Onat Kutlar... 30 yıl önce...

Onat Kutlar... 30 yıl önce...

05.01.2025 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Bundan tam 30 yıl önceydi. Bugünlerdeydi. Hastanenin kantinini, önündeki alanı, çevresindeki tüm kafeleri yazarlar, şairler, sinemacılar, sanatçılar doldurmuştu. Bekliyorduk. Bir mucize bekliyorduk.

Özlemini, hasretini, eksikliğini her an hissettiğim arkadaşım Onat Kutlar, içeride ölüm kalım savaşı veriyordu. Ve bizler onu aramıza döndürecek mucizeyi bekliyorduk...

30 Aralık 1994’ün akşamüstü,  Taksim Meydanı’nda, Opera Pastanesi’nde, saat 18.45’te patlatılan bir bomba... Pastanedeki onlarca insandan biri 37. yaş gününü arkadaşlarıyla kutlayan Yasemin Cebenoyan’dı. Bir başkası Onat Kutlar. O an yaşam durdu. Taksim Meydanı İstanbul’un yüreğiydi. İstanbul’un yüreği durdu. Yılbaşı arifesinde terör tehditleri vardı ama yaşamanın ilk koşulu bu tehditlere boyun eğmemekti. Tüm boyunlar koparıldı. Bomba patladı ve bedene bıçak gibi saplanan camlar... Sonra kan, sonra ölüm. 

1995’in umutları Yasemin’le öldü, Onat’la can çekişir oldu.

Beklediğimiz mucize gerçekleş-medi. 11 Ocak 1995’te Onat Kutlar’ımızı sonsuzluğa uğurladık. 

Terör eylemini PKK üstlendi. Yargıtay onadı. Bombalı saldırıyı gerçekleştiren örgüt üyesi 7.5 yıl yatıp çıktı. 

EŞSİZ BİR AYDIN 

Onu yitirdiğimizde benim 30 yıllık arkadaşımdı Onat Kutlar. Aradan 30 yıl daha geçtiğine göre benim 60 yıllık dostum demektir. 

Türkiye’de kolay kolay yetişmeyen bir aydındı. Yaşamın her alanına katılan, tepkisini ortaya koyan, yorumlarıyla, eleştirileriyle önerileriyle yarını hazırlayan, aydın sorumluluğunun bilincinde bir insandı. Örgütçülüğü, sır saklayabilmesi, dayanışma tutkusu, bunları yaparken cesareti ve alçakgönüllülüğü muhteşemdi!

Türk edebiyatında okuduğum en güzel öykülerin ve denemelerin yazarıydı. Bunlarla önümüzde yeni ufuklar açtı. 12 Eylül faşist darbe sonrasında benim dergime yazdığı, “Bu mektuplar aslında sanadır sevgili arkadaşım/ Adını bile bilmediğim sana” diye başlayan, “Adını bilmesem ne çıkar?” diye süren hapistekilere yazdığı bu mektuplar/denemeler, o zor günlerde, hayatı yaşanabilir kılıyordu. Sonradan “Yeter ki Kararmasın” adıyla kitaplaşan o mektuplarla Onat bizlere özgürlük alanları yarattı. Bahar isyancıdır duygusunu aşıladı.


Filiz Kutlar'ın kadrajından Onat Kutlar

Akılla duyarlılığı, bilgiyle birikimi, Doğu ve Batı kültürlerini dizelerde buluşturan şairdir Onat. Peralı Bir Aşk İçin Divan, Unutulmuş Kent şiir kitapları tanığımdır. 

Türkiye’de Sinematek’i kurmakla kalmadı, evrensel sinema kültürümüzü borçlu olduğumuz kişi olarak gönülleri fethetti. 

ONAT KUTLAR’I ANMAK 

Ben Onat’ı ne zaman anacak olsam Nâzım Hikmet’in arkadaşı şair Nezval’in ölümü için yazdığı dizelerle birlikte anıyorum. Şöyle diyor şair:

“Doğrusu zaten/ hayatı seven, akıllı, iyi yürekli ölüler/ ne kırk günlük yas ister/ ne de ‘Benden sonra tufan’ der./ Faydalı bir şeyler, bir söz, bir ağaç, bir gülümseme bırakarak, çıkıp gider./ Ve dirilerle bölüşmez kabrinin karanlığını, ve kendi başına taşır ağırlığını taşının.../ Ve... dirilerden hiçbir şey istemedikleri için, ölmemiş gibi olurlar.”

Onat hepimizi hedef alan bombayı sırtlayıp gittikten sonra, bizden yas tutmamızı istemedi. Bizlere “faydalı bir şeyler”, bilge kişiliğini, aydın sorumluluğunu, sayısız kitabını bıraktı gitti. Bir de dostlukları, yaşanmış harikulade anıları, akıllı öfkesini, ince hüznünü, o muhteşem gülüşünü, dolu dolu kahkahalarını, direnme gücünü, dayanışma tutkusunu bırakıp gitti. 

Onun bize bıraktıklarına, şimdi, her zamankinden daha çok gereksinmemiz var.

Onat’ı 12 Ocak Pazar günü Metro Han’da (Tünel-İstiklal Caddesi) saat 18.00’de anacağız. Beyoğlu Belediyesi ve dostları tarafından hazırlanan “Onat Kutlar: Başkaldırı ve Şenlik Günleri” başlıklı buluşmaya tüm okurları, sevenleri davetlidir. Programının katılımcıları: Adnan Özyalçıner, Filiz Kutlar, Halil Ergün, Nazan Kesal, Selçuk Metin, Tayfun Eraslan, Zeynep Avcı ve ben. 

Herkese açık 30. yıl anma töreninde, Onat Kutlar’la hasret gidereceğimiz buluşmada Onat’ın “Bahar isyancıdır” diyen sesine kulak verip bir kez daha “Bizim dünyamızda yine en tatlı yemiş aydınlık... En güzel çiçek umut” diyeceğiz.

Yazarın Son Yazıları

Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025
Bodrum’da doludizgin sanat

Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız...

Devamını Oku
20.07.2025
Günler geçerken...

Pınar Kür... Edebiyatımızın cesur kadınlarından biri daha sonsuzluğa göçtü.

Devamını Oku
17.07.2025
Hikmet Çetinkaya

Yaş almanın en kötü yanı eşiniz, dostunuz, arkadaşlarınız, meslektaşlarınız hepsi gidiyor.

Devamını Oku
13.07.2025