Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

10.08.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim. Her temsil tıka basa dolup taşan; her temsil ayakta dakikalarca alkışlanan; dolu dolu yaşanan o coşkuya geçmeden önce, eskilerin deyişiyle kısacık bir fikri takip:

FİKRİ TAKİP

Temmuz sonunda Gümüşlük’le ilgili olarak “Bir dokunuşa bin ah” başlıklı yazımda Gümüşlük Forum Grubu önderliğinde ora sakinlerinin “Kıyılar halkındır, işgali sonlandır” protestolarını dile getirmiştim. Söz konusu Çayıraltı Halk Plajı’nın Bodrum Belediyesi’nin kararıyla sahili küçültmesi, halktan alınan bölümün bir işletmeye verilmesiydi.

Şimdi sevinerek açıklıyorum ki Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci bu karardan geri dönmekle kalmadı, bir de ağustos ayı belediye meclisi toplantısında bir önceki toplantıda “bulunduğu makama yakışmayacak bir dil kullandığı ve davranış biçmi gösterdiği için Gümüşlük Forum’undan samimiyetle özür dilediğini” açıkladı.

Ben de sayın Mandalinci’ye bu olgun davranışı ve özrü için teşekkür ediyorum. Zaten herkes bilmeli ki amaç bağcı dövmek değil, üzüm yemek!

Artık Uluslararası Bodrum Bale Festivali’ne dönebilirim.

AY IŞIĞINDA DANS VE BALE

22. Uluslararası Bodrum Bale Festivali 1 Ağustos’ta başladı ve 25 Ağustos’a dek sürecek. 15. yüzyıldan kalma o görkemli kalenin tarihi büyüsü, kalenin önünde sıralanmış teknelerin rüzgârda salınan direklerine yansıyan ışıltılı devinim, biraz sonra başlayacak temsilin coşkusunu yüreğinde duyanların son dakika telaşı... Bir de üstüne üstlük ağustos mehtabının kale taşlarına vuran gümüş örtüsü... Sanatın, tarihin, güzelliğin ve emeğin buluşma noktası... Hepsi bir arada.

Zaten ortam, mekân, “atmosfer-hava”, “büyüye” “güzelliklere” fazlasıyla elverişli... Ülkenin içinde bulunduğu yoklukta, yoksullukta ve de karamsarlıkta, bence bu festival, sanattan tat almasını bilen insanlara adeta bir vaha, adeta bir nefes borusu işlevi görüyor.

Şimdilik festivalin iki temsilini izleyebildim. Açılışta İzmir Devlet Opera ve Balesi’nin prodüksiyonu olan Kuğu Gölü ve Moskova Klasik Bale Tiyatrosu’ndan “Uyuyan Güzel”i .

İkisi de Çaykovski’nin en bilinen, en romantik müziği eşliğinde. İkisinin de ilk koreografı dünya klasik bale repertuvarında sayısız eser kazandırmış Marius Petipa. Onun izinde “Kuğu Gölü”nün koreografları Armağan Davran ve Volkan Ersoy. “Uyuyan Güzel”de ise N. Kasatkina ve V. Vasilov...

Müziğin canlı olmamasına; sahnenin küçük olmasına karşın, iki temsilden de sonsuz tat aldığımı söylemeliyim. İlkinde İzmir balesinin starı Cansu Polat’ın (Odette-Odile), ikincisinde ise Daris Makarova’nın (Prenses Aurora) ustalığının altını çizmeliyim. Moskova’dan gelen topluluk keşke başka bir eser seçseydi demekten kendimi alamadım. Çünkü “Uyuyan Güzel”, dekor, kostüm şaşası ve görkemi, ona uygun ışığı olmadan oynanacak bir eser pek değil. Yıllar önce yanılmıyorsam 2010’lu yıllarda Ankara Devlet Opera ve Balesi’nden izlediğim “Uyuyan Güzel” hâlâ gözümün önündedir.

İki eseri de tek tek ele almaktansa, festivalin başarısına odaklanmak istiyorum:

FESTİVALİN BAŞARISI

Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından, Türkiye İş Bankası’nın katkılarıyla düzenlenen Bodrum Bale Festivali’nin başarısı önce programındaki çok yönlülükten geliyor. En klasikten en moderne, Lorca’nın “Kanlı Düğün”ü, Tango Passion’dan, modern dans “Elektronika”ya; klasik Rus ekolünden kimi çağdaş dansın keskin çizgilerine uzanıyor…

Farklı bale topluluklarını bir araya getiriyor. (İzmir, Mersin, Antalya, Ankara, İstanbul, Samsun, Moskova)

En büyük başarısı ise izleyicide yarattığı coşku ve katılım.

Festival başlamadan önce “genç yetenekler bale gecesi” düzenledi ve Türkiye’nin dört bir yanındaki konservatuvarlarda öğrenim gören genç dansçılar ustalarla çalışarak profesyonel sahnede yer alma şansı buldu. Ulusal ve uluslararası bale otoritelerinin de takip ettiği bu anlamlı gecede gençler, zengin bir repertuvarla sahnede oldu.

Ayrıca kadirşinas bir festival. Böyle bir festival fikrini ortaya atan Oğuz Özlem ve çok erken aramızdan ayrılan Almula Özlem’e vefa borcu ödemekten geri kalınmıyor.

Bütün bunlarda Tan Sağtürk’ün önemli rolü olduğuna inanıyorum. Bodrum’un kalesi gibi sağlam, denizi gibi özgür, ay ışığı gibi aydınlık bu festivale emeği, geçen katkıda bulunanlara teşekkürler. Bu akşam “Romeo Jüliet” balesi var. Ben İstanbul’a döndüm. Ama oradakiler kaçırmasın.

İlgili Konular: #Bodrum

Yazarın Son Yazıları

Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025
Bodrum’da doludizgin sanat

Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız...

Devamını Oku
20.07.2025
Günler geçerken...

Pınar Kür... Edebiyatımızın cesur kadınlarından biri daha sonsuzluğa göçtü.

Devamını Oku
17.07.2025
Hikmet Çetinkaya

Yaş almanın en kötü yanı eşiniz, dostunuz, arkadaşlarınız, meslektaşlarınız hepsi gidiyor.

Devamını Oku
13.07.2025