi, neyi seçeceğimizin farkındasınız değil mi! Bu seçimin sadece yerel seçim olmadığının bilincindesiniz değil mi!

Herkese söylemek istediğim tek şey var:

Küçük kırgınlıklarınız, büyük resmi, geleceğin resmini görmenize engel olmasın! Düş kırıklıklarınızı, küskünlüklerinizi geri plana atın. Sadece ve sadece nasıl bir Türkiye’de yaşamak istediğinize, çocuklarınıza torunlarınıza nasıl bir ülke bırakmak istediğinizi düşünün...

Adım adım ilerlemekte olan karşıdevrimi durdurmak için her oya gereksinim var. Anayasanın, laikliğin, kuvvetler ayrılığının, hak ve hukukun ayaklar altında çiğnendiği; emeğin, liyakatin, hakikatin, insan yaşamının yok sayıldığı o büyük resmi düşünün... Başta İstanbul olmak üzere kentlere, doğaya, kıyılarımıza, ormanlarımıza, tarıma, yerli üretime, millete ihanet ettiklerini itiraf edenleri; her seferinde “yine aldatılmışız” deyip dinle Allah’la aldatmayı sürdürenleri, bu büyük resimde yerli yerine oturtun!

Karanlığı değil, aydınlığı seçmek için herkes oy vermeli. Bir şeyleri değiştirmek istiyorsak başka yolu yok. Oy vereceğiz, herkesin vermesini sağlayacağız! Ve asla bıkkınlığa, küsmeye, umutsuzluğa geçit vermeyeceğiz!

UNUTMAYIN

Anımsayın 12 Eylül 2010’da yapılan anayasa değişikliği referandumunda hani bunların hocası “İmkân olsa ölülere bile ‘evet’ oyu verdirilmeli” demişti ya! Yok, vallahi de billahi de ben o kadar saçmalamayacağım, sapıtmayacağım. Ölüleri rahat bırakalım!

Unutmayın bunu diyenler, o dönemde bile aralarındaki hizipleşmeyi, kıskançlıkları, pastadan pay alma kavgalarını, farklı görüşlerini yok sayıp, el ele, omuz omuza karşıdevrimi ilerletmek için birlikte çalıştılar!

Bunu diyenler, bir yandan büyük sermayeyi, kendi çıkarından başka bir şey düşünmeyenleri, öte yandan aydın geçinen “bakar ama görmezleri”, kendi saflarına çekerken ayrımcılıktan beslenirken bile küskünlüklerini bir yana bırakabildiler!

BÜYÜK RESİM

Büyük resmin kalbinde ve ruhunda her il, her ilçe var elbet... Ancak onlar arasında İstanbul’un malum nedenlerle ayrı bir önemi var...

Yoksa cumhurbaşkanı artı 17 bakanı, görevlerini unutup, yapmaları gerek işlerini güçlerini bırakıp, canhıraş şekilde ne diye buralara taşınsın! Kanal İstanbul ve daha çok beton, daha çok inşaat, tutamayacakları daha çok rant ve alay konusu vaatleriyle, birbiri ardından kırdıkları potlar ve gaflarla, umutsuzluk içinde ama canla başla ne diye Ekrem İmamoğlu’na karşı böyle amansız bir savaşa girişsinler!

Yineliyorum: Kırgınlıklarınız, büyük resmi görmenize engel olmasın! Düş kırıklıklarını, küskünlükleri, yorgunluğu, umutsuzluğu kesin! Gidin oyunuzu kullanın.

Karanlığı değil aydınlığı; geriyi değil ileriyi; kendi ülkende yabancı olmayı, kul, köle olmayı değil, kendin olmayı, yurttaş olmayı seçin. Ayrımcılığı değil, bütünleşmeyi, kötülüğü değil iyiliği, cehaleti değil, bilgiyi, birikimi seçin. Mustafa Kemal Atatürk’ün rehberliğinde aklın yolunu seçin.

MUTLULUK ÖZLEMİ

Accademia Bizantina, dünya çapında bol ödüllü, İtalya’dan gelen 40 yaşında bir barok orkestra. Klavsen, yaylı sazlar ve geleneksel çalgılardan oluşuyordu. Sundukları Vivaldi ziyafeti, Barok müziğin tüm özelliklerini müthiş bir duyarlılıkla ve titizlikle ortaya koyuyordu: Duygu, denge, çelişkiler, aykırılıklar, sessizlik, huzur, soyluluk, coşku, yeryüzünün tüm mevsimleri bir araya gelip mutluluğumuzu oluşturdu.

Mutluluk daim olsun diyerek...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları