Tehdit altında...

19 Şubat 2017 Pazar

Güneşli bir sabah! İstanbul’da Boğaz kıyısında sabah kahvaltısında birkaç kişiyiz. İçimizden biri Timothy Garton Ash...
Oxford Üniversitesi Profesörü. Müthiş bir araştırmacı. Beijing’den İstanbul’a, Moskova’ya, ifade özgürlüğü, politik ilişkiler, gelişimler peşinde analizler yapıyor. İngiliz The Guardian ve New York Review of Books’a yazıyor. Ödülleri arasında George Orwell Ödülü de var... Yeni kitabı “Free Speech: Ten Principles for a Connected World (İfade Özgürlüğü: Bağlantılı Bir Dünya İçin On İlke)” bizde kâbusa dönüşen durumlar için yol gösterici niteliğinde...
Prof. Ash, İstanbul’a Bilim Akademisi’nin davetlisi olarak geldi. Üç gün boyunca konferanslar verdi.
Anımsatayım: 2011’de KHK ile hükümet, TÜBA’nın (Türkiye Bilimler Akademisi) atama yetkisini alınca, bir istifa furyası yaşanmıştı. Buradan ayrılan bilim insanları Bilim Akademisi’ni kurup bilimin bağımsızlık, bilimsel liyakat, özgürlük ve dürüstlük ilkeleriyle bir sivil toplum kuruluşu olarak yoluna devam etmişti...

Önüne ‘Cumhuriyet’i koyunca
Biz, ona soru sormadan önce, Prof. Ash bize sorular sordu.
Fazla konuşmaya gerek yok, o günkü Cumhuriyet gazetesini önüne koyuyorum. Manşette, 11 arkadaşımız ona bakıyor. “110 sayısı” hapisteki gün. Adam profesör ama aklı almıyor iddianamenin yazılmamış olmasına... Gazete sayfalarını çeviriyor. Önce Güray Öz’ün, derken Kadri Gürsel’in yazısız beyaz köşelerini görüyor. İçinde “110 Gündür Özgürlüğünden Yoksun” yazıyor.
Gazeteyi istiyor. Benimkini veremem deyip, yenisini alıyoruz ona. En değerli bir hazineye kavuşmuş gibi katlayıp çantasına koyuyor...
Korkarım bundan sonraki konferanslarında örnek diye kullanacak gazetemizi... Sorumlu olanlar düşünsün!

Dayanışma için geldi
Ağustos 2016’dan beri üniversitelerden ihraç edilenlerin toplam sayısı son KHK ile 4.464 kişiye ulaşan ülkemize niye geldi Prof. Ash?
Elbet işlerinden atılan, çalışmaları engellenen ve hâlâ her şeyi göze alarak direnen akademisyenlerle dayanışma içinde olduğunu göstermek için geldi. Konuşma başlığı “Tehdit Altında İfade Özgürlüğü”ydü... (Ayrıntılı haberini www.gazeteduvar ve Bilim Akademisi sitesinde bulabilirsiniz.)

Dünya için umut: Sol
Prof. Ash, her konuşmasında “Dünya çapında otoriterliğe ve faşizme kayabilecek bir milliyetçi popülizm dalgasıyla karşı karşıya olduğumuzu” vurguluyor. Bu konuda örnekleri daha çok ABD ve İngiltere’den seçmeye özen gösteriyor. Sohbetimiz sırasında İngiltere’nin dünya olayları karşısındaki tavrını utanç verici bulduğunu; geçen ay Ankara’ya gelen İngiltere Başbakanı Teresa May’in tam bir “seyyar satıcı” gibi davrandığını söylemekten kaçınmıyor.
Günümüzde yükselen vahşi kapitalizm, milliyetçi popülizm, demokrasi yoksunluğu... Bu üçlü krize karşı çare ne, umut nerede, diye sorduğumda, yanıt açık seçik geliyor:
“Ortanın solunun toparlanması, kendi taraftarlarını yeniden kazanmasında” diyor: “O zaman bu üçlü yükseliş durur ve değişir...”

Referanduma giderken
Uzun yıllardır Türkiye’yi yakından izleyen Prof. Ash, şu anda hepimizin referanduma odaklanmış olduğunun farkında... İfade özgürlüğünün tehdit altında olduğu bir ülkede referandum adil olabilir mi?
Yanıtı bildiğimden, şöyle sordum soruyu: Adil olabilmesi için ne yapılabilir?
Yine başka ülkelerden örnekler vererek şöyle yanıtladı: “Medyada bunca sansür, denetim, baskı ve körlük varsa eşitsizliği her an dile getirip yaymalı. Yeni stratejiler oluşturmalı. Dijital ortamdan yararlanmalı...” Bir an durup ekledi:
“Deneyimler gösteriyor ki, tehdit ister otoriter bir hükümetten, ister para babalarından ya da Facebook gibi süper güçten ya da trollerden gelsin... Şu üç şeye sahip oldukça direnç sürer: 1) Bir tek TV kanalı ya da gazete... 2) Sosyal medyayı kullanma becerisi ve 3) Hayatlarını tehlikeye atabilecek insanlar...”
The Guardian gazetesinde yazısının başlığı ne olacak? Henüz bilmiyor. Ama beki de “Türkiye’de Gözyaşları ve Kahkahalar”...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları