Jön Türklerde ütopya ve devrim
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Jön Türklerde ütopya ve devrim

01.04.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Ütopya kuşkusuz “ham hayal” (kuruntu), yanılsama (illüzyon) değildir. Bu kafayla, çok eskiden, “ütopyalar da gerçektir” diye yazmıştım. Eyleme geçecek, geçirilebilecek gerçekler. 

Vikipedi’den Ütopya’nın sıradan, avam işi tanımını aktaralım:

Aslında olmayan, tasarlanmış ideal toplum.

Ütopyalar, bugün gerçekleşmesi imkânsız toplum tasarımlarıdır. Köken olarak Yunanca “yok/olmayan” anlamındaki “ou”, “mükemmel olan” anlamındaki “eu” ve “yer/toprak/ülke” anlamındaki “topos” sözcüklerinden türemiştir. Kullanımı Thomas More’un 1516’da yazdığı De Optimo Reipublicae Statu deque Nova Insula Utopia veya kısaca Utopia isimli kitabıyla yaygınlaşmıştır.

Ütopyalar üzerine görüşler iki biçimde ortaya çıkmıştır. Bir kısmı özendirici, istenen nitelikte, diğer bir kısmı ise korkutucu, ürkütücü ütopyalardır.

***

Aslına bakarsanız her ütopya bir tasarı(m)dır, (projedir). Ciddi iştir. Tasarı bugün değilse yarın uygulanabilir, gerçekleşebilir. Yeter ki bir ütopyan olsun, tasarın olsun. R.T. Erdoğan’ın iddiasına göre 18 Mart Çanakkale Köprüsü’nü hayal etmiş olan Ulu Hakan Abdülhamit Han’ı tahttan indirmek düşüncesi de bir ütopyadır. Ama R.T. Erdoğan’ın müstebit ecdadı tahttan indirilmiş ve hayalindeki köprü Erdoğan tarafından (?) gerçekleşmiştir. “Olmaz” olan zamanı gelince “olmuş”tur. Ama 18 Mart Çanakkale Köprüsü “felaketi” bir başka konu. 

Ütopya bir isyan türüdür. Gerçekle çarpışma, kapışma yöntemidir. Her şeyin bir zamanı vardır. Beni bu yazıyı yazmak için kışkırtan “şey”den söz etmemin zamanı gelmiş demek ki: Sadık Usta kardeşimin 2014 yılında Kaynak Yayınları tarafından yayımlanan TÜRK ÜTOPYALARI  adlı kitabıyla Jön Türkler dolayısıyla buluştum. Kitabın sayfa boşluklarında yazmadık yer bırakmamışım neredeyse. Örneğin masamda karmaşa halinde duran kâğıtlardan birinin üzerine bakın ne yazmışım: “Her şeyin bir zamanı vardır: 6 partinin bir araya gelmesi, kotardığı ortak metin bir ütopyadır. Bu metin yazılmasaydı ‘Türk Ütopyaları’ aklıma gelir miydi.” 

Ütopyaların kaynağı ve devindirici gücü hayatın gerçekleridir: Amacı gerçeküstü değil üstgerçektir. (“Gerçeküstü” gerçekle ilişkisi kopmuştur, “Üstgerçek” ise “gerçek”in kıvamlı ve katmerli halidir.) Bugün için ebedi barış bir ütopya olabilir ama koşullar uygun olduğu zaman mutlaka gerçekleşecektir. Tıpkı yumurtadan yavru çıkması gibi. Tavuk yumurtasından civciv, timsah yumurtasından timsah yavrusu çıkar ya da çıkmaz ama asla oğlak çıkmaz. 

Ütopyasız reform ve devrim olmaz. İkisi de sihirbazlığa benzer: Beyaz mendil güvercine dönüşür, “Sabırla koruk helva olur”. “Zorda kalana Hızır yetişir” derler ya o Hızır’ın yumurtası da ütopyadır. 

“1889 yılında Askeri Tıbbiye’de İbrahim Temo, Abdullah Cevdet ve İshak Sükûti önderliğinde İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin ilk merkezi kurulmuştu. Geçmiş dönemde devrimci ve reformist hareketlerin önderliğini ulema, bürokratlar ve ordudaki yüksek rütbeli paşalar yürütüyordu. Ancak bu kez, devrimci hareketin önderliğini geçmişten farklı olarak öğrenciler ele almışlardır. Bunlar kısa bir süre sonra Paris, Makedonya, Selanik ve Şam’daki diğer devrimci çevrelerle de ilişkiye geçmişlerdi. ‘Jön Türk’, Türklerin kendilerine yakıştırdıkları bir isimlendirme değildi. Önünde ‘genç’ takısı bulunan kavramlar, esas olarak 18. yüzyılda Avrupa’da kültür-sanat, eğitim ve siyaset alanlarında ortaya çıkmıştı. Aydınlanma’nın etkisiyle önemli yenilikler yaratan ulusal devrimci hareketler, meydana getirdikleri akımları ‘genç’ öntakısıyla adlandırıyorlardı. Türklerin 19. yüzyılın ortalarından itibaren yükselen devrimci sesi, Avrupalı aydınlar arasında yankı bulmuş ve bu akım onlar tarafından, Jön Türk olarak adlandırılmıştı. Sonradan bu terim, dünyanın birçok bölgesinde baş gösteren jakoben ulusal-devrimci hareketlerin de adı olacaktı”(1) 

Sadık Usta’nın bu yazdıklarını aşağı yukarı hepiniz biliyorsunuz. Ama Hüseyin Cahit Yalçın, Ziya Gökalp, Abdullah Cevdet, Kılıçzade Hakkı, Halide Edip, Ruşeni, Müfide Tek, Ethem Nejat, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ahmet Ağaoğlu (vs.) düşüncelerini ya siyasi olarak ya edebi olarak ya da hem siyasi hem de edebi olarak ortaya koymuşlardı.(2)

Ama bunu bilen kaç kişi?

“Atatürk’ün yaptıkları bir bakıma Ziya Paşa’nın, Namık Kemal’in, İsmail Gaspıralı’nın, Hüseyin Cahit Yalçın’ın, Abdullah Cevdet’in ve Kılıçzade Hakkı’nın rüyalarını gerçekleştirmekti; ancak bunlar ona yetmiyordu.”(3) 

Kitabın, Türk Ütopyaları’nın sonunda Namık Kemal, İsmail Gaspıralı, H.C. Yalçın, İsmail Kılıçzade Hakkı ve Ahmet Ağaoğlu’nun ütopya metinlerini okuyabilirsiniz.


(1) Sadık Usta, Türk Ütopyaları, s.133

(2) Age, s.157

(3) Age, s.157

Yazarın Son Yazıları

Piliç değil bilinç

İnsanın kendisine sorduğu “Ben kimim” sorusu ve bir sorgulayıcının ona sorduğu “Sen kimsin” sorusu, gerçek anlamda, o kişiye varlığının adresini sormaktan başka bir şey değildir.

Devamını Oku
14.12.2025
MHP’li Semih Yalçın’a cevap

7 Aralık 2025 günü yayımlanan ve MHP’nin siyaset dağarı ile tarzını tasvir ettiğim “Vehim denen şey” başlıklı yazıma partinin genel başkan yardımcısı ve yazıda adı geçen kişinin (Semih Yalçın) tepki göstereceğini kuşkusuz tahmin ediyordum.

Devamını Oku
12.12.2025
Tek parti=Cumhuriyet

Tarih cahilleri ve tarih inkârcıları için bir kez daha okunması için dökümlü bir şekilde ve tekrar yazıyorum:

Devamını Oku
09.12.2025
Vehim denen şey

1. Gerçekte var olmayan fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan.

Devamını Oku
07.12.2025
Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025