Zeynep Oral
Zeynep Oral zeynep@zeyneporal.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yaşamak ne ola ki?

20 Haziran 2024 Perşembe

Önce “Bayram ne ola ki” sorusuna bakalım. En kısadan yanıt vermem gerekirse bayram sadece ve sadece sevdiklerine sarılabilmek, onlarla kucaklaşmak olabilir.

Gelin görün ki benim ülkemde bayram yangınlarla ve ölümcül trafik kazalarıyla, haksızlıklarla geliyor. Bayramın ilk üç gününde 22 ölüm, 4 bin küsur yaralıyla sonuçlanan binlerce kaza... FETÖ’cü savcıların açtığı davalar ve FETÖ’cü hâkimlerin kararlarıyla insanlar hapse tıkılırken, hukuk sistemi şahsi kin nefret intikam tutkusuyla tutuşan şahıslara teslim edilmişken, hukuk devleti, anayasal haklar ve kuvvetler ayrılığı yok sayılmışken... Zulmün bu bayram da sürmesi... 

ZULÜM DEVAM ETMEKTE 

Bu bayram da Osman Kavala ve “Gezi mahkûmlarının” (yoksa “esirleri, tutsakları” mı demeliydim) hâlâ hapiste tutulmalarını nitelemek için zulümden başka sözcük bulamıyorum. 

Osman Kavala yedi yıldır cezaevinde. Bu bayram hapisteki 14. bayramı. Çok değerli eşinin, annesinin, tüm sevdiklerinin, dostlarının onsuz geçirdiği 14. bayram. Tayfun Kahraman, Can Atalay, Çiğdem Mater ve Mine Özerden içinse hapiste geçirdikleri 6. bayram... Hepsi yakınlarından, ailelerinden sevdiklerinden uzakta bir bayram geçirmek zorunda bırakılıyor. Ailelerinden, sevdiklerinden ve özgürlüklerinden mahrum. Hiçbiri suçlu değil. Suçsuz oldukları defalarca kanıtlandığı halde sırf biri istiyor diye içeride tutuluyorlar. Bunu onları yargılayanlar da çok iyi biliyor. 

Birkaç gün önce CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, zindanda her birini ziyaret etmiş “Türkiye artık bu ayıptan kurtulmalı” çağrısını yapmıştı. “Gezi davasından suç üretme, Gezi’yi kriminalize etme girişimi gerekçesiyle cezaevinde haksız, hukuksuz, adaletsiz bir şekilde yatırılıyorlar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, kendi mahkemelerimizin Osman Kavala hakkında, Gezi tutukluları hakkında verilen tahliye, beraat kararları var. Anayasa Mahkemesi önündeki dosyaya bakmalı, Yargıtay, mahkemeler yeniden yargılanmanın önünü açmalı” demişti. 

NEDİM TÜRFENT İNGİLİZCEDE 

Bu köşenin okurları anımsayacaklar: Gazeteciyken hapis yattığı yıllarda usta bir şaire dönüşen Nedim Türfent’ten sık sık söz ettim. Son günlerde Avustralya’nın en prestijli edebiyat dergisi “Kalliope X”te şiirleri İngilizce yayımlandı. Şiirleri Türkçeden İngilizceye çevirenler: Hidayet Ceylan ve Matt Hetherington. Haksız yere hapiste yatanlara, bayram hediyesi olarak Nedim Türfent’in “Yaşamak Ne Ola ki?” adlı şiirini yolluyorum. 

“I

toprağın gamzesinde ana kokusudur yaşamak/ yârin bağdaş kuran dizlerine baş koymaktır/ yüzünde sevdiğinin diz izidir/ hanidir yoksun/bir çocuğun gözlerine heceleyerek bakmaktır/ giderayak/ bir bebenin yanaklarından makas almaktır/ kadife kadife./ yaşamak buna benzer bazen/ yaşamak ne ola ki

 II

sol memenin üstü taziye nedeniyle kapalı iken/ sürgit/ ülkenin kirpikleri yaşlı iken/ pınar pınar/ için için yanmaktır güvercinlere güllere/ yana yakıla/ kulaklarının eşiğinde siren sesleri var iken/ uluorta/ dövüle dövüle kimlik bilinci edinmektir/ biber gazı toma/ yaşam bunu gerektirir bazen de/ yaşamak ne ola ki

 III

yaşamak vazgeçmektir/ sıkılı bir yumruk gibi/ kuzu postuna bürünmektir/ kadifeler halinde/ emek vermektir boncuk boncuk/ koltuk altların halka halka/ haykırmaktır suskunluk resitalinde/ feryat figan/ laf aramızda barikat örmektir deste düzine/ çirkinlik dudak dudağa verdiği yerde/ haddinden fazla/ kaşla göz arasında/ sine-i millete dönmektir yaşamak/ filhakika/ yaşamak cesaret işidir biraz/yaşamak ne ola ki?

IV

 gözlerinin çapağını silmeden gülebilmektir/ gülmeyi bilmektir yaşamak, güle oynaya/ bir ibadetin vecibelerini yerine getirircesine sevebilmektir/ sevmeyi bilmektir yaşamak, öylesine ölesiye/ her soluğun arasına bir virgül koyarak nefes alabilmektir/ nefes almayı bilmektir yaşamak, ayıla bayıla/ başını iki elinin arasına alıp düşünebilmektir/ düşünmeyi bilmektir yaşamak, düşe kalka/ yaka silktiren nemrutlara karşı kavga edebilmektir/ kavga etmeyi bilmektir yaşamak, bile isteye/ yaşamak direniş işidir biraz da/ yaşamak ne ola ki?”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları