Sanatı da kurban etmeyin!

Sanatı da kurban etmeyin!

16.02.2023 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Evet, kahroluyoruz. Evet, içimiz yanıyor. Evet, kan ağlıyoruz. 

Ancak ekran başında ağlayarak, sadece şikâyet ederek ya da duyduğumuz haberleri tekrar tekrar “Facebook”ta paylaşmayı marifet sanarak yaraları sarabileceğimizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz! 

 Ancak aktif olarak dayanışma çalışmalarına katılırsanız, tükenmişlik duygusundan kurtulabilir, içinizde yeniden umut yeşerebilir! 

Depremden on gün sonra hükümetin tüm yanlışlarına iki büyük yanlış daha eklendi. 1. yıkılan yerlere hızla inşaat sözü vermek. 2. eğitimi durdurmak, üniversitelerde uzaktan öğrenime geçmek. 

 İlki konusunda tüm uzmanlar yalvarıyor: Sakın yıkılan yere bina yapmayın diye. 

İkincisinde ise eğitim kurumları, öğrenci kuruluşları, psikologlar, pedagoglar, herkes bu kararın yanlışlığında düşünce birliğinde. Eğitim-Sen dava açtı. Baştakiler cehaleti yüceltmek istese bile eğitim sınırlandırılamaz, eğitim hakkı gasp edilemez! 

İNSAN SOSYAL HAYVANDIR 

Nasıl anlatmalı, insanların en çok şu sırada birbirine ihtiyacı var. Yüzyüze konuşmaya, bir araya gelmeye, birbirine dokunmaya, sarılmaya. İnsan sosyal bir hayvandır. Zaten 20 yıldır ayırımcılık politikalarıyla herkes yalnızlık, kin, “ötekileştirilme” girdabına itilmişken umutsuzluk içinde kıvranırken gençleri arkadaşlarından, ortak mekânlarından, hocalarından ayırmak, onlara yapılabilecek en büyük kötülüktür. 

Şimdi aynı kötülüğü kültür ve sanat yaşamımıza da yapmaya çalıştıklarını görüyoruz. Müzik sustu. Tiyatrolar sustu. Olmaz! Yanlış! 

Beyler kendinize gelin! Müziğin de tiyatronun da kökeninde bir gereksinim var. Paylaşma ve dayanışma duygusu var. İnsanların birlikte, bir arada, yan yana, omuz omuza bunları izleme gereksinimi var. 

SANATIN KÖKENLERİ

Tiyatro sözcüğü (Yunanca “Theatron” görme yeri) Dionysos’tan günümüze, en batıdaki İngiltere’den en doğudaki Çin ve Japonya’ya, insanların bir arada görebilmesinden, izlemesinden gelir. Dinsel, inançsal kökenleri vardır. 

 Batı tiyatrosunda koronun, bizim geleneksel tiyatromuzda, köy seyirlik oyunlarında, ortaoyununda, meddah, ortak duyguları izleyicilere ANLATAN olmuştur, “anlatıcı” olmuştur. Kitlelerin “dili, ağzı”, “duygu ve düşüncesi” olmuştur. 

Şimdi bunları, tiyatroyu da müziği de tümden susturmak değil, tam tersine acıları paylaşmak, dayanışmayı artırmak, görülmeyeni göstermek, fark ettirmek, yaraları sarmak; şefkate, empatiye, bütünleşmeye ulaşmak için kullanmalıyız. 

Dünkü yazısında Evin İlyasoğlu, requiem ve ağıtlardan örnek verdi. Önceki gün Yazgülü Aldoğan “Müzik yaraları sarar” röportajıyla konuyu gündeme getirdi. İkisine de teşekkürler! 

Son sözü Nâzım Hikmet’e bırakıyorum: Sanatı tarif ettiği “Saman Sarısı”ndaki o dizelere: 

“Bizim zanaatları düşünüyorum/ şiirciliği, resimciliği, çalgıcılığı filan düşünüyorum ve anlıyorum ki/ bir ulu ırmak akıyor insan eli ilk mağaraya ilk bizonu çizdiğinden beri/ sonra bütün çaylar yeni balıkları yeni su otları yeni tatlarıyla dökülüyor onun içine/ ve kurumayan uçsuz bucaksız akan bir odur.” 

Eğitimden sonra sanatı da kurutmaya, kurban etmeye çalışmayın!  

Yazarın Son Yazıları

Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025
Bodrum’da doludizgin sanat

Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız...

Devamını Oku
20.07.2025
Günler geçerken...

Pınar Kür... Edebiyatımızın cesur kadınlarından biri daha sonsuzluğa göçtü.

Devamını Oku
17.07.2025
Hikmet Çetinkaya

Yaş almanın en kötü yanı eşiniz, dostunuz, arkadaşlarınız, meslektaşlarınız hepsi gidiyor.

Devamını Oku
13.07.2025
Müzik özgürleştirir

Sahnede tam 104 çocuk. Hepsi beyazlar içinde. Yaşları 7 ila 13 arası...

Devamını Oku
10.07.2025
Ölmek ya da ölmemek

...Behçet Necatigil hocanın “Kitaplarda Ölmek” şiirini düşünüyorum 2 Temmuz’dan beri...

Devamını Oku
06.07.2025
Yanmadan aydınlığa çıkmak...

2 Temmuz 1993. Madımak katliamı. Dün müydü? Bugün mü? Yoksa yarınımız mı?..

Devamını Oku
03.07.2025
Yaşanabilir bir ülke

Üç gün boyunca “Nâzım’dan Kazım’a Bir Volkan’dır Karadeniz” etkinliğindeydim. Rize’nin Fındıklı ilçesiyle Hopa arasında, hırçın dalgalarla yüksek dağlar arasında; yeryüzünün belki de en muhteşem doğasındaydım.

Devamını Oku
29.06.2025
Bütün ülkenin suyu ısındı

Başdanışman haykırdı: “Altaylııı senin suyun ısındı!” Ve hooop trol saldırısı, aradan 48 saat geçti ya da geçmedi evine baskın gözaltı, tutuklama, ver elini Silivri...

Devamını Oku
26.06.2025
Nefret suçları

Hiç unutmadım. 80’lerde 12 Eylül faşist darbeden sonraydı...

Devamını Oku
22.06.2025