Hıfzı Topuz 100 yaşında...

12 Ocak 2023 Perşembe

Cumhuriyetimizin 100. yılını kutladığımız bu yıl bir ulu çınarın da yüzüncü yaşını kutluyoruz. O, yaş aldıkça yaşlanmak yerine gençleşenlerden! Yaş aldıkça daha da üretken olanlardan. O, Hıfzı Topuz. Doğum tarihi 25 Ocak 1923. Nasılsa onun yazarlığı, kitapları hakkında çok şey okuyacaksınız yıl boyunca. Ben çok kişisel bir anıyla başlayacağım: 

HER DAİM ÖĞRENME TUTKUSU 

Yeryüzünün en şanslı insanlarından biriyim galiba. Onu tanıdığımda (1964) ben 18’inde Paris’te üniversiteli bir genç, o usta bir gazeteciydi. UNESCO’da görevliydi. Tanımaktan öte kiracısı oldum.

 Gıcırdayan ahşap basamaklarla çıkılan, altıncı kattaki minicik bir tavanarası odası, öğrencilikte benim sarayımdı. Doğrusu Hıfzı Bey’den çok eşi Nezihe Teyze’nin ikramları ve evlerindeki Afrika heykelleri ilgimi çekerdi. Onun ilk keşfettiğim özelliğiyse şuydu: Dinmeyen öğrenme tutkusu.

Hıfzı Topuz

Üniversitede gençler ne konuşuyor? Kimi okuyor? Ne seyrediyor? Hangi müziği dinliyor? Hangi oyunu gördün? Soruları bitmezdi. Ayrıntılara bayılırdı. Hafızası müthişti. Bu özellikleri Hıfzı Topuz’un sonraki yıllardaki çalışmasının ipuçlarıydı. (Bkz: “Eski Dostlar” kitabı) 

BİRİKİMLERİ ÇOĞALTMAK

Önce ders notları, derken denemeler, derlemeler ve araştırmalar, sonra 1998’de yayımlanan ilk romanı “Meyyale” ve romanlar birbirini izledi. Tüm kitaplarının adlarını sıralamak bile bu köşeye sığmayacağından, tüm kitaplarının ortak yanlarını vurgulayacağım: 

Akıcı bir dil, duru bir Türkçe... 

Çarpıcı birkaç fırça darbesiyle koskoca bir manzara resmi ortaya çıkarmak... 

Birikimleri çoğaltarak, demlendirerek, çağrışımlara açarak, farklı söylemlere ulaşmak... 

Kısa, özlü anekdotlarla kıssadan hisse vermek... 

Tarih bilgisi, geniş kültürle, öykülemeyi buluşturmak... 

Bilgiyi, bilgiçlik taslamadan paylaşmak...

Anlatmaktan sonsuz bir tat almak ve bu tadı okura da geçirmek...

Hıfzı Topuz’un anlattığı insan Neyzen Tevfik ya da Nâzım Hikmet olsun; anlattığı olay Kurtuluş Savaşı ya da Lumumba’nın direnişi olsun; anlattığı dönem Osmanlı’nın son günleri, Paris ya da Afrika mevsimleri olsun, hep tutkulu, heyecanlı anlatımın peşinde!

Bu açıdan da bakıldığında yaşı kaç olursa olsun, o her daim genç kalıyor ve genç kalacak.

COŞKUSUNU HİÇ YİTİRMEDİ

Yalnız yazarken değil, anlatırken de gençleşenlerden o. Birçok panel, konuşma, törende onu dinledim. İstanbul’da, Moskova’da, Paris’te ve Havana’da... Sol yumruğu havada coşku dolu anlatımıyla herkesi avucunun içine alır! 

Hele bir Küba yolculuğunda, Santa Clara’dan Havana’ya giderken bir otobüs dolusu Nâzım Hikmet sevdalısına Nâzım ile Fidel Castro karşılaşmasını anlatışı vardı ki sanki biz de o anları yaşar gibiydik. Ve inanıyorum ki o büyülü yolculukta, Hıfzı Topuz’u “Hava Kurşun Gibi Ağır” kitabını yazmaya biz (yani Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı üyeleri) ikna ettik. 

 Hıfzı Topuz’un yaşamda ya da yazılarında hiç coşkusunu yitirmemesini acaba neye bağlayabiliriz? 

Onun aracılığıyla bir kez daha gördüm ki emek kimliğimizdir, emek sevgidir. Gördüm ki emek yaratıcılıkla, çalışmakla bütünleştiğinde, yaşlanmak yok!

Ama bence coşkusunu yitirmemesinin asıl nedeni ideallerinden hiç ama hiç vazgeçmemesidir. Sol yumruğu havada, 100 yaşında da onu Nâzım’ın dizesini haykırırken duyuyorum: “Somos sosyalitas palante palante”. “Biz sosyalistiz, haydi ileri!” 

100. yaşın kutlu olsun Hıfzı Topuz! İyi ki varsın! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları