İzmir’de mizah festivali

İzmir’de mizah festivali

25.12.2021 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Abdülhamit’in ünlü paşalarından biri yanına adamlarını da alarak saltanat kayıklarından birine biner ve adalara açılır. Hava rüzgârlıdır. Kürekçiler dalgalara karşı kayığı idare etmeye çalışır çalışmasına ama kayık fındık kabuğu gibi sallanmaktadır. Paşa sağa sola emir yağdırmaya başlar: “Küreği sağa çek!”, “Alagarda kalma!” 

Paşanın adamları da paşanın ağzından çıkan her sözü tekrarlamaktadır. Kürekçiler ne yapacağını şaşırır. Çaresiz emirlere uyarlar ama paşa sürekli yanlış komut vermektedir. Bir süre sonra bir gümbürtü kopar ve kayık karaya oturur. Paşa yaygarayı basar: “Ben demedim mi? Karaya oturduk sonunda!” Adamları bu aşamada devreye girer: “Güle güle oturun paşam. Size de ne güzel yakıştı!” 

Toplumsal yapı değişim ve dönüşüm gösterince bir zamanlar iş kolu olarak kabul edilen dalkavukluk mesleği silinip gidiyor gitmesine de dalkavukluk baki kalıyor bu hoş gökkubbede...

***

Kralların soytarıları yeri geldiğinde yergisini efendisinin yüzüne söyleyebilen, her türlü iğnelemesi hoşgörü ile karşılanan, sözün kısası taşı gediğine koyandır. Dalkavuk ise “evet, efendim, sepet efendim” demeye mahkûm olmuş, efendisini şişirmekten geri durmayan saray adamı. Alın size beş karışlık büyük fark... Sevgili coğrafyamızda, gerçekleri gizleyip yalanlarla efendilerini oyalayan dalkavukluğun en eski meslek sayıldığı su götürmez bir gerçek...

Efendim, bu zatlara dalkavuk denilmesinin ardında giyinme biçimi yatıyor. Nasıl mı? Osmanlı’da kavuk, her zaman çevresine bir şey sarılarak giyilen baş kapatmadır. Dalkavukların ise etraflarına serpuş serilmeden kavuğu çıplak takmaları emrolunmuştur! Yani kıyafetlerinde armaları vardır. Üstelik, başlangıçta yalnızca efendilerinden hizmetlerinin karşılığında bahşiş alan dalkavuklar, giderek bir iş kolu haline gelmiş, süreçte başlarına bir yönetici seçerek mesleklerini tüzüğe bağlamışlardır. Osmanlı Devleti de süreçte bu mesleği de ağır işçilik olarak kabul etmiştir. I. Mahmut döneminde dalkavuklar kendi durumlarını padişaha sunmuşlar, içlerinde oldukları ahvali betimlemişlerdir: “Devletli, inayetli, merhametli efendim! Kimsesiz dalkavuk kullarınızın arzuhalidir. Her sene ramazanı şerif geldiğinde İstanbul’da davetli, davetsiz iftarlara gideriz. Ulemanın, ricalin ve devlet büyüklerinin sofralarında çeşitli nefis yemekler, türlü türlü reçeller, süzme aşureler, tavukgöğüsleri, helvalar, kaymaklı baklavalar yer içeriz. Lakin içimizde bazı edepsizler bulunup edebe uymayan tavırlarıyla velinimetimiz efendimizi gücendirmekte, zararı hepimize dokunmaktadır. Dalkavukluk bir nizama bağlanmazsa cümlemizin açlıktan öleceği aşikârdır!

***

Bizim coğrafyamızda gelenekçi anlayışta mizahın iktidarla sevecen ilişkisi yalnızca “dalkavukluk” mesleğiyle sınırlı. Sonrasında mizah yapan yazarlara, tiyatroculara ve sinemacılara karşı iyi niyetli olunmadığı bir gerçek. Günlük yaşamdan siyasetin kılcal damarlarına uzanan o ince aralıkta niceleri hınzırlıkla, zekâ pırıltısıyla donatılmış toplumsal eleştiriyi yaparlarken zaman zaman mahkeme salonlarına taşındılar, o yetmedi cezaevlerine konuldular, aç susuz bırakıldılar. Marko Paşa dergisinin Malum Paşa’ya evrildiği yolda bir kuşak büyük bedeller ödedi. Ama mizaha tamammülü olmayan iktidar anlayışları dün Aziz Nesin’i, Rıfat Ilgaz’ı yargılarken bugün Müjdat Gezen’i, Metin Akpınar’ı mahkeme salonlarına çağırdı. O da yetmezmiş ki karikatür paylaşan Enver Aysever, geçen günlerde sekiz ay hapis cezasına çarptırıldı. 

