Türkiye’de ne yapmalı (5): Ülke ve rejim için, topyekûn devrimci direniş!

Türkiye’de ne yapmalı (5): Ülke ve rejim için, topyekûn devrimci direniş!

10.08.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sevgili okurlarım, geçen Pazar günü başladığım, “Baskıcı, otoriter, totaliter, faşizan ve Faşist iktidarlara karşı ne yapmalı” sorusunun yanıtını aradığım yazı dizisinin sonuna gelmiş bulunuyorum.

Aslında ilk dört yazıda anlattıklarım, “Türkiye somutunda ne yapmalı” sorusunun yanıtlarını çok net olarak veriyordu.

Çünkü tarihsel örnekler, bilimsel gerçekler ve mevcut İktidarın yaptıkları, gelecek için tahminlerimiz çerçevesinde, neler yapılması gerektiğini adeta dikte ediyorlardı.

***

HEDEFLER:

İktidar, Ülke ve Rejim aleyhine neler yaptıysa ve neler yapıyorsa, onlar düzeltilmeli ve gelecekte beliren tehlikeler de engellenmelidir.

1) İktidar Parlamenter Demokratik Rejimi değiştirmiş, yerine, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” dediği, tek bir kişiye bağlı, benim, “Şahsım Devleti” dediğim ucube, dengesiz ve başarısız bir Rejim kurmuştur.

Dolayısıyla yapılacak Devrimci Demokratik Direnişin örgütlenme ve eylemlerinin hedefi “Parlamenter Demokratik Rejimin” yeniden kurulmasıdır.

2) İktidar Anayasa’yı değiştirmiştir; üstelik kendi yaptığı Anayasa’ya bile uymamaktadır.

O halde yapılacak Devrimci Demokratik Direnişin, örgütlenme ve eylemlerin hedefi, ülkeyi, Anayasa’nın felsefesine ve ilkelerine uygun olarak Demokratik, Laik ve Sosyal bir Hukuk Devleti yapısına kavuşturmak, bu ilkeleri savunmak olmalıdır.

3) İktidar, bütün değişikliklerle, yargıyı emrine almış, haksızlık ve hukuksuzlukları, yine yargıyı kullanarak uygulamış, işine gelmeyen kararları ise Anayasa Mahkemesi’ninkiler de dahil olmak üzere, dikkate almamıştır.

Dolayısıyla hedef, başta Anayasa Mahkemesi olmak kaydıyla, bütün yargı organlarının bağımsızlıklarını yeniden tesis etmek ve yargı bağımsızlığını mutlak güvence altına almaktır.

4) İktidar, devletin bütün kurumlarındaki egemenliğini, “her şeyi yaparak” sürdürmek kararlılığında görünüyor.

Bu nedenle, Demokratik Rejimi ve Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti’ni yeniden kurmak ve korumak için bu İktidarın değişmesi, önkoşuldur.

Dolayısıyla ilk hedef, İktidarı değiştirecek olan, adil ve şeffaf bir seçimin bir an önce gerçekleştirilmesidir.

5) Ülkenin içine girdiği “Süreç”, Cuma günü yazdığım 4. yazıda belirttiğim gibi, hem Bölünme hem de Totaliterleşme tehlikelerini içinde barındırmaktadır.

Bu tehlikeler de bütün yukarıdaki hedeflerin gerçekleştirilebilmeleri gibi, ancak “Topyekûn Devrimci Demokratik Direnişle” önlenebilir.

***

ÖRGÜTLER:

1) “Topyekûn Devrimci Demokratik Direniş” örgütleri olarak elbette en başta Siyasal Partiler, bunların da en başında Ana Muhalefet Partisi CHP gelmektedir.

Ne yazık ki CHP, Rejimi ve Ülkeyi gelecekteki her iki tehlikeye de taşıyacak olan “Süreci” Meclis’te başlatan “Komisyona”, ilan ettiği katılma koşullarının ihlal edilmesine rağmen katılarak, kendisinden beklenen Direniş Refleksini gösterememiştir.

İlginç olan durum, “Milliyetçi” çizgideki MHP’nin, İktidarın bir parçası olmasına karşılık, aynı çizgideki İYİ Parti’nin, bu sürece karşı çıkıyor olmasıdır.

Böyle bir bölünme Sosyalist/Komünist partilerde de görülmektedir:

TKP ve TKH “Topyekûn Devrimci Demokratik Direnişten” yana, SOL Parti tarafsız gibi, öteki sol partiler ise İktidardan yana tavır koymuş görünüyorlar.

Din eksenindeki partilerin, biri hariç, son tahlilde İktidardan yana tutum takınacakları beklenir.

