“Hilal-i Ahmer” olarak Osmanlı’dan miras Ankara’daki Kızılay’ın ilk binasını, 1956’dan beri bilirdim! Ankara’nın göbeğinde kesişen, iki yeni ana caddenin ortasında olduğu için adını bunlardan birine ve meydana vermekle kalmamıştır!
Ankara’da henüz parlamakta olan, en önemli kavşaklardan birine, alçakgönüllü, üç katlı Kızılay binası yapılmıştı. Ana çevreye, bu koşullardaki önemini ve damgasını basmıştı...
Ankara’nın bozkırında, geçmişten kopmuş, geçmişin izlerini barındırmayacak yeni bir yaşam, yeni bir toplumsallık, yeni bir gelecek, yeni bir kent düzeni tasarlanıp uygulanmıştı!
***
Başkentin merkezi olan Kızılay alanında bulunan ve 1979’da yıkılan ilk Kızılay binası geniş bahçe içinde, zamanında da tüm çevreye adını veren görkemli, alçakgönüllü, “tarihsel” bir binaydı!
***
SBF öğrenciliğimde Kızılay ile çok güzel bağlantımız olmuştu. SBF Öğrenci Derneği başkanı iken Kızılay yönetimi ile de bağlantılarımızı kurmuştum! Çeşitli etkinlikler arasında yoksul SBF öğrencilerine çeşitli maddi yardım sağlardık!
Hele Cumhuiyet bürosundan, Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı’na yürüyerek gidip gelirken, Kızılay bahçesinde oturup bir şişe Kızılay sodası içmek, tüm yorgunluğumu alırdı!
***
Ama “Anıtlar Yüksek Kurulu”nun yaptığı bir toplantıda apar topar “Tarihi eser değildir” kararı çıkarıldığında yapının kısa sürede yerle bir edilişine tanık olmuştum!
“Yenişehir” semti, Ulus Meydanı’na seçenek olarak yaratılan, Sıhhiye Meydanı teğet geçilen “modern Ankara”nın öncülüdür. Kızılay ve çevresi ise bu öncülün tam göbeğinde yer alır.
***
Yapılan yeni binaya halkın her nedense “ucube” dediği, kapısından adım atmakta çekindikleri, yerli, yabancı mimarların şaşırdığı bilinen bir gerçektir... Sanki binadaki bu şaşırtıcılık, yapısal işleyişinde de benzeri bir uygulamaya dönüşmüştür...
Güneydoğu Anadolu’da 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki 2 depremde 50 bin kişi öldü. Yakınları sokakta kaldı. Kızılay’dan en az iki hafta boyunca “çadır” beklediler!
Kızılay Başkanı Kerem Kınık “Kızılay’da çadır olmadığını” açıkladı!
(Eski Kızılay)
***
İki deprem felaketinin ilk günlerinde “Kızılay Çadır ve Tekstil AŞ’nin deposundaki 2 bin 50 çadırı, deprem bölgesine göndereceğine, AHBAP Derneği’ne satması” tartışma yarattı.
Milliyet gazetesinin haberi:
Kızılay Başkanı Kerem Kınık satışı eleştirenlere “Biz, çadır sattık ama maliyetine sattık. Maliyeti ile kumaş aldık. Kızılay ve AHBAP’ın işbirliği ahlakidir, akılcıdır, yasaldır! Aksini iddia eden ya meseleyi anlamamış ya da kötü niyetlidir!” diyor...
***
Sözcü gazetesinin haberi:
“Yardımları satan Kızılay nakliyecilik de yapmış. Kahramanmaraş depremlerinin ardından çadır ve gıda satan Kızılay’ın prefabrik kabin ve bina yaptığı, hatta nakliyecilik de yaptığı ortaya çıktı!”
(Yeni Kızılay)
***
Cumhuriyet gazetesinin haberi:
“Kızılay’ın kiralarını yandaş şirket toplamış... Mülkiyeti Kızılay’a ait olan alana dört bankamatik, üç büfe ve ışıklı reklam panoları konuldu. Kiralarını iktidara yakınlığı ile bilinen YDA İnşaat Şirketi’nin topladığı, kiracıların muhatap aramasıyla ortaya çıktı!”
Sözcü gazetesinin haberi:
Kızılay’ın sadece başkanı değil, yönetimi de çok koltukluymuş: BALLI KOLTUKLAR. Çadır satan Kızılay’ı babalarının çiftliğine döndürmüşler. 155 yıllık köklü kuruma eş, dost ve akrabalarını dolduran yönetim, Kızılay’a bağlı şirketlerde de ballı koltukları kapmış. Tepedeki isimle 3’er, 5’er maaş alıyorlar... Başkan Kerem Kınık (12), İlyas Haşim Çakmak (12), İbrahim Altan (5), Fatma Meriç Yılmaz (3), Y. Ramazan Saygılı (3), Oğuz Can (3), Yasin Yılmaz (2)...”
