Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda konuşan İnsan Hak ve Hürriyetleri ve İnsani Yardım Vakfı (İHH) temsilcisi Barış Oktay’ın yaptığı konuşmada yer alan talimatlar şöyle:
1- Apo affedilsin.
2- Piyer (Pierre) Loti Tepesi’nin adı İdris-i Bitlisi olsun.
3- Kürtçe eğitim veren üniversite kurulsun.
4- Kürtçe hutbe okunsun, Kürtçe vaaz verilsin.
5- Kürtçe üniversite kurulsun.
6- Anadilde (Kürtçe) eğitim (öğretim) yapılsın.
7- Medreselere resmi statü verilsin.
8- Okullarda Türk tarihi gibi Kürt tarihi de okunsun.
9- Doğu ve Güneydoğu’ya milli birlik ve beraberlik için Togg fabrikası açılsın.
10- Türkçeleştirilen tabelalar Türkçe ve Kürtçe olsun!
Adı “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” olan bir kurulda yapılan konuşmada ileri sürülen düşünceler (istekler) bu komisyonun amaç ve işlevine uygun düşüyor mu siz karar verin. Bence tam tersine bir tür ültimatom! Neden mi?
1- “Apo” neden affedilsin? PKK’nin tam anlamıyla teslim olmasından sonra, “Beyaz Sayfa”nın tam anlamıyla açılılıp gerçekleşmesinden, uygulanmasından sonra (belki) olabilecek bir şey. Bu af ancak TBMM’nin oylamasıyla gerçekleşebilir.
2- Piyer (Pierre) Loti Tepesi’nin adı neden İdris-i Bitlisi olsun? Evet İdris-i Bitlisi (1452-1520) çok önemli bir bilgin. Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim’in değer verdiği Kürt kökenli bir düşünür. Güzel! Ama Türk halkının hayranı bir Fransız olan ve Aziyade adlı bir roman yazan Pierre Loti (1850-1923) adını taşıyan tepeye neden onun adı verilsin? Saçmalık!
İstanbul’da tepe mi kalmadı!
Adlarını anmışken bir tarih olayını anımsayalım. Mısır seferinden dönerken Yavuz Sultan Selim, İdris-i Bitlisi’yi Kürt aşiret beylerine gönderir ve kendilerine bir Beylerbeyi seçmelerini ister. Kürt beylerinin hepsi kendileri beylerbeyi olmak istediği için seçim yapamazlar ve beylerbeyini Yavuz Sultan Selim’in seçmesini isterler.
3- Türkiye üniter bir devlet, Türkçe de resmi dil olduğu ve Kürt dili, İngilizce, Fransızca ve Almanca gibi evrensel dil olmadığına göre bu dilde öğrenim yapan üniversite neden kurulsun? Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dili Kürtçe olmadığına göre ülkede mesleklerin terminolojisinin Kürtçe olduğu üniversite neden kurulsun?
4- Devlet, egemenliğine aykırı olduğu için Kürtçe hutbe okunmasına, Kürtçe vaaz verilmesine izin vermez. Böyle bir istek en azından özerkliği işaret eder.
5- Bir üniter devlet olan Türkiye Cumhuriyet’nin resmi dili Kürtçe olmadığı, ülkede mesleklerin terminolojisi Türkçe olduğu bir ülkede birilerinin karşılığı olmayan kaprisi için Kürtçe üniversite neden kurulsun, Yunanistan ve Bulgaristan’da Türkçe üniversite mi var?
6- Anadilde (Kürtçe) eğitim (öğretim) yapılması, “özerk Kürt bölgesi” ve “federasyon” anlamına gelir.
7- “Medreselere resmi statü verilsin” talebine gelince: 3 Mart 1924 tarihinde Tevhidi Tedrisat (Öğretim Birliği) Kanunu kabul edildi. Bu kanunla, medreseler kaldırıldı ve Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki bütün okullar, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlandı.
8- Dondurma isterim diye tutturan çocuk benzeri, “Okullarda Türk tarihi gibi Kürt tarihi de okunsun” diye tutturan biri bunun zorunlu gerekçesini söyleyebilir mi? Böyle bir şey ancak TürkiyeKürdiye Federasyonu’nda olur! Ya da genel tarihte bir ülkenin yerel halkları konusunda yer alabilir.
9- Doğu ve Güneydoğu’ya milli birlik ve beraberlik için değil ama koşullar uygunsa istihdam ve ekonomik yarar bağlamında kuşkusuz bir Togg fabrikası açılabilir. Togg’u milli birlik ve beraberliğin simgesi yapmak “komik” bir düşünce.
10- “Türkçeleştirilen tabelalar Türkçe ve Kürtçe olsun!” ama neden Türkçeleşti?
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda konuşan İnsan Hak ve Hürriyetleri ve İnsani Yardım Vakfı (İHH) temsilcisi Barış Oktay anlaşılan, talimat, malumat, temenni ya da rica olarak ileri sürdüğü on madde üzerinde acaba kaç saniye ciddiyetle düşündü? Düşündü mü? Böylesine kapris dolu istekler soluduğumuz havayı zehirler.
“Tarih” pek cilvelidir: Anadolu’ya Türklerden çok önce geldiği söylenen Kürtler, Anadolu’da neden Selçuklu Türkleri gibi beylikler kurmadılar? Beylikler kur(a)madıkları için de daha sonra devlet, sonunda bir imparatorluk kur(a)madılar. Bu soruyu doğru yanıtlamayan kimse kafa ve ruh huzuru bulamaz.
Son söz: Türkler, Kürtler ve Anadolu topraklarında yaşayan bütün soylar (etnisiteler) Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşıdırlar amma velakin tarih kitapları bu mantıkla yazılmıyor.