Savcının işi neden çok ama çok zor?

Savcının işi neden çok ama çok zor?

20.09.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Savcı, iktidar yanlısı medyadaki PKK ve DHKP-C destekçiliği iddiaları için Doğan Grubu’nun yayın organlarını mercek altına aldığını açıklayınca, işinin çok zor olduğunu göstermek için medyada bu konuda, politikacılar ve medya mensupları hakkında yazılan ve çizilen binlerce haberden sadece birkaç tanesini dün alıntılamıştım.
Bugün aynı konuda Erdoğan’ın son günlerdeki iki demecinden birer alıntı ve Ahmet Hakan’ın iki gün önceki yazısından, “isyan satırları” diyeceğim bir bölüm aktaracağım.
Böylece savcının işinin zorluğu, hem de çok zorluğu hakkında ikinci bir noktayı vurgulamak istiyorum.
Bu nokta, AKP iktidarının ve Erdoğan’ın, PKK konusundaki çok sert ve çok ani bir politika dönüşü yapmasından ve birbirine zıt olan bu her iki politikaya da karşı çıkmış veya çıkmakta olanları “ihanetle” suçlamasından kaynaklanıyor.
PKK ile müzakere masasındayken teröre pek çok ödün veren iktidarın buna karşı çıkanlara “hain” derken, birdenbire politika değiştirip her türlü “Barış” çağrısını bile “ihanetle” suçlaması, savcının işini son derece güçleştiriyor:
Çünkü AKP ve Erdoğan destekçileri, (özellikle de dalkavukları) geçmişte, bugün “İhanet” denen çizginin çok ötesine de geçerek PKK ve Öcalan övgüsü yapmış, her türlü ödünü savunmuşlardı!
Bunun nedeni de AKP-Erdoğan iktidarının, müzakere sürecinde, terörün ciddi mevziler kazanmasına göz yummuş olmasıydı.
Bakın bizzat Erdoğan bu konuda neler diyor:
“Burada, bu süreç içerisinde, güvenlik güçlerimiz tabii ‘herhangi bir çatışmaya, şuna buna girmeyelim’ dediler ama daha sonra anladık ki bu süreç içerisinde bunlar, bunu yaptılar.”
“Çözüm Süreci içerisinde valilerimiz kendilerine verdiğimiz talimatlar gereği ciddi manada bu terör örgütlerine karşı şu andaki operasyonlara girmiyorlardı.”

***

Ahmet Hakan da, bu ani ve sert politika değişikliğinden dolayı ortaya çıkan çelişkiye, iki gün önce, belgesel nitelik taşıyan yazısıyla şöyle isyan ediyordu:
“Yeter be yeter!
OSLO’da PKK ile gizli görüşmeyi biz mi başlattık da bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz?
Öcalan’a çalışma ofisi hazırlayıp kendisiyle masaya biz mi oturduk da bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz?
Osmanlı’nın en sembolik mekânı olan Dolmabahçe Sarayı’nda HDP heyeti ile mutabakatı, şatafatlı bir törenle biz mi dünyaya duyurduk da bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz?
Kandil ile İmralı arasında biz mi mekik dokuttuk da bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz?
Öcalan’ın mesajlarını Diyarbakır meydanında biz mi okuttuk, bu mesajı bütün televizyonlardan canlı olarak biz mi yayınladık, gazetelerde çarşaf çarşaf biz mi bastırdık da bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz?
Havuz gazetelerinde günlerce ve sayfalarca ‘Öcalan çok süper biri’ diye yazdıran biz miydik de bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz?
Ünlü Kürt ozanlarının elinden tutarak kürsülere çıkarıp hem Öcalan’ın hem de barış sürecinin alâyıvalâ ile propagandasını biz mi yaptık da bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz?
PKK terör örgütü, ‘Çözüm Süreci’ boyunca saldırılarını sürdürürken, asfaltlara mayınlar döşerken, şehirlere mühimmat yığarken biz mi ‘aman görmeyin, aman ilişmeyin’ dedik de bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz?
‘Terör örgütü maalesef mühimmat döşemiş’ diye tarihin asla affetmeyeceği bir büyük gafleti biz mi itiraf ettik de bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz?
Öcalan’a methiyeler düzen adamları biz mi milletvekili yaptık, bu arsız ve ahlaksız şahsiyetleri hiç utanmadan gazete basmaya biz mi azmettirdik de bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz?
Yeter be yeter!
Öcalan’la sanki ayrı bir devletin başıymış gibi masaya oturan sizsiniz.
HDP ile mutabakat imzalayıp bunu uluslararası bir anlaşma gibi sunan sizsiniz.
Öcalan’ın mesajlarını ‘tarihi belge’ diye meydanlarda okutan sizsiniz.
Kürt şarkıcılara ‘Megri Megri’ diye şarkılar söyleten sizsiniz.
‘Süreç bozulur, oylarımız düşer’ korkusuyla PKK’nin mühimmat yığmasına göz yuman sizsiniz.
PKK terör örgütü, yollara mayınlar döşerken görmezden gelen sizsiniz.
Çözüm süreci yürüsün diye adamlarınıza ‘Öcalan çok harika, çok süper biri’ diye mesajlar attıran sizsiniz.
Bütün bunlar kabak gibi ortadayken...
Bize ‘TERÖRİST’ diyen de sizsiniz.”

***

Hukuk, evrensel kurallar bir yana bırakılıp, siyasal iktidarların hem her gün değişen hem de otoriter olan politikalarına alet edilirse, savcıların işi de çok ama çok zor hale gelir...
Elbette yargıçların da!  

Yazarın Son Yazıları

İktidarın, PKK ve DEM çıkmazı

Emperyalizm, İsrail’in güvenliğini sağlamak ve bölgeyi daha kesin olarak kontrol edebilmek için Ortadoğu’da, Irak’la birlikte, Suriye’yi de kapsayan bir Kürt Devleti kurulmasını dayatıyor...

Devamını Oku
19.12.2025
Atatürkçülük, Marksizm ve Ataol Behramoğlu

Okan Toygar’ın “HAYATIMIZ GÜZELDİR, Ataol Behramoğlu’nun Siyasal Kimliği” adlı nehir söyleşisi, Tekin Yayınevi tarafından yayımlandı.

Devamını Oku
18.12.2025
On birinci yargı paketi: Komedi değil, trajedi!

31 Temmuz 2023 ve öncesinde suç işleyenlere infaz indirimi de getiren 11. Yargı Paketi, TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilmiş:

Devamını Oku
16.12.2025
Tarihi geri götürmek olanaklı değildir!

Orta Doğu’da İsrail’in güvenliği için bir Kürt Devleti kurmak isteyen ve bu nedenle Suriye’de, Terörist Radikal İslam’la uzlaşan ABD, Çağdaş bir Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni de, İktidarla el ele, Suriye gibi Orta Çağ’a, dinler, mezhepler ve aşiretler bazında örgütlenmiş olan Merkezi Feodal bir yapıya geri götürmek istiyor!

Devamını Oku
14.12.2025
Devlet çökertildi ama yenisi kurulamadı (7)

Bu yazı Özgür Özel’in “Stockholm Sendromu” uyarısı yapmasından sonra, geçen hafta başında yazmaya başladığım yazıların yedincisi.

Devamını Oku
12.12.2025
Stockholm sendromunun kaynağı (6)

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, HDP’li ve onun devamı olan DEM Partili politikacılar ve belediye başkanları görevlerinden alınır ve bazıları hapse atılırken, DEM Parti’nin “Süreç” bağlamında iktidara destek vermesindeki çelişkiyi vurgulamak için zekice dile getirdiği “Stockholm Sendromu”, Türkçemizin bütün çarpıcı güzelliğiyle, “Celladına âşık olmak” biçiminde ifade edilen bir durumdur.

Devamını Oku
11.12.2025
Açılım, Stockholm sendromu ve toplumsal şok (5)

İktidar, kamuoyundaki yaygın izlenime göre, “Açılım Süreci”ni, ilan ettiği gibi “Barış” “Demokrasi” ve “Terörsüz Türkiye” için değil, başarısızlıklarından dolayı siyaseten biten ömrünü uzatmak için içeride DEM Parti’den, dışarıda Emperyalizmden destek aradığı için yapıyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Açılım: Stockholm Sendromu ve şok doktrini (4)

Bu yazı Özgür Özel’in “Stockholm Sendromu” uyarısı üzerine, geçen hafta Salı günü başladığım yazıların dördüncüsü.

Devamını Oku
07.12.2025
Mezhepçilik ve tarikatçılık da demokratik rejim düşmanlığıdır!

Dün Etnikçiliğin Demokratik Rejim karşıtlığını (düşmanlığını) yazmıştım.

Devamını Oku
05.12.2025
Etnikçilik demokratik rejimi yıkar!

Etnikçilik, insanların tarih boyunca sahip oldukları Aile, Aşiret, Din, Mezhep, kimlikleri üzerine, Endüstri Devrimi’nin getirdiği “Ulusal” ya da “Milliyetçi” kimliğin, Totaliter bir anlayışla istismar edilmesinden kaynaklanan Faşist bir ideolojidir.

Devamını Oku
04.12.2025
Siyasette Stockholm Sendromu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Kurultay konuşmasında, “Stockholm Sendromu” anımsatmasını yapmadan önce, İktidarın, “Terörsüz Türkiye” sloganı bağlamında başlattığı “Sürecin” bütün çelişkilerini vurgulayan bir konuşma yapmış.

Devamını Oku
02.12.2025
Darağacı edebiyatı ve terör gölgesinde yeni yargı paketi

25 Kasım 2025 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli TBMM Meclis Grubu konuşmasında şöyle demiş...

Devamını Oku
30.11.2025
Faşistliğin dini mezhebi ırkı milliyeti yoktur

Faşizm ve Faşistlik, gerek Rejim gerek Kişilik yapısı olarak Demokrasi ve Demokratlık karşıtlığıdır.

Devamını Oku
28.11.2025
İki hukuk profesörü konuşurken...

“Anayasa”, “Hukuk” ve “Yargı” bir devletin omurgasıdır..

Devamını Oku
27.11.2025
CHP’nin savunması için Okkam’ın usturası!

“Okkam’ın Usturası” bir önermedir:

Devamını Oku
25.11.2025
Çıldırtan çelişki!

Emperyalizmle işbirliği yapan İktidar: “Barış” sloganı ile halkı aldatarak...

Devamını Oku
23.11.2025
CHP, kendisini ve demokrasiyi etnikçiliğe kurban edemez!

Emperyalizm ve İktidar ittifakı, hem dıştan hem içten son derece güçlü bir biçimde çeşitli baskılar uygulayarak, Türkiye’yi, “Ortadoğu Bataklığında” parçalanarak boğulacağı bir “Sürece” sürüklüyor!

Devamını Oku
21.11.2025
'Kişiye özel rejim' önerisinin çıkmazı

Devlet Bahçeli aynı anda üç öneride bulundu...

Devamını Oku
20.11.2025
Atatürk üzerine birkaç kitap

Son zamanlarda, Atatürk’e, İstiklâl Savaşı’na ve Cumhuriyet Dönemi Tarihi’ne ilişkin saldırılar, saptırmalar ve iftiralar çok artınca, bu konulardaki gerçek tarih araştırmaları, kitapları da çoğaldı.

Devamını Oku
18.11.2025
İddianame, devlet yönetimine yansıtıldığında?...

Cuma günkü yazımı şöyle bitirmiştim...

Devamını Oku
16.11.2025
Başarılı politikacılık ve avukatlık suçlanınca?...

Lafı dolandırmaya gerek yok...

Devamını Oku
14.11.2025
İddianame, Atatürk, Haberal ve umut!

Bugünlerde, tam 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinin ertesi günü açıklanan...

Devamını Oku
13.11.2025
Atatürk: İki yalan dört düşman

Dün Atatürk’ü andık; bu vesileyle, bugün, Atatürk konusundaki çok önemli iki yalana ve dört düşmana değinmek istiyorum.

Devamını Oku
11.11.2025
İkinci Silivri trajedisinde anayasa ihlalleri

“Birinci Silivri Trajedisi Dönemi”, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığından ayrılma zamanı olan Haziran 2007 tarihinde başladı.

Devamını Oku
09.11.2025
İktidarın çelişik operasyonları

İktidar, “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ni tanımlayan Anayasa’ya Cumhuriyet rejimine aykırı ve birbirlerine ters birkaç operasyonu aynı anda yapıyor ve böylece zaten düşmekte olan seçmen desteğini iyice kaybediyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Casusluk tartışması tırmanıyor

Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’a yapılan “Casusluk suçlaması” akıllara derhal FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek için “Birinci Silivri Trajedisi” bağlamında yaptığı “Casusluk” suçlamalarını ve yine FETÖ’nün “Kozmik Oda”ya girişini ve oradaki bilgilerin yurtdışına sızdırılışını anımsattı!

Devamını Oku
06.11.2025
Casusluk bahane hapis ve kayyım şahane

24 Ekim 2025 Cuma sabahı Merdan Yanardağ “Casusluk” suçlamasıyla göz altına alındı.

Devamını Oku
04.11.2025
İntihar ve çöküş (3) Anomi ve anarşi

Önce kavramları tanımlayalım: Anomi: Kuralsızlık. Anarşi: Devlet otoritesinin yokluğu.

Devamını Oku
02.11.2025
Bir iktidarın intiharı (2)

Dünkü yazıdan devam: Önce bir iktidarı intihara sürükleyen beş temel belirleyiciyi anımsayalım...

Devamını Oku
31.10.2025
Bir iktidarın intiharı (1)

Bir iktidar ne zaman çöküşe yönelir, intihar eder?

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyetin koruyucusu AYM! (mi?)

Yarın CUMHURİYET Bayramı.

Devamını Oku
28.10.2025
Abdülhamit’in ulu hakanlığı ve Yanardağ’a casusluk suçlaması

İktidar, medyayı ve yargıyı da etkisine alarak hem güncel hem de tarihsel gerçekleri saptırmaya, kendi ideolojisine uygun bir tarih ve var olmayan bir güncel dünya imgesi yaratmaya çalışıyor...

Devamını Oku
26.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti? (2) Ültimatom

Dünkü yazımda, İngiltere tarafından, Abdülhamit’in yardım isteği üzerine kendisine verilen ültimatomdan söz etmiştim.

Devamını Oku
24.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti?

Emekli Büyükelçi Süha Umar, dün Cumhuriyet’teki köşesinde, Kıbrıs seçimleri konusunda, benim görüşlerimle de aynı çizgide olmalarından memnuniyet duyduğum çözümlemelerini şu sözlerle bitirmişti...

Devamını Oku
23.10.2025
Kıbrıs seçimleri üzerinden tehdit mi?

Türkiye’de de Kıbrıs’ta da seçmenin bu İktidardan bıktığı anlaşılıyor.

Devamını Oku
21.10.2025
Faşizmle mücadelede dokuz ilke! Ne yapmalı (6)

Otoriterlikten totaliterliğe giden İktidar, yaşam biçimlerimizi de tehdit eden ve yeni cezalar oluşturan 11. Yargı Paketi’ni hazırlarken...

Devamını Oku
19.10.2025
Seçime doğru uygulama önerileri: Ne yapmalı? (5)

1) Ana stratejinin “Millet İradesi”nin gerçekleştirilmesi için, eşit, adil ve şeffaf bir seçim hedefine yönelik olduğu asla unutulmamalıdır.

Devamını Oku
17.10.2025
Boş tencere dolmalı, dayak durmalı! Ne yapmalı (4)

İnsanlık tarihi iki kavgadan oluşur: Birinci kavga ekmek kavgasıdır...

Devamını Oku
16.10.2025
Ortadoğu’daki gelişmeler bağlamında ne yapmalı? (3)

Bu yazı yazılırken Hamas ile İsrail arasında rehine takası yapılıyor ve hem Dünya’da hem Ortadoğu’da barış sesleri duyuluyordu.

Devamını Oku
14.10.2025
Ne yapmalı? (2) CHP’ye eleştiri ve destek!

Cuma günkü “Yedi Düvel’e Karşı...” başlıklı yazımda “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Cumhuriyet Rejimi’mizi iç ve dış saldırılara karşı nasıl koruyacağız?”

Devamını Oku
12.10.2025