“Bu kadar korkutucu, bu kadar günah, bu kadar kötü bir şeyse Allah, kadınları saçsız yaratırdı... Neden kadınları da saçlı yaratmış” diye soruvermişti torunlarımdan biri. Kız çocuğuydu, daha beş yaşındaydı... Henüz “tahrik etme”, “ahlaksızlık” gibi sözcükleri bilmediğinden olsa gerek “Madem bu kadar tahrik edici, madem erkekler için bunca baştan çıkarıcı, korkutucu madem ahlaksızlık, öyleyse Allah kadınları neden saçsız yaratmadı?” diye eklemedi.
“Örtünme kurallarına tam riayet etmedi” diye Tahran’da “ahlak polisleri” tarafından dövüldükten ve işkence gördükten sonra hastanede can veren Mahsa Amini’nin, hayatın baharındaki 22 yaş güzelliğiyle ışıl ışıl gülümseyen yüzü, o gün bugün beni bu sözlere geri götürüyor ve yeryüzündeki tüm kız çocuklarını kucaklamak istiyorum.
Erkek egemen gerici şeriat rejiminde savunmasız bir kadının saç teli görünüyor diye öldürülmesi bardağı taşıran damla, volkanın patlamasına yol açan kıvılcım oldu! İranlı kadınlar artık yeter diyor. Ve bu kez yanlarında erkekler de var! Kadına zorbalığın baskının şiddetin sadece kadınlara değil, kadın erkek tüm insanlığa yönelik olduğunu kavradılar. Ve kısa sürede mesele, başörtüsü ya da saç teli olmaktan çıktı özgürlük, eşitlik, insanca yaşama mücadelesine dönüştü. Mollaların 40 yıllık şiddet, tehditi korku ve baskı rejimine direnişe evrildi.
SAÇI BAYRAK YAPMAK
Ülkenin her yerine yayılan protestolarda kadınlar saçlarını bayrak yaptılar. Kimi tüm karanlığı kara saçlarını keserek kovmaya çalışıyor, kimi meydanlarda başörtülerini yakıyor. Tüm bu eylemleri işkenceyi ve öldürülmeyi göze alarak sosyal medyada paylaşıyorlar... Çünkü artık korku duvarını aştılar.
İran yetkilileri WhatsApp, Instagram, internet ve sosyal medyayı yasaklasa da bir işe yaramıyor. Yasaklar anında yine kadınlar tarafından dış dünyaya duyuruluyor ve “Siz bizim sesimiz olun” diye haykırışları dünyaya yayılıyor. Protestoları bildiren, hakkında haber yapan gazeteciler tutuklansa da 21. yüzyılda gerçekleri saklamak zor!
İran interneti mi yasaklıyor, Biden derhal internete yönelik yaptırımları gevşetme kararı alıyor...
Dünya izliyor. Dost düşman tüm politik liderler kınamayla birlikte elbette politik çıkarları doğrultusunda (ve de her zamanki ikiyüzlülüklerini koruyarak) tepkilerini açıkladılar. Bizim iktidar sahipleri ve yalakaları sus pus...
Merakla bekledim. Her cuma hutbeler ileten Diyanet belki toparlanır da bu cuma bu konuda bir söz söyler diye... Boşuna... Geçen hafta “Erkekler şort giyemez” ön plandaydı, bu hafta “helal kazanç”.
Bu arada herkes Diyanet’e soru soruyor ya: Bir ara benim de aklımdan geçti. Acaba kız torunumun 5 yaşındayken sorduğu soruyu sorsam cevap verirler mi diye...
TEK YOL LAİKLİK
Dinci gericiliğe, karanlığa karşı koymanın en önemli yolu laikliktir.
Laiklik sadece din işleriyle devlet işlerinin ayrılması değil aynı zamanda bir yaşam biçimidir.
Din ve inancı, gösteriş, çıkar ve rant nedeni olmaktan çıkarır. Din ve inancı sömürü, istismar aracı olmaktan kurtarır. Dini olması gerektiği yere yerleştirir: Bireyin vicdanına... Din ve inancın her bireyin bir vicdan bir ahlak sorunu olduğunu kabul eder.
Laiklik olmadan, hak hukuk ve adalet işlemez. Laiklik olmadan eşitlik, özgürlük olamaz. Laiklik yoksa demokrasi de yoktur!
Öldürülmeden, işkence görmeden, saçımızı kesmek zorunda kalmadan, saçımızı bayrak yerine koymadan, köle olmadan mücadeleye devam.
