Tülay German'dan Mimaroğlu İçin...

Tülay German'dan Mimaroğlu İçin...

22.07.2012 03:34
Güncellenme:
Takip Et:
\n

Sevgili Okurlar,

\n

Önceki gün, çok sevdiğim, çok saydığım eşsiz bir sanatçıdan Tülay Germandan bir mektup aldım.Hayatımda çok büyük bir yeri var dediği İlhan Mimaroğluyla ilgili yazısını paylaşıyordu.

\n

Bu çok yalın, çok alçakgönüllü, müthiş özlü ama aynı zamanda sonsuz duyarlı ve gerçekçi yazıyı ben de sizlerle paylaşıyorum:

\n

***

\n

Korkuyorum ölümden, herkes gibi. Ama öldükten sonra yeniden doğmaktan, bu bataduran korsan gemisine geri gelmekten daha çok korkuyorumdiyen, gerek meslek, gerek özel hayatımda büyük bir yeri olan 50 yıllık arkadaşım Mimar Kemalettin oğlu İlhan Mimaroğlunun önce kitaplarını okudumdu.

\n

Türkiyede yayımlanan ilk caz müziği kitabı olan Caz Sanatı- Yenilik Yayınları, 1958.

\n

İç kapakta yer alan Ayzenştaynın bir sözü o genç yaşımda çok ilgimi çekmişti. Modalar geçer, kültür kalır.

\n

Sonra, 1961 yılında Varlık Yayınlarından çıkan Musiki Tarihi Kitabı.

\n

1962 yazında da İstanbula geldiğinde Modadaki evinde kaldığı en yakın arkadaşı Erdem Buri tanıştırmıştı.

\n

Buri, Stephane Mallarmenin Le Tombeau dEdgar Poeşiirini okuyor, Mimaroğlu da kayıt yapıyordu. (Electronic Music - Turnabout Vox Productions, 1964)

\n

1972’de piyasaya çıkan albümü Wings of the Delirious Demoniçin, Andrew Derken, High Fidelity-Musical Americada başyapıtder.

\n

1973’te Jean Dubuffetnin Coucou Bazarı için gerçekleştirdiği albüm, gerek ABDde gerek Fransada olay olmuştu.

\n

Büyük trompetçi Freddie Hubbard ile yaptığı Sing Me a Song of Songmy (Atlantic, 1971), 12 Mart felaketinin üzerine 1972de benimle yaptığı TRACT (Folkways, 1975), Che Guevaranın söylediklerinin yer aldığı To Kill a Sunrise (Folkways, 1976) ilk aklıma gelen en sevdiğim politik yapıtları.

\n

Sanatçının varoluşunu hayatının değil, eserlerinin belirttiği konusundaki yaygın görüşe ben de katılıyorum diyen İlhan Mimaroğlunun eserlerini anlatmak için yüzlerce sayfa gerek.

\n

Erdem Burinin ardından Abidini de yitirdiğimde, Tülayka, Parisin tadı kalmadı benim içindiyen sesi kulağımda.

\n

Bugün, sanki Erdem Buriyi ikinci kez yitirmişim gibi bir his var içimde.

\n

Tülay German. 19 Temmuz 2012. Paris.

\n

***

\n

İlhan Mimaroğlunun eşsiz bir yazar olduğunu önceki yazımda belirtmiştim. İşte Günsüz Güncekitabından çok sevdiğim bir bölüm:

\n

Bir kol saati yapmışlar. Sayıların yerine notalar var.

\n

Üçü beş mi geçiyor saat? Miyi do diyez geçiyor diyeceksiniz. İkiye yirmi mi var? Reye la bemol o da.

\n

Günün birinde belki alaturkasını da yaparlar o saatin. 12 yerine do değil de Çargâh. 7 yerine sol değil de Gerdaniye.

\n

Saat kaç şimdi?

\n

Dikçe Dilavizi Gülizar geçiyor.

\n

İyi öyleyse. Mahura Muhayyer kala Eminönüne bir vapur var. Kaçırma onu. Kolaylık olsun diye köprünün Kadıköy iskelesi çıkışında buluşalım Acemaşiranı Yegâh geçe. Oldu mu?

\n

Oldu.

\n

Unutma. En geç Zirguleye Dilarâ kala Arnavutköyde olmalıyız.

\n

***

\n

Sevgili Okurlar,

\n

Önceki gün D-Marin Klasik Müzik Festivalinden dönüşte, havaalanında THY uçak gecikmesiyle boğuşurken, İstanbul köprü trafiğiyle can çekişirken yol boyunca yazdığım festivalin kapanış konseri yazısında, Sevgili Fazıl Saya Çaykovskinin 1. Piyano Konçertosu yerine 1. Keman Konçertosunu çaldırmışım! Buna dil sürçmesi bile denmez; olsa olsa beyin sürçmesidenir! Hem Fazıl Saydan hem de siz okurlardan özür dilerim.

\n\n

Yazarın Son Yazıları

Yaşasın Tüyap Kitap Fuarı

Korkunç yoğun bir trafikte iki saat gitmeyi ve iki saat de dönmeyi göze alırsanız orada bulunduğunuz sürece müthiş keyiflenir ve “Yaşasın Tüyap Kitap Fuarı” diye haykırabilirsiniz.

Devamını Oku
18.12.2025
Işığı hiç sönmeyecek

O, Nermin Abadan Unat. Neden mi ona minnet borcumuz var?

Devamını Oku
14.12.2025
Roman gibi

Sabiha Sertel (1895-1968) ve Zekeriya Sertel (1890-1980). Osmanlı’nın sonu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında duygu ve düşünce dünyamıza sonsuz katkılarda bulunmuş bu iki önemli ismi bu ülkede yaşayan herkesin, hele hele gazeteciliği meslek edinmiş her insanın çok yakından bilmesi gerekir.

Devamını Oku
11.12.2025
Aşkla ölüm arası

O kadar güzeldi ki tadı damağımda kalmıştı.

Devamını Oku
07.12.2025
Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025