Ayşe Kulin’den mektup var

30 Nisan 2020 Perşembe

Geçen pazar Türk Tarih Kurumu atamasıyla ilgili yazım* üzerine Ayşe Kulin’den bir mektup geldi. Günümüzün sadece en popüler değil, en üretken yazarlarından olan Ayşe, aynı zamanda arkadaşım.

70’lerin başındaki “Adı: Aylin”den, geçen kasım yayımlanan en yeni kitabı “Her Yerde Kan Var”a, saymadım ama 30’u aşkın kitabı var... Kimileri bu kadar çok yazmasına öfkelense de, esin perisi söyleyecek sözü olana hep ulaşır!

Dünyanın 22 dilinde kitapları yayımlanan, bol bol ödül kazanan yazar, toplumsal konularda sonsuz duyarlı. UNICEF Türkiye İyi Niyet Elçiliği görevi; ÇYDD ve daha nice sivil toplum kuruluşu için çalışmaları işinin çok önemli artısı!

Ayşe Kulin’le bir de “yarışmamız” var! Torun yarışmasını şimdilik o kazandı! Onda 8, bende 7 torun var!

Zaten “Dünyayı tükettik. Işığı, suyu, havayı, doğayı tükettik... Şimdi yaşanan onun cezası” diye nitelediği şu “Korona Günlerinde” mektubu bana mı yazdı yoksa torunlarımıza mı, pek emin değilim... Buyrun sizlerle paylaşıyorum.

“Sevgili Zeynep,

Pazar günkü yazının başlığı vurucuydu. Haklısın, bamtelimizde dans etmeyi çok seven bir Cumhurbaşkanımız var, ama buna artık üzülmemiz değil, sevinmemiz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü o böyle davrandıkça, yüreğimizdeki Atatürk sevgisi artıyor, pekişiyor. Onun bizleri nelerden korumuş olduğunu, yazında işaret ettiğin gibi örnekleriyle apaçık görüyoruz. Örneğin Atatürkümüz eğitim sistemimize el atmasaydı, nice cahil tarikat hocasının elinde sadece ırzımız değil, aklımız, ruhumuz da heder olup gidebilirdi. Kurtuluş Savaşı’nı kazanmasının ardından, Cumhuriyet rejimini getireceğine, kendi tahta geçip monarşiyi sürdüreydi, böylece her birimizin babası olmak yerine sadece kendi vârisinin babası olmayı seçeydi (ki o zaman mutlaka çocuk sahibi olacaktı), hiçbir evladın aklıyla, ruhuyla, cesaretiyle babasına çekmesinin garantisi olmadığından ve tahtta oturanları indirmek de seçimle değil, ancak kumpasla veya darbeyle mümkünken, kim bilir ne sıkıntılar içinde kıvranıyor olacaktık.

Sen ve ben bunları idrak edebilen bir kuşaktanız.

Bizden sonra gelen kuşaklarda Atatürk’ün kıymetini bilmeyen gençler yetişti. Atatürk’ün değerini küçümsemelerinde bizim aymazlığımızın olduğu kadar, askeri darbelerin bunaltıcı ara rejimlerinin ve yeraltında faaliyet gösteren vatan hainlerinin payı büyük.

Çocuklarımız şimdi kendi gözleriyle görüyorlar!

Cumhurbaşkanımız tek yürek olmamız gereken şu korona günlerinde dahi her türlü ayırımcılığa yol açan tutumunda ısrar edip, bamtellerimizin üzerinde dans ettikçe, onlar Orta Doğu’nun kan, savaş, yoksulluk, adaletsizlik ve hepsinden kötüsü cehalet batağına hızla sürüklenen ülkelerinin geleceği olmadığını sadece görmekle kalmıyor, emin de oluyorlar ki Cumhuriyetimiz acilen fabrika ayarlarına dönmelidir.

Çocuklarımızın okullu olduğu yıllarda, milli bayramlarımız hafta sonlarına bağlandığında, onları alıp tatile çıkmak isterdik ama okul törenleri yüzünden yapamazdık. Çocuklar kızar, üzülürlerdi. Geçmişte milli bayramların törenlerine gönülsüz katılan çocuklarımızı, bugün bağlasak yerlerinde tutamayız. Kendi çocuklarına Atatürk’ü ve eserlerini anlatıyorlar. Atatürk sevgisi genç kuşaklarda çığ gibi büyüyor Zeynep, çünkü önlerinde Atatürk’ün yolundan saparlarsa neler olabileceğinin canlı örneği duruyor.

Bu yüzden bırak Cumhurbaşkanı bamtellerimizde zıplasın, hatta horan tepsin. O böyle yaptıkça Atatürk devleşerek kalplerimize kazınıyor.

İnan bana, bizler göremesek de yarınlar bizim, çünkü hem sular tersine akmaz hem de kötü örnek en etkin öğreticidir !”

* http://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/zeynep-oral/erdogan-milletle-alay-miediyor-1735181



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları