Bir tiyatro kazası

Bir tiyatro kazası

26.11.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Günlerden 10 Kasım... İkinci sanat yılını yaşayan İzmir Şehir Tiyatrosu’nun, Atatürkümüzün ölüm yıldönümünde, kente bir hediyesi olan “Benim Naçiz Vücudum” oyununun prömiyer temsilinin ardından tiyatronun merdivenlerinde tökezleyip düştüm. Bu beklenmedik kazayla birlikte bir anda kendimi acil servisle başlayıp ameliyatla devam eden sıkıntılı gelişmelerin ortasında buldum. Ne yazık ki sağ kol ve sol omuz kemiğim kırıldı. İki haftalık zorunlu ayrılığın ardından, eşimin parmakları aracılığıyla sesleniyorum size. 

***

Böylesine tatsız bir gelişmenin ortasında, tiyatro ışığını Anadolu’ya götürme hevesiyle gece yarısı yol almaktayken genç yaşta ölüme teslim olan tiyatro neferlerine yandım. Amasya’da geçirdikleri feci kaza sonucu, Jest Tiyatro’nun “Baş Belası” oyunu ekibinden Tolga Güleryüz, Burak Topçu ve Özgür Karataş’ı yitirdik. Kazadan kurtulan tiyatro emekçilerinin yaraları iyileşse de yaşanmış onca anı, sahne mucizeleri ve yürek sızıları kaldı geriye. Ne acı ki turne kazalarına bir yenisi daha eklendi. Ankara Sanat Tiyatrosu’nun kurucusu, oyuncu, yönetmen ve çevirmen Asaf Çiyiltepe’yi Anadolu yollarını arşınlarken Kent Oyuncuları’nın olmazsa olmazı Kâmran Yüce’yi Tekirdağ turnesinde, Erkan Yücel’i genç yaşta ve sanatının doruğunda, Devlet Tiyatrosu’nun emekçileri Nedim Mete Yüksel ve İsmet Avlar’ı, “Bir Ölümün Toplumsal Anatomisi” oyunuyla İstanbul’a giderken yaşanan tren kazasında yitirdik. Turnelerin eğlenceli, şen şakrak, muziplik ve şakalarla dolu diye bilinen yüzünün acı ve gözyaşı dolu yanlarıdır bunlar. 

***

Reşat Nuri Güntekin’in “Son Sığınak” romanında, kar fırtınasına yakalanan tren, küçük bir kasaba istasyonunda duraklayınca bir düğüne davet edilen Süleyman, orada tiyatro tutkunu Servet Bey’le tanışır. Daha sonra İstanbul’da buluşan iki tanış, hayatlarını değiştirecek büyük bir maceraya atılır. Kurdukları tiyatroyla Anadolu yollarına çıkarlar. Tek amaçları, “halkla kalp kalbe gelmek için küçük perdenin içindeki dünyaya onları çekmenin çaresini aramak”tır. “Yeni Türkiye Tiyatrosu” için zamanla deniz tükenir, yollarda açlıktan kurtulmak için tiyatro dışı işlerden para kazanmaya başlarlar, dayanışmayla ayakta durmaya çalışırken gün geçtikçe bir anaforun içine çekilirler. “Son Sığınak”, tuluat oyuncularına hem övgü hem de ağıttır aslında. Reşat Nuri’nin bu son eseri, onun bir başka yapıtı “Anadolu Notları”nın izini sürer, “Bu oyunların halk üzerinde izi silinmeyen çocukluk masalları kadar tesiri vardır” diyerek yaşamlarını bin bir güçlüğe rağmen fedakârca sürdüren oyunculara selam çakar. 

***

Öyle ya... Oktay Güzeloğlu, “Turne Tiyatrocuları” kitabında, turne yollarını ezber etmiş pek çok unutulmuş oyuncunun hayatlarından kesitler sunar. Bunlardan Kofti Nusret, İzmit’te bir belediye otobüsünün altında kalarak can vermişti. İstanbul’da kaldığı huzurevinden tiyatro yapmak uğruna kaçmıştı. Öldüğünde seksen yedi yaşındaydı. İ. Hakkı Karadayı, memleketin ilk meddahlarındandı. İzmir’de bir huzurevinde öldü, kimsesizler mezarlığına gömüldü. Çadır tiyatrolarına ilk klasik eserleri taşıyan tiyatrocu Cambaz Şevket’in de kaderi aynıydı. Aziz Nesin’in “Bir Tiyatrocunun Anıları” kitabının kahramanı Hasan Kol’un tabutu parasızlıktan İstanbul’a getirilemedi. Usta oyuncu Muzaffer Hepgüler, ilaçlarını alabilmek için hasta haliyle tiyatrolarda oynadı. Turneden turneye koştu. Meslektaşları, hastalığı ilerleyince onu bırakıp yola devam etmek zorunda kaldı. Tek başına bir otel odasında veda etti dünyaya.

***

Oysa tiyatrocular, zor zamanlarda da halkın sesi, nefesi olur. İnsanlık, savaşta, afette, kriz ortamında, duygudaşlık, dayanışma ve dayanma gücünü alır sahneden. Sartre’ın “Gizli Oturum” oyununun, İkinci Dünya Savaşı’nın tam göbeğinde, Fransız direnişçilerinden oluşan seyircinin sevinç çığlıkları arasında, gizli saklı prömiyer yapması boşuna değildir. Kurtuluş savaşımız sürerken Ankara’ya milli mücadeleye destek olmak için her türlü engeli aşarak gelip perdelerini açan oyuncuları unutmak mümkün mü?

***

Turne, tiyatrocular için aynı zamanda sınav yeridir. Beklenmedik onca tehlike kapıdadır. Her salon ayrı bir dünyadır. O dünyanın içinde sürprizler, heyecanlar, sancılar ve çelişkiler yaşanır. Hadi saklı hikâyelerden birini de ben dillendireyim. Trabzon’dan Erzurum’a harcırah alamadan turneye çıkan çiçeği burnunda oyuncunun verilen molada otobüsten inmediğini fark eden, tiyatronun cefasını çekmiş usta oyuncu Meral Niron, yarım ekmek ve peynir alır. Arkadaşlarına çaktırmadan iki koltuğun arasından şefkatle uzatıverir. İşte tiyatro aynı zamanda yanındakinin eksiğini tamamlama sanatıdır. 

***

Yol uzun ve zorlu... Anadolu Aydınlanması bir süredir yetim... Tiyatro emekçileri kararlı!

Yazarın Son Yazıları

Bizi Öldürdükleri Yer: İlhan Erdost Mezarlığı

12 Mart’ın hemen sonrası.

Devamını Oku
08.11.2025
Otel odalarında…

Otel odalarında…

Devamını Oku
01.11.2025
Bir Davanın Düşündürdükleri: Toplumsal Cinayet

Golding’in “Sineklerin Tanrısı” romanı, dünyanın en güzel adalarından birinde geçer: Mercan.

Devamını Oku
25.10.2025
Kitabın onurunu korumak

D.H. Lawrance “Kitaplar” adlı denemesinde, “Bir kitap iki kapaklı bir yeraltı kovuğudur. Yalan söylemek için eşi bulunmaz bir yer...” diyor.

Devamını Oku
18.10.2025
Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

Yıl: 1983. Tren iki saat kadar rötar yaptığı Kapıkule’den ayrılmak üzere.

Devamını Oku
11.10.2025
Bir kadının hikâyesi

Kardeşim Zeynep Altıok’la birlikte geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Asım Bezirci üzerine bir panel gerçekleştirmiştik; şimdi de Bezirci için o panelden yola çıkarak hazırlayacağımız bir kitap çalışması için kolları sıvadık.

Devamını Oku
04.10.2025
Dil Derneği’nin Dil Bayramı’nda Yaşar Kemal

“Çocukluğum cennetimdi.” Annemle birlikte Türk Dil Kurumu’nun merdivenlerinden tırmanır...

Devamını Oku
27.09.2025
Çizgi roman denilince...

90’lı yıllarda Ankara’da bir üniversite öğrencisiyken ders çıkışı sınıf arkadaşımla sahafları dolaşırdık.

Devamını Oku
20.09.2025
Hangi 12 Eylül?

Yıllar önce okumuştum Yiğit Bener’in yazdığı “Eksik Taşlar” romanını.

Devamını Oku
13.09.2025
Kültürün demokratikleşmesi için festivallerin yaygınlaşması

Son yıllarda “kültür politikası” üzerine çok sayıda çalışmanın karşımıza çıktığı bir gerçek.

Devamını Oku
06.09.2025
Yanı başımızda oluşan nefret dili

Coetzee’nin çok sevdiğim romanı “Utanç”a, bir “modern diller” hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi’nde “romantik şairler” konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız.