Özetle, siyasal partiler manzarası, “Ülke ve Rejim İçin Topyekûn Devrimci Demokratik Direniş” seferberliği adına, CHP’nin tavrından dolayı, pek de iç açıcı görünmüyor:

Korkarım “Komisyon” olayı, CHP’nin Direniş Mitingleriyle son günlerde yakaladığı Demokratik Direniş ivmesini de yok edecek ve hem Ülke hem de Rejim konularındaki felaketlere, CHP’yi de ortak edecektir!

(Dilerim CHP liderliği, benim bu olumsuz izlenimlerimi yanlış çıkarır ve hem Ülkenin hem de Rejimin geleceği için doğru bir tavra geri döner!)

2) “Topyekûn Direnişin” ikinci kaynağı hiç kuşkusuz Sendikalar ve Meslek Odaları gibi Demokratik Toplum Örgütleridir.

Türkiye’deki sendikaların önemli bir bölümünün sınıf bilincini engelleyen din ve mezhep kimlikleri üzerinden örgütlendiği gerçeğini de anımsayarak bu alanda da pek fazla bir umut görmüyorum.

Çünkü geri kalanların bir bölümü de sınıf bilincini, dincilik kadar gölgeleyen etnikçilik tuzağına düşmüş görünüyor.

Mevcut durumda sadece Barolar, Rejim ve Ülke güvenliği konusunda en duyarlı örgütler olarak öne çıkıyor.

Öteki meslek odalarının bir bölümü dincilik, bir bölümü de etnikçilik tuzağında debelenirken meslek ilkeleri, Ülke ve Rejim güvenliği genellikle güme gidiyor.

3) Medya:

Ne medyası???

4) Halk:

Hangi Halk???

***

Ama ben, “Totalitarizme, Faşizme Karşı Demokratik Olarak DİREN Manifestosu” kitabını yazmış bir Toplumbilim öğrencisiyim...

Kendi Bilincimin, Ahlakımın ve Vicdanımın emrettiği yolda yine haykırıyorum:

“Kahrolsun Emperyalizm...

Yaşasın Ülkenin ve Rejimin Kurtuluşu İçin Faşizme Karşı Topyekûn Devrimci Demokratik Direniş:

Ülkemin ‘Kuvayı Milliye Direnişi’nden gelen genleri, bu Direnişin de tohumlarını taşımaktadır.”

***

Ionescu’nun Gergedan oyununun kahramanı Bérenger, Faşizmin pençesinde, herkesin tek bir düşüncenin peşinden gittiği ve yavaş yavaş “gergedanlaştığı”, totaliterlik tuzağında debelenen bir toplumda, “gergedanlaşamamanın”, “insan kalmanın” trajik acılarını çekmektedir.

Ve perde onun tek başına haykırışıyla kapanır:

“İnsanım ben, insan kalacağım tek başıma olsam bile direneceğim!...”

***

YALNIZ OLMADIĞIMI BİLİYORUM!

İlgili Konular: #ne yapmalı

Yazarın Son Yazıları

Tarihi geri götürmek olanaklı değildir!

Orta Doğu’da İsrail’in güvenliği için bir Kürt Devleti kurmak isteyen ve bu nedenle Suriye’de, Terörist Radikal İslam’la uzlaşan ABD, Çağdaş bir Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni de, İktidarla el ele, Suriye gibi Orta Çağ’a, dinler, mezhepler ve aşiretler bazında örgütlenmiş olan Merkezi Feodal bir yapıya geri götürmek istiyor!

Devamını Oku
14.12.2025
Devlet çökertildi ama yenisi kurulamadı (7)

Bu yazı Özgür Özel’in “Stockholm Sendromu” uyarısı yapmasından sonra, geçen hafta başında yazmaya başladığım yazıların yedincisi.

Devamını Oku
12.12.2025
Stockholm sendromunun kaynağı (6)

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, HDP’li ve onun devamı olan DEM Partili politikacılar ve belediye başkanları görevlerinden alınır ve bazıları hapse atılırken, DEM Parti’nin “Süreç” bağlamında iktidara destek vermesindeki çelişkiyi vurgulamak için zekice dile getirdiği “Stockholm Sendromu”, Türkçemizin bütün çarpıcı güzelliğiyle, “Celladına âşık olmak” biçiminde ifade edilen bir durumdur.

