Yüksel Pazarkaya

AB Sil Baştan

01 Ağustos 2012 Çarşamba

Olacağı buydu. Konunun uzmanları, yıllardan beri, “iki bölgeli” ya da “iki hız” öngören bir oluşumun üzerinde dururken, özellikle çıkar çevreleri, yani para egemenleriyle onların siyasetteki uzantıları, “büyük ve bütün” Avrupa Birliği sevdasındaydı. Genişleme süreci, “yayılmacı” nitelik aldı. Avro’ya geçişte, ekonomileri, toplumsal-kültürel gelenekleri ve gelişmeleri birbiriyle uyumsuz üyeler aynı kabın içine atıldı. Kendilerinin koyduğu “Maastricht” kurallarına ve ölçütlerine baştan aldırmayanlar, sahte sayıları göz göre göre gerçek kabul edenler, Avro’ya geçtikten sonra da, bu kuralları keyiflerince deldiler. Yalnız Yunanistan falan değil, Almanya, Fransa gibi ağababalar da. Kendilerinin koyduğu kuralların çiğnenmesi bu kriz sürecinde de berdevam. Sonuç şaşırtıcı değildir. Avro bölgesi, dolayısıyla AB iflasın eşiğine gelmiştir. İlk sinyal AB’nin en güçlü ekonomisine sahip Almanya’nın, Hollanda ve Lüksemburg’un kredibilitesinin “durağandan olumsuza” döndürülmesiyle verildi. Sorun artık, Yunanistan’ın Avro’da kalıp kalmaması konusunu aşmıştır.

Almanya’nın kendi borç yükü

Koruma kollama şemsiyeleri ne denli büyütülürse büyütülsün, buna Alman ekonomisi de yetmeyecek, ken-disi sendelemeye başlayacaktır. Almanya’nın kendi borç yükü de zaten iki trilyon Avro’nun üstünde. Ama başta büyük bankalar, siyasetteki egemen kolları aracılığıyla halkın vergilerini sonuna dek sömürmeye çalışacaktır. Borsa denen sermaye aracı da, üretime ve verime bakmayacak, sermayeyi kollama sinyallerini sürdürecektir. 2008 yılından beri çalkantıya düşmüş, bütün önlemlere karşın istikrar bulamamış Avro bölgesinde, sonunda Avrupa Merkez Bankası da Avro tahvillerini kabul edecek ve önemli bir kural daha koyucuları tarafından rafa kaldırılacaktır.

Bu belki iflasa giden yolun son dönemeci olacaktır. İflasa kadar AB yardımlarından para kapmaya devam edebildikleri sürece güney üyeler, buna günün birinde Fransa bile katılabilir, Avro’da kalacaklar. Sonunda gönüllü olarak Avro’dan ilk kaçan onlar olacak. Kaçmayanların tepesine Avro çatısı çökecektir.

Almanya ve Başbakan Merkel, kuzey ve güney Avro bölgelerinden dem vurmaya başladı bile. İki ayrı Avro bölgesi garip bir oluşum yaratacağı için, bu da çıkar yol olmayacaktır.

Yeniden biçimlendirilmeli

Tek çıkar yol, yalnız Avro bölgesini değil, bütün AB’yi sil baştan yeniden biçimlendirmekten geçer. Bu doğallıkla bir çöküntü eşliğinde büyük gürültüyle gerçekleşebilir. Yeni bir Avrupa Birliği’nin varlık gücü, ancak çok özenli işleyen yavaş bir süreçte, ancak ekonomik, toplumsal, kültür değerleri birbiriyle uyumlu az sayıda üye ülkeyle sağlanabilir. Genişleme süreci uzun erimli ve ancak uyum aşamalarına varan yeni üye alımlarıyla gerçekleşebilir.

Yayılmacılık, haçlı emperyalist ölçütler iflas etmiştir. Yeni AB’nin de bir tek temeli olabilir: Barış kültürü. Şimdiki AB’nin başlangıcında da barış kültürü çıkış noktasıydı. Ancak AB genişledikçe, ABD ve Rusya emperyalizmleriyle dünya egemenliği için yarışmaya başlayıp, özellikle ABD’nin emperyal değerlerini be-nimsemeye yönelince, inandırıcılığını, özgünlüğünü yitirmiştir. Yeni AB, uluslararası arenada ancak geleneksel emperyalist güçlere barışçı, çevreci ve toplumsal güvenlikçi bir seçenek oluşturarak varlığını koruyabilir ve diğer büyük güçlerle yarışabilir.
         



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaygan Mantık 7 Şubat 2014
Yargı ve Demokrasi 30 Ocak 2014

Günün Köşe Yazıları