Devamını Oku
30.08.2025
İki deprem: Sındırgı depremi ile siyaset depremi

“Hadi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları,/ Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları...”

Devamını Oku
16.08.2025
Gazze’de katliam, dünyada ikiyüzlülük

Geçtiğimiz günlerde son on beş yıldır Gazze’ye gönüllü olarak giden İngiliz doktor Nick Maynard’ın İsrail’de devam eden gaddarlığı anlattığı haberler yansıdı basına.

Devamını Oku
02.08.2025
Adalet terazisi

Paris’te bir sonbahar günüydü...

Devamını Oku
26.07.2025
Attila Jozsef dosyası

“Notos” dergi bu ayki sayısında Sevgican Yağcı Aksel’in hazırladığı Attila Jozsef dosyasıyla okurla buluşuyor.

Devamını Oku
19.07.2025
Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Devamını Oku
12.07.2025
Bir yangının külü...

Yanıyoruz. Hem de birer ikişer değil, azar azar değil, biner biner...

Devamını Oku
05.07.2025
Bilimden yana edebiyata doğru

Bizlerin yaşam döngüsü tam otuz iki yıldır ortaçağ karanlığı olarak nitelendirdiğimiz Sivas katliamının yaşandığı o kara günde saklı...

Devamını Oku
28.06.2025
Nükleer savaş dersleri

Bazı kitaplardan bazen bir duygu tohumu, bir im kalır geriye.

Devamını Oku
21.06.2025
Siz Nihat Genç deyin ben abi…

Gökbilimciler, iki yıldızın evrende çarpışmasını “birleşme” olarak yorumlar...

Devamını Oku
14.06.2025
Cezaevi kapısında...

Bugün bayramın ikinci günü. Canımız sıkkın, yüreğimiz buruk. Düşünceleri nedeniyle kırk kilit altına alınanlarla özgürce buluşuncaya kadar tadımız tuzumuz yok!

Devamını Oku
07.06.2025
Sarıyer Edebiyat Günleri

Geçtiğimiz hafta pazar günü Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği “12. Sarıyer Edebiyat Günleri”nde “Öykücülüğümüzün Yüz Yılı” başlıklı bir panelde Sadık Aslankara, Özcan Karabulut, Hürriyet Yaşar’la birlikte konuşmacıydım.

Devamını Oku
31.05.2025
Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

Elimde uzun süredir Cemal Ünlü’nün kaleme aldığı “Söylemenin Vakti Var: Bir Yirminci Yüzyıl Bilgesi: Refik Ahmet Sevengil” kitabı var.

Devamını Oku
24.05.2025
İç sıkıntısı

Umutsuzluk ölümcül sayılabilecek bir hastalıktır. Büyük iç sıkıntıları daha çok geçmişle değil gelecekle ilişkilidir. İnsan geçen günlerden çok gelecek günlere ilişkin kaygı duyar.

Devamını Oku
17.05.2025
Dün, bugün, yarın

Dün, bugün, yarın

Devamını Oku
10.05.2025
Bir ‘örgü’ meselesi

Bir ‘örgü’ meselesi

Devamını Oku
03.05.2025
Yazarın masası

Yazarın masası

Devamını Oku
26.04.2025
Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Devamını Oku
19.04.2025
İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

Devamını Oku
12.04.2025
‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

Devamını Oku
05.04.2025
Hüzünlü bir tiyatro günü

Hüzünlü bir tiyatro günü

Devamını Oku
29.03.2025
Onur mücadelesi

Onur mücadelesi

Devamını Oku
22.03.2025
Başka bir sağlık sistemi mümkün

Başka bir sağlık sistemi mümkün

Devamını Oku
15.03.2025
‘Kadınlar da Vardır’

‘Kadınlar da Vardır’

Devamını Oku
08.03.2025
İç dökümü

İç dökümü

Devamını Oku
01.03.2025
Kral Çıplak

Kral Çıplak

Devamını Oku
22.02.2025
Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Devamını Oku
15.02.2025
Eylem Şafak Aydın için...

Eylem Şafak Aydın için...

Devamını Oku
08.02.2025
‘Suç’ ve kamu görevi

‘Suç’ ve kamu görevi

Devamını Oku
01.02.2025
Bir çağ yangını

Bir çağ yangını

Devamını Oku
25.01.2025