Devamını Oku
11.12.2025
Açılım, Stockholm sendromu ve toplumsal şok (5)

İktidar, kamuoyundaki yaygın izlenime göre, “Açılım Süreci”ni, ilan ettiği gibi “Barış” “Demokrasi” ve “Terörsüz Türkiye” için değil, başarısızlıklarından dolayı siyaseten biten ömrünü uzatmak için içeride DEM Parti’den, dışarıda Emperyalizmden destek aradığı için yapıyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Açılım: Stockholm Sendromu ve şok doktrini (4)

Bu yazı Özgür Özel’in “Stockholm Sendromu” uyarısı üzerine, geçen hafta Salı günü başladığım yazıların dördüncüsü.

Devamını Oku
07.12.2025
Mezhepçilik ve tarikatçılık da demokratik rejim düşmanlığıdır!

Dün Etnikçiliğin Demokratik Rejim karşıtlığını (düşmanlığını) yazmıştım.

Devamını Oku
05.12.2025
Etnikçilik demokratik rejimi yıkar!

Etnikçilik, insanların tarih boyunca sahip oldukları Aile, Aşiret, Din, Mezhep, kimlikleri üzerine, Endüstri Devrimi’nin getirdiği “Ulusal” ya da “Milliyetçi” kimliğin, Totaliter bir anlayışla istismar edilmesinden kaynaklanan Faşist bir ideolojidir.

Devamını Oku
04.12.2025
Siyasette Stockholm Sendromu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Kurultay konuşmasında, “Stockholm Sendromu” anımsatmasını yapmadan önce, İktidarın, “Terörsüz Türkiye” sloganı bağlamında başlattığı “Sürecin” bütün çelişkilerini vurgulayan bir konuşma yapmış.

Devamını Oku
02.12.2025
Darağacı edebiyatı ve terör gölgesinde yeni yargı paketi

25 Kasım 2025 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli TBMM Meclis Grubu konuşmasında şöyle demiş...

Devamını Oku
30.11.2025
Faşistliğin dini mezhebi ırkı milliyeti yoktur

Faşizm ve Faşistlik, gerek Rejim gerek Kişilik yapısı olarak Demokrasi ve Demokratlık karşıtlığıdır.

Devamını Oku
28.11.2025
İki hukuk profesörü konuşurken...

“Anayasa”, “Hukuk” ve “Yargı” bir devletin omurgasıdır..

Devamını Oku
27.11.2025
CHP’nin savunması için Okkam’ın usturası!

“Okkam’ın Usturası” bir önermedir:

Devamını Oku
25.11.2025
Çıldırtan çelişki!

Emperyalizmle işbirliği yapan İktidar: “Barış” sloganı ile halkı aldatarak...

Devamını Oku
23.11.2025
CHP, kendisini ve demokrasiyi etnikçiliğe kurban edemez!

Emperyalizm ve İktidar ittifakı, hem dıştan hem içten son derece güçlü bir biçimde çeşitli baskılar uygulayarak, Türkiye’yi, “Ortadoğu Bataklığında” parçalanarak boğulacağı bir “Sürece” sürüklüyor!

Devamını Oku
21.11.2025
'Kişiye özel rejim' önerisinin çıkmazı

Devlet Bahçeli aynı anda üç öneride bulundu...

Devamını Oku
20.11.2025
Atatürk üzerine birkaç kitap

Son zamanlarda, Atatürk’e, İstiklâl Savaşı’na ve Cumhuriyet Dönemi Tarihi’ne ilişkin saldırılar, saptırmalar ve iftiralar çok artınca, bu konulardaki gerçek tarih araştırmaları, kitapları da çoğaldı.

Devamını Oku
18.11.2025
İddianame, devlet yönetimine yansıtıldığında?...

Cuma günkü yazımı şöyle bitirmiştim...

Devamını Oku
16.11.2025
Başarılı politikacılık ve avukatlık suçlanınca?...

Lafı dolandırmaya gerek yok...

Devamını Oku
14.11.2025
İddianame, Atatürk, Haberal ve umut!

Bugünlerde, tam 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinin ertesi günü açıklanan...

Devamını Oku
13.11.2025
Atatürk: İki yalan dört düşman

Dün Atatürk’ü andık; bu vesileyle, bugün, Atatürk konusundaki çok önemli iki yalana ve dört düşmana değinmek istiyorum.

Devamını Oku
11.11.2025
İkinci Silivri trajedisinde anayasa ihlalleri

“Birinci Silivri Trajedisi Dönemi”, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığından ayrılma zamanı olan Haziran 2007 tarihinde başladı.

Devamını Oku
09.11.2025
İktidarın çelişik operasyonları

İktidar, “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ni tanımlayan Anayasa’ya Cumhuriyet rejimine aykırı ve birbirlerine ters birkaç operasyonu aynı anda yapıyor ve böylece zaten düşmekte olan seçmen desteğini iyice kaybediyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Casusluk tartışması tırmanıyor

Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’a yapılan “Casusluk suçlaması” akıllara derhal FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek için “Birinci Silivri Trajedisi” bağlamında yaptığı “Casusluk” suçlamalarını ve yine FETÖ’nün “Kozmik Oda”ya girişini ve oradaki bilgilerin yurtdışına sızdırılışını anımsattı!

