Zeynep Oral
Zeynep Oral zeynep@zeyneporal.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gülten Akın: Şiirimizin toprak anası...

06 Kasım 2015 Cuma

“Ben yoruldum gidiyorum/ Kendi endişeni kendin seç” dedi Gülten Akın ve gitti.
Daha küçücük bir kız çocuğuyken ayırımına vardı, akıllı olmanın, çalışkan olmanın, çok okumanın kız çocuğu kimliğine katabileceği gücü ve özgürlüğü...
Kararını verdi. Kesti Kara Saçlarını. “Uzaktı dön yakındı dön çevreydi dön / Yasaktı yasaydı töreydi dön / İçinde dışında yanında değilim / İçim ayıp dışım geçim sol yanım sevgi / Bu nasıl yaşamaydı dön “ (...) Kesti kara saçlarını. Bir şeycik olmadı . Aydınlıktı. Deliydi. Rüzgârlıydı artık.
Yaşamdan, düşünceden ve Anadolu’dan damıttıklarıyla, geleneksel halk şiirinin, Anadolu deyiş ve dilinin tüm nimetlerinden yaralanarak kendi özgün dilini oluşturdu.
Yasaydı, yasaktı, töreydi.. Toplumun baskısıydı, erkeğin baskısıydı, yoksulluğun ve yokluğun baskısıydı... Zulümdü, şiddetti... Bıkmadan usanmadan anlattı bize kadınları ve çocuklarını. Anlattı direnişi ve umudu. Başkaldırıyı ve sevdayı. Şiirlerinde, dizelerinde, dizeler arasındaki boşluklarda, satır aralarında, susuşlarda tanıdım yurdumun nice hallerini... Şiirini, öfkeyle, sevgiyle ve onurla biledi. “
Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya...”
Siz anladınız ve anlattınız ya Sevgili Gülten Akın .

***

Gülten Akın’ın önce şiirini tanıdım, 80 faşist darbesinden sonra da kendisini. Zulüm, baskı, şiddet dönemiydi. Hapisteki, işkencedeki tüm çocukların anasıydı o. Direndi, başkaldırdı, isyan etti. Direnişini ve umudunu, acılara ezdirmedi. Hepimize güç verdi. Şiirini, öfkeyle, onurla biledi. “Seyran Destanı”, İlahiler” ve “42. Gün” tanığımdır.
“Zalimin gecesi mazlumun gecesiyle birdir / Ve daha uzundur zulme karar verenin gecesi / Çünkü acıların, çığlıkların, kargışların sesi / İğne deliğinden geçeğen olur / Dokuna dokuna kıyıcıya cellada / Varır, sebebin kapısında durur.”

***

Sonra işte 90’lı yıllar geldi: “Sevda Kalıcıdır”, “Sonra İşte Yaşlandım”, “Sessiz Arka Bahçeler” hesaplaşmalardır.
Kendiyle, toplumla, ülkeyle, dünyayla bir hesaplaşma...
Hem de “Onardım kendimi geri çekmelerle / Yaşamı da seni de seviyorum” diyecek kadar...
“Bir roman kadar uzun bu tümce, / Sonra işte yaşlandım” diyecek kadar da yürekli.....
“Seni sevdim, seni birdenbire değil, usul usul sevdim / ‘uyandım bir sabah’ gibi değil, öyle değil” diye başlayıp, “Seni Sevdim. Artık tek mümkünüm sensin” diye biten “Seni Sevdim” şiiri....
Okuduysanız bilirsiniz her mültecinin içinde bir gül ağacının boylandığını ... Her çocuğun ne çok sevilmeye gereksinimi olduğunu...

***

2000’lerde geldi en derinlere dokunan “Kuş Uçar, Gölge Kalır” kitabı.
Alıştığımız vahşete ya da hoyratlığa, kanıksadığımız korkularımıza, yok saydığımız inceliklere (Ah hep o incelikler, incelikler) körleşmeye, haykırmamız gerektiği yerdeki suskunluklarımıza meydan okurken, bir yandan da sevgiyi, yücetti hiç durmadan.
Şiirini her daim yenileyerek, ruhumuza dokundu. En derinlerine...
“Gerçek acıyı tanıdım / yaraya değdim/ bir cehennem taşıdım / omuzlarımda sanırdım / açtım gözümü ki dünya / cehennemden öte cehennem / utandım” derken....
“Savaşı bir oyun diye sürdürüyorsunuz / Sizin sonsuza dek yaşamak gibi / tuhaf huyunuz mu var” diye sorarken...
“Dar günlerde usulca seslenişe / usul bir yankı arayan / umutsuz susarsa / taş kesilir dünya da” diye uyarırken...
Bence Gülten Akın, dünyanın ve ülkemizin taş kesilmesini, yüreklerimizin buz tutmasını, aklımızı yitirmemizi, ruhumuzun ölmesini önledi.
Teşekkürler Gülten Akın. İyi ki varsınız. Ailenize, yakınlarınıza tüm sevenlerinize sabırlar diliyorum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları