Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Tüm iyilerin Altan ağabeyi

24.07.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi: Sevilmenin, saygınlığın zart zurt etmekle, böbürlenmekle, millete tepeden bakmakla, çok konuşmakla, kendini bir şey sanmakla, haykırmakla, itibarla, gösterişle ilgili olmadığını, her şeyden önce kendi olmakla, kendi bildiği ve seçtiği yolda ilerlemekle, ilkeli olmakla; kin, nefret, öfkeden uzak durmakla, en çok vicdanla, yararlı olmakla, toplum için çalışmakla ilgili olduğunu gösterdi. Siyasetçilerde az bulunan özelliklerdi bunlar.

Kötülükle, örgütlü ve kasıtlı kötülükle, hainlikle sarmalandığımız şu günlerde, iyiliğe, vicdana hasret kaldığımız şu dönemde, onun ardından yazılanlara, söylenenlere, geride bıraktığı sevgi ve saygı seline bakıyorum da umutlanıyorum. Namuslu, dürüst, Atatürk ve Cumhuriyet ilkelerine bağlı bir siyasetçiye gösterilen bu partiler üstü gerçek ve samimi duygular, demek hâlâ geçerli, hâlâ çoğunlukta.

***

Altan Öymen bana sevgili yakın arkadaşım Örsan Öymen’den miras kaldı. Hayır, gazetemizin yazarı, akademisyen, felsefeci, genç Örsan Öymen’den değil, onun babasından, çok erken 49 yaşında kaybettiğimiz acar gazeteci, bizim aile dostumuz Örsan Öymen’den söz ediyorum. Almanya’da eşiyle yaşıyorlardı. Doğumda hastanede eşi Gisela’ya bebeğin adını ne yazalım diye sormuşlar, genç anne tek bildiği Türk ismi fısıldamış: Örsan. O nedenle baba oğul aynı adı taşıyor. Örsan Öymen, Altan Öymen’in küçük kardeşiydi. Örsan ve eşi Gisela İstanbul’a geldiklerinde bizim evde kalırlardı ve sevgili Altan buna şakayla karışık kızar, niye bizde değil sizde kalıyor diye bana takılırdı.

İki zıt kardeştiler. Küçük ne kadar zıpır, afacan, haşarı, “serseri ruhlu” ele avuca sığmazsa, büyük ağabey o kadar “oturaklı görünümlü”, her daim sakin, her daim anlayışlı, her an herkesi dinlemeye hazır, karşısındakine sonsuz güven telkin eden ve her daim güler yüzlü “efendi” bir insandı. Gençleri dikkatle dinlemesi, onları özendirmesi, onları ciddiye alması çarpıcıydı. Eleştirilerinde bile kalp kırıcı olmazdı. Olamazdı. Belki de herkesin özellikle iyi insanların her daim “Altan ağabey”i olmasının, çok insana dokunmuş olmasının gerisinde bu özellikleri yatıyordu.

***

Benim için Altan Öymen’in siyasetçiliğinden çok usta gazeteciliği ön plandaydı. Meraklı, araştırmacı, yılmadan hakikati arayan, başlangıçtaki “muhabir” ruhundan son güne, son yazılarına dek asla vazgeçmeyen bir gazeteci. Köşe yazarlığı, başyazarlık, genel yayın müdürlüğü vb. “muhabir ruhunu” öldürür derler. Onda böyle bir şey asla olmadı.

12 Mart 1971 askeri muhtırasından sonraydı. Kurduğu ANKA Ajansı’nda (gel de şimdi Sevgi Soysal’ı ve Gül Önet’i sevgiyle saygıyla anma!) “sakıncalı” bilinen nice gazeteciye olanak tanıdı. Orası adeta bir gazetecilik okulu oldu. Ve o sıralar biz Milliyet’te Sanat dergisini çıkartırken ülkenin politik gündemini en çok ANKA’dan izlerdik.

Abdi İpekçi’nin öldürülmesinden sonra sık sık yayın yönetmeni değişiyordu, biri gelip biri gidiyordu. Altan abi yazar olarak 1982’de Milliyet’e katılmıştı. Ondan sonra daha sık bir arada olduk. Hele başyazar ve genel yayın müdürü oluşunu nasıl sevinçle kutladığımızı unutamam...

Hiç unutmadım: Milliyet’ten kovulduğumda, beni ilk arayanlardan ve sonraki günlerde beni “hadi hadi hadi toplarlan” diye hep dürtükleyenlerin başında Altan Öymen vardı. Ve sonra yollarımız Cumhuriyet’te buluştu...  

50 yılı aşkın bir süreçte hiç kızdığını, sesini yükselttiğini, küfür ya da kavga ettiğini duymadım, görmedim. Eleştirilerinde bile karşısındakini kırmamaya çalışırdı. Hep nazik ve kibar... Hep efendi.

Gazetecilik tutkusunu birikimleriyle ve bilgisiyle harmanladığı ve işlek kalemiyle yazdığı kitaplarının her biri adeta birer toplumsal tarih dersiydi, belleğimizdi, yol göstericiydi. 

***

Sevgili Altan Öymen. İstanbul’dan uzaklardayım, seni uğurlamaya gelemedim. Bunca kötülük içinde her zaman demokrasiye, basın özgürlüğüne, Cumhuriyet ilkelerine adadığın yaşamında hep iyi ve erdemli kalabildiğin, iyilik önerdiğin için, gazetecilik ahlakını savunduğun için, çevrene sevgi ve saygıyla bağlandığın için, kendin olduğun için, dostluğun için sana sonsuz teşekkür borçluyum.

Senin gibiler artık çok az dünyamızda. İyi ki varsın. İyi ki seni tanıdım.

Yazarın Son Yazıları

Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025
Bodrum’da doludizgin sanat

Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız...

Devamını Oku
20.07.2025
Günler geçerken...

Pınar Kür... Edebiyatımızın cesur kadınlarından biri daha sonsuzluğa göçtü.

Devamını Oku
17.07.2025
Hikmet Çetinkaya

Yaş almanın en kötü yanı eşiniz, dostunuz, arkadaşlarınız, meslektaşlarınız hepsi gidiyor.

Devamını Oku
13.07.2025