Devamını Oku
06.11.2025
Casusluk bahane hapis ve kayyım şahane

24 Ekim 2025 Cuma sabahı Merdan Yanardağ “Casusluk” suçlamasıyla göz altına alındı.

Devamını Oku
04.11.2025
İntihar ve çöküş (3) Anomi ve anarşi

Önce kavramları tanımlayalım: Anomi: Kuralsızlık. Anarşi: Devlet otoritesinin yokluğu.

Devamını Oku
02.11.2025
Bir iktidarın intiharı (2)

Dünkü yazıdan devam: Önce bir iktidarı intihara sürükleyen beş temel belirleyiciyi anımsayalım...

Devamını Oku
31.10.2025
Bir iktidarın intiharı (1)

Bir iktidar ne zaman çöküşe yönelir, intihar eder?

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyetin koruyucusu AYM! (mi?)

Yarın CUMHURİYET Bayramı.

Devamını Oku
28.10.2025
Abdülhamit’in ulu hakanlığı ve Yanardağ’a casusluk suçlaması

İktidar, medyayı ve yargıyı da etkisine alarak hem güncel hem de tarihsel gerçekleri saptırmaya, kendi ideolojisine uygun bir tarih ve var olmayan bir güncel dünya imgesi yaratmaya çalışıyor...

Devamını Oku
26.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti? (2) Ültimatom

Dünkü yazımda, İngiltere tarafından, Abdülhamit’in yardım isteği üzerine kendisine verilen ültimatomdan söz etmiştim.

Devamını Oku
24.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti?

Emekli Büyükelçi Süha Umar, dün Cumhuriyet’teki köşesinde, Kıbrıs seçimleri konusunda, benim görüşlerimle de aynı çizgide olmalarından memnuniyet duyduğum çözümlemelerini şu sözlerle bitirmişti...

Devamını Oku
23.10.2025
Kıbrıs seçimleri üzerinden tehdit mi?

Türkiye’de de Kıbrıs’ta da seçmenin bu İktidardan bıktığı anlaşılıyor.

Devamını Oku
21.10.2025
Faşizmle mücadelede dokuz ilke! Ne yapmalı (6)

Otoriterlikten totaliterliğe giden İktidar, yaşam biçimlerimizi de tehdit eden ve yeni cezalar oluşturan 11. Yargı Paketi’ni hazırlarken...

Devamını Oku
19.10.2025
Seçime doğru uygulama önerileri: Ne yapmalı? (5)

1) Ana stratejinin “Millet İradesi”nin gerçekleştirilmesi için, eşit, adil ve şeffaf bir seçim hedefine yönelik olduğu asla unutulmamalıdır.

Devamını Oku
17.10.2025
Boş tencere dolmalı, dayak durmalı! Ne yapmalı (4)

İnsanlık tarihi iki kavgadan oluşur: Birinci kavga ekmek kavgasıdır...

Devamını Oku
16.10.2025
Ortadoğu’daki gelişmeler bağlamında ne yapmalı? (3)

Bu yazı yazılırken Hamas ile İsrail arasında rehine takası yapılıyor ve hem Dünya’da hem Ortadoğu’da barış sesleri duyuluyordu.

Devamını Oku
14.10.2025
Ne yapmalı? (2) CHP’ye eleştiri ve destek!

Cuma günkü “Yedi Düvel’e Karşı...” başlıklı yazımda “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Cumhuriyet Rejimi’mizi iç ve dış saldırılara karşı nasıl koruyacağız?”

Devamını Oku
12.10.2025
‘Yedi düvel’e karşı nasıl direneceğiz? (1)

Önce yazımın başlığını açıklayayım: “Yedi düvel”, “bütün devletler, herkes, bütün dünya” anlamında kullanılan bir deyimdir.

Devamını Oku
10.10.2025
Nadir elementler, emperyalizm ve ‘ileri demokrasi’

Emperyalizmin araçları, dostları ve düşmanları nelerdir, kimlerdir?

Devamını Oku
09.10.2025
‘İleri demokrasi’: Yine ve yeniden

Cumhuriyet’in dünkü manşeti, CHP’nin Abant toplantısından sonra, Gökhan Günaydın’ın “Merkez parti olma kimliğimiz giderek oturuyor” demesi üzerine “CHP merkez parti oluyor” biçimindeydi.

Devamını Oku
07.10.2025