Anormal bir iktidar yapısı ile karşı karşıyayız..

07 Mayıs 2019 Salı

İktidarın üst düzey yöneticileri cenaze töreninde Kılıçdaroğlu’nun elini sıkmamışlar. Ayıp etmişler, Cumhurbaşkanı bile bir törende en alt düzeyde bir ilişki olarak Kılıçdaroğlu ile tokalaşabilirken, yardımcısı ve bakanının bundan bile çekinmelerini nasıl açıklamak gerekir, sizlere bırakıyorum...
Bu anormal bir iktidar yapısının tipik göstergelerinden biridir.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kaybettiklerini bir türlü kabul etmemesi, bu anormal yapının çok önemli bir dışavurumudur.
Öyle ki, “bana ve ülkeye neye mal olursa olsun” anlayışının egemen olduğu bir yapı.. İstanbul uğruna her şeyi yakıp yıkarım anlayışına ev sahipliği bir yapı..
Anormal yapının daha önceki dışavurumlarına şüphesiz bol örnek var.
Anayasaya uymamak.. Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını tanımıyorum, demekler.. Dahası ilk derece mahkemelerin bile sırtını iktidara dayayarak arada sırada Anayasa Mahkemesi’nin kararına karşı çıkmalar..

Kıyıma kalkışmak ve iktidar yapısı
Kılıçdaroğlu’na karşı düzenlenen, Ankara’nın arkaik ilişki ve yapılarının egemen olduğu “köy”de, bir tertip olduğu açık seçik alçakça saldırı, bu “anormal iktidar yapısı”nın anatomisini ortaya çıkartan çok önemli bir başka büyük olaydır.
Toplu bir kıyıma kalkışan ilkel güruhtan hiç kimsenin içeride olmaması, tüm görüntülerin bir araya getirilmesi sonucu gerçekten bir katliam eyleminin ortaya çıkması, iktidarın hiç umurunda olmamıştır. Ne jandarma, ne savcı, ne mahkeme, ne Adalet ve İçişleri Bakanlığı..
İktidar yapısının anormal karakteri, saldırı karşısında yasal suskunluğuyla net ortada. Sadece yasal suskunluk olsa.. “Ne işin vardı, seçimleri kaybettiğin yerde”, “cenaze törenine gitmemeliydin” gibi, hiç normal olmayan, medeniyetten uzak ve normal siyasetle de kabul edilemeyecek anormal bağırtıları da bunlara eklemeliyiz.

Tarihsel kilometre taşı
İktidar paydaşlarının bir türlü, gayet açık seçik, içten bir geçmiş olsun diyememesi de, bu anormal yapının olayla derin ilişkisinin göstergelerinden..
Bunun ardında, “keşke bu katliam eylemi sonuca ulaşsaydı” düşüncesinin izlerini arayıp da bulamamak mümkün değil.
Bu olay, AKP yapısının iktidar olmakla, toplumla, demokrasi ile çok partili sistemle olan ilişki ve anlayışını açıklayan, çok net tarihsel bir kilometre taşıdır.
Şüphesiz, İstanbul seçimlerini geriye çevirmek için yaptığı büyük ataklar da anormal yapının iktidarı asla kaybetmemeliyim düşüncesinin büyük dışavurumudur.
Bu anormal yapı, ülkemizin geleceği açısından çok önemlidir.
Bu, milletin hayat standardı ile de ilişkilidir.

Refahı büyütemez, yayamazlar
Totaliter yapılar ülkelerin refahını büyütemezler.
Çünkü insan ve düşünce zenginliğini baskılarlar, insanları bir alet düzeyine indirgerler. Kapitalizmle totaliter yapılar bu nedenle birbiriyle çatışır. Otokratların, totaliter yapıların, cuntaların ayakta kalamamaları, yıkılmalarının temel nedeni de budur.
Türkiye’de, dıştan trilyonların ülkeye girişi ve borçlanma limitlerinin tavana vurması ile otokrat yapı arasındaki ilişki arasında ilişkiyi görmek gerekir.
Büyük, gösterişli ama verimsiz, salt para harcayan yapılar, otokrat yapıların karakterinde vardır ve üreten bir ekonomiyi kuramayacakları için ekonomik krizler gelir bastırır.
Ülkemizdeki otoriter yapının, gelişen bir ülke ve toplumda bir geleceği olamaz.
Peki, iktidarın dönüşerek ayakta kalması mümkün mü?
Ancak, AKP içinde bir devrimsel dönüşüm gerçekleşirse..
O zamana kadar da atı alan Üsküdar’ı geçer...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları