Can Atalay: Savunmaya devam - 5

05 Mayıs 2022 Perşembe

“Dünyanın her yerinde mekân önemlidir:

Muhalefetin itiraz seslerini kent merkezinden sürme çabasında AKP yalnız değil.

Olmuş ve olan tüm neoliberal liderler muhalefeti kent merkezinden sürmek istiyor...

(Mayıs’ın) 28’inde taşeron işçi ve kollukla üzerimize saldırıldığında, 30’undaki şafak baskınında, 31 Mayıs; 31 Mayıs’tan ölü çıkmaması şanstır.

31 Mayıs akşamı itibarıyla her bir kent yurttaşı, kent meydanına itiraza geldi. Türkiye tarihinde bu kadar farklı toplumsal kesimin yan yana gelip kardeşleştiği başka bir örnek yoktur...

AKP iktidarı, neoliberal iktidarların biricik örneği değil. Hepsi kendi yurttaşlarına ve insanların ortak kazanımlarına zarar veriyorlar.

AKP bunun özel bir örneği çünkü dinbaz:

Kapitalizmin değersizliğini dinbazlığın içinden geçirmeye çalışan neoliberal bir otoriteryenlik.”

***

“Gezi kurucudur:

Demokrasinin nasıl bir şey olması gerektiğine ilişkin somut bir işarettir.

Gezi bugün parayı esas alan sermayenin biricik değer olarak saptandığı dünyaya karşı başka bir dünyanın olduğunu gösteren bir kurucudur...

Gezinin 1. gününde kafa travması ne kadar biliyor musunuz?

Kimse bilmiyor.

TTB’nin erken tarihli açıklamasına göre 1500’ün üstünde. Ense köklerine, kafaya atılan atışların sonucu.

İnsanlar bunu göze alarak geldiler.

Göz kayıplarının çoğu ilk iki günde oldu.

İnsanlar bunu göze alarak geldi...”

***

“Ben ne olursa olsun ‘Zap’a Köprü’ diyenlerin haklı olduğunu düşünüyorum.

Akkuyu. Nükleer enerji Türkiye’ye yapılan en büyük kötülüklerden biri.

Bergama. Bergama’da köylülerin direnişi suçlanabilir mi?..

Türkiye’deki avukatlık geleneğimiz, Türkiye’nin yüz aklarından biridir.

Tahir Elçi, dört ayaklı minareye zarar vermeyin derken bir kurşunla öldürülmüştür...

Biz para kazanmak için değil, doğru bildiğimizi yapmak, toplumsal mücadelelere katkıda bulunmak için avukatlık yapıyoruz.

1908’in o sloganı gibi, istibdadın karşısına dikilen milyonlar gibi:

Eşitlik, özgürlük, kardeşlik ve adalet!...

Meselenin muhatabı olmamasına rağmen, kendisini muhatap haline getirmiş bir hükümete, seçilmiş olması, hukuka aykırı, anayasaya aykırı davranma, hukuku bir araç haline getirme, insanlığın yüzyıllar içinde elde ettiği kazanımları çiğneme hakkı vermez...”

***

“2013’ün o yazında ‘Hükümet istifa’ sloganı herkese anasının ak sütü gibi helaldir!

‘Hükümet istifa’ sloganı, Türkiye’deki her siyasi görüşün, her dili konuşan insanların kardeşleşmesi oldu.

Bu slogan ‘anayasal düzeni cebirle değiştirmek’ değildir. Dediğim gibi demokrasi bir bütündür, bölünemez.

İddianamede ‘Anayasal düzene şirk koşmak’ diyor.

Şirk koşmak, ticaret hukukunun, ceza ya da anayasal hukukun bir kavramı değildir.

Şirk koşmak dini bir kavramdır...

Gezi Direnişi’ni Taksim Dayanışması’na sıkıştırmak mümkün mü?

Değil!

Taksim Dayanışması hiçbir şiddet çağrısı yapmadan tercümanlık vazifesi yaptı.

Milyonlarca insanın sokağa çıktığı hali Taksim Dayanışması’na sıkıştıramayız!...”

***

“Ben 2013 Haziranı itibarıyla Mısır’da şeriatçı Mursi ile darbeci Sisi arasında tercih yapmak zorunda mıyım?

Mısır’da da Tunus’ta da ne şeriatçılardan ne darbecilerden yana değiliz...

Biz üçüncü tarafız: Demokrasiden, eşitlikten tarafız...

Gezi Direnişi antifaşisttir; Gezi emperyalizme karşıdır.

Hiçbir yabancı oyunu ile, ‘komplo’ ile, izah edilemez...

1960’ta 6. Filo’yu kıble alıp namaz kılanlar bize antiemperyalizmi anlatamaz!...

GEZİ, insanın kendi kaderini eline alma iradesi, kararlılığıdır.

GEZİ, bu memleketin eşitlik, özgürlük ve adalet umududur!”

***

Avukatlık mesleğinin onurunu anlatan, GEZİ DİRENİŞİ’ni sadece yerel değil, evrensel ölçütlere göre de doğru değerlendiren ve bugünlere bile ışık tutan bir savunma yapmış Can Atalay.

Arşivlenmeli!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları