31 Mart’tan bu yana...

31 Mart’tan bu yana...

02.05.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

31 Mart yerel seçimlerinden bu yana neler oldu diye özetlemeye kalkıştım, ama başaramadım. Uygar, çağdaş, demokratik, yasalara saygılı, adil ülkelerde bir yılda yaşananları bizler bir ayda yaşadık... O nedenle olayların dökümünü yapmaktansa, duyguların dökümünü yapmaya karar verdim...
SEVİNÇ:
Yüksek Seçim Kurulu, İstanbul’daki seçim sonuçları için düşüne dursun... YSK’ye farklı cephelerden baskılar süregelsin... İhbarlar, olasılıklar ve her tür bahaneye karşın, İstanbul sonuçlarının değişmeyeceğine başından beri inananlardanım. Ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na Ekrem İmamoğlu gibi bir insanın seçilmesiyle en büyük sevinci yaşayanlardan biriyim. Sevincimizi doya doya yaşamamıza engel olmaya çalışanlar utansın!
ŞİDDET VE DEHŞET:
Şiddettin en ağırını gördük. Şehit cenazesinde ana muhalefet partisinin başkanına yönelik linç girişimini yaşadık. Sadece ona değil cenazeye, şehit ailesine, dine imana, bu vatana karşı girişilmiş bir şiddet olayıydı.
Şiddetin ardından dehşeti de gördük! Kılıçdaroğlu’na karşı linç girişimini yok sayan, o girişimi sadece “tepki”, “protesto” sözcükleriyle nitelendirilmesini gördük... Sonuçta CHP’nin verdiği TBMM’deki araştırma önergesinin, AKP ve MHP oylarıyla reddedilmesini yaşadık... Son dönemde beni ülkem adına en çok utandıran bu oldu. Sivas Katliamı’nın ateşi daha içimizi kavurmaya devam ederken, AKP ve MHP milletvekilleri, “Hayır, araştırılmasın” diye oy verdiler!
DİNMEYEN AÇGÖZLÜLÜK:
31 Mart’tan bu yana, yeni seçilen birçok belediye, şeffaf belediyecilik sözünü yerine getirmeye başladı. Kendilerinden öncekilerin yağma ve talan tutkusunu, açgözlülüğünü, israf merakını, lüks düşkünlüğünü ortaya koyan masraf listeleri, aynı zamanda hangi vakıflara belediyelerden ne kadar avanta sağlandığını da herkesin görmesi bilmesi için afişe etmeye başladılar...
Bu açıdan en müthiş örnek, kayyımların kendilerine yaptırdıkları odalar ve banyolardı. Diyarbakır ve Sur örnekleri insanın içini acıtıyordu. Hele o makam odalarındaki banyoları gördükçe, insanın “Bunlar kendi evlerinde hiç yıkanmazlar ” diye soracağı tutuyordu. Ya da ne denli yıkanırlarsa yıkansınlar, hiç temizlenmeyecekleri kuşkusu sendromunu çağrıştırıyordu.
(Önceki gün Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ve Sezai Temelli’nin partilerinin grup toplantılarındaki konuşmalarını satır satır okumalısınız...)
ACI:
İktidarın tüm iddialarının aksine, ekonominin çökmesi; enflasyonun yüzde 20’lere çıkması; ücretlerin hızla erimesi, işsizliğin artması ve Ramazan’dan önce gelen zamlar... Son bir ay içinde bunlara ilişkin raporlar daha bir ortaya çıkar ve göze görünür oldu...
İLKESİZLİK:
Seçim öncesi ve sonrasında CHP’yi FETÖ ve PKK ile ilişkilendirmek için doğrusu Cumhur İttifakı elinden gelen her şeyi yaptı. Ama “tutturamadı”.
31 Mart’tan bu yana, daha önce AKP’nin kaldırtmış olduğu “Türkiye Cumhuriyeti”nin simgesi olan T.C.’yi yeniden resmi dairelere yerleştirilir oldu.
Önceki yıllarda avaz avaz ve her nedense miladi takvimle kutlanılan, tesadüf bu ya tam da 23 Nisan gününe rastlayan “Kutlu Doğum Haftası”ndan bu yıl kimseler söz etmez oldu...
UTANÇ:
Utanmak” duygusunu bu ülkede kimileri hiç ama hiç tatmamış, duymamış... Böyle bir kavramı ne duymuşlar ne görmüşler, ne tanımışlar... Bilmiyorlar. Cehaletten değil, ahlaksızlıktan, vicdansızlıktan... Bırakın başkalarına, kendilerine de saygı duymadıklarından...
Yalan söylemekten utanmıyorlar.
Yağmadan talandan utanmıyorlar.
Kızının ölümünü araştıran babayı akıl hastanesine yolluyorlar, utanmıyorlar.
Çocuk istismarına karşı Taksim Meydanı’nda oturarak protesto eden bir anneyi gözaltına almaya utanmıyorlar.
Adaleti yok saymaktan utanmıyorlar. Çifte standarttan, iki yüzlülükten utanmıyorlar. (Dünya Ekonomik Forumu’na göre yargı bağımsızlığı konusunda 140 ülke arasında 111. sıradayız)
Onlar adına değilse de, ülkem adına ben utanıyorum.

NOT: Sevgili Okurlar 5 Mayıs Pazar, saat 16.00’da, Bodrum Manastır Otel’de “Aşk İçinde” aylık sohbetlerde meslektaşım Serpil Yılmaz’ın konuğuyum. Sohbet konumuz “Nâzım Hikmet ve Kadınlar”. Yolu düşenleri bekleriz...  

Yazarın Son Yazıları

Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025
Bodrum’da doludizgin sanat

Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız...

Devamını Oku
20.07.2025
Günler geçerken...

Pınar Kür... Edebiyatımızın cesur kadınlarından biri daha sonsuzluğa göçtü.

Devamını Oku
17.07.2025
Hikmet Çetinkaya

Yaş almanın en kötü yanı eşiniz, dostunuz, arkadaşlarınız, meslektaşlarınız hepsi gidiyor.

Devamını Oku
13.07.2025