***

İşte İzmir’de Vecdi Sayar yönetmenliğinde beşinci kez düzenlenen İzmir Mizah Festivali dünden bugüne nice bedeller ödeyerek sanatsal yaratıcılığını yapanlara bir saygı duruşunda bulundu. Mizahın karanlık dönemlerde sığınılan bir alan olduğunu belirterek çeşitli disiplinlerde emek verenler hem anıldı hem de çağdaş mizah yapıcılar seyircisiyle buluştu. Aydın Ilgaz’ın sunumuyla gerçekleşen Hababam Sınıfı’ndan Cengiz Özek’in “Çöp Canavarı” adlı Karagöz oyununa uzanan kapsamlı bir program vardı. Vecdi Sayar’la birlikte gerçekleştirdiğim Tiyatro Kuran Komedyenler keyifli bir sohbetti. Festivalin çeşitli ülkelerinden gelen konukları Bulgar karikatürist Lubomir Mikailov, Ukrayna’dan çizer Oleg Gutsov, Romanya’dan sinema yazarı Dana Duma mizahın yelpazesinden anekdotlar sundu. Ama festivalin en çarpıcı yanı ise Aziz Nesin Mizah Ödülü’nün Müjdat Gezen’e sunulmasıydı kuşkusuz. Öncesinde Gökmen Ulu’nun ince ince işlenmiş, ustanın hayatının aktarıldığı belgeseli gösterildi. Böylece hiç geçmeyen karanlık zamanlardan bize sürekli mücadele içinde geçen bir ömür kaldı. 

***

Mizah yapanlar karanlık günlerin aydınlık ışığı olmayı sürdürüyor!

Yazarın Son Yazıları

Rıfat Ilgaz Sempozyumu

Rıfat Ilgaz’ı üç kere gördüm.

Devamını Oku
20.12.2025
Yayıncılık krizi kapıda...

Yayıncılık krizi kapıda...

Devamını Oku
13.12.2025
Kapitalizmin laneti futbolda şike...

Sam Shepard’ın yazdığı “Aç Sınıfın Laneti” vahşi Amerikan rüyasının çöküşünü bir çiftlikte yaşayan dört kişilik ailenin hikâyesi üzerinden anlatır bize.

Devamını Oku
06.12.2025
Erhan Gökgücü Ödülleri

Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanında aklımda ellenmeden duran bir bölüm vardır.

Devamını Oku
29.11.2025
Çocuk Mezarlığı

Geçtiğimiz hafta Urfa’da marangoz atölyesinde çalışan bir çocuk işçi cezalandırılmak maksadıyla önce soyuldu.

Devamını Oku
22.11.2025
Evler...

Gülten Akın “Evler” şiirinde dediği, “Odaları şarkı tutan ev/ biri mistik biri güncel biri öyle eski/ pancursuz, yeşile gizli, çekilmiş yarışmalardan, melâli hüzünden ayıran ev/ işte o ev”di bizim ev de...

Devamını Oku
15.11.2025
Bizi Öldürdükleri Yer: İlhan Erdost Mezarlığı

12 Mart’ın hemen sonrası.

Devamını Oku
08.11.2025
Otel odalarında…

Otel odalarında…

Devamını Oku
01.11.2025
Bir Davanın Düşündürdükleri: Toplumsal Cinayet

Golding’in “Sineklerin Tanrısı” romanı, dünyanın en güzel adalarından birinde geçer: Mercan.

Devamını Oku
25.10.2025
Kitabın onurunu korumak

D.H. Lawrance “Kitaplar” adlı denemesinde, “Bir kitap iki kapaklı bir yeraltı kovuğudur. Yalan söylemek için eşi bulunmaz bir yer...” diyor.

Devamını Oku
18.10.2025
Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

Yıl: 1983. Tren iki saat kadar rötar yaptığı Kapıkule’den ayrılmak üzere.

Devamını Oku
11.10.2025
Bir kadının hikâyesi

Kardeşim Zeynep Altıok’la birlikte geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Asım Bezirci üzerine bir panel gerçekleştirmiştik; şimdi de Bezirci için o panelden yola çıkarak hazırlayacağımız bir kitap çalışması için kolları sıvadık.

Devamını Oku
04.10.2025
Dil Derneği’nin Dil Bayramı’nda Yaşar Kemal

“Çocukluğum cennetimdi.” Annemle birlikte Türk Dil Kurumu’nun merdivenlerinden tırmanır...

Devamını Oku
27.09.2025
Çizgi roman denilince...

90’lı yıllarda Ankara’da bir üniversite öğrencisiyken ders çıkışı sınıf arkadaşımla sahafları dolaşırdık.

Devamını Oku
20.09.2025
Hangi 12 Eylül?

Yıllar önce okumuştum Yiğit Bener’in yazdığı “Eksik Taşlar” romanını.

Devamını Oku
13.09.2025
Kültürün demokratikleşmesi için festivallerin yaygınlaşması

Son yıllarda “kültür politikası” üzerine çok sayıda çalışmanın karşımıza çıktığı bir gerçek.

Devamını Oku
06.09.2025
Yanı başımızda oluşan nefret dili

Coetzee’nin çok sevdiğim romanı “Utanç”a, bir “modern diller” hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi’nde “romantik şairler” konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız.

Devamını Oku
30.08.2025
İki deprem: Sındırgı depremi ile siyaset depremi

“Hadi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları,/ Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları...”

Devamını Oku
16.08.2025
Gazze’de katliam, dünyada ikiyüzlülük

Geçtiğimiz günlerde son on beş yıldır Gazze’ye gönüllü olarak giden İngiliz doktor Nick Maynard’ın İsrail’de devam eden gaddarlığı anlattığı haberler yansıdı basına.

Devamını Oku
02.08.2025
Adalet terazisi

Paris’te bir sonbahar günüydü...

Devamını Oku
26.07.2025
Attila Jozsef dosyası

“Notos” dergi bu ayki sayısında Sevgican Yağcı Aksel’in hazırladığı Attila Jozsef dosyasıyla okurla buluşuyor.

Devamını Oku
19.07.2025
Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Devamını Oku
12.07.2025
Bir yangının külü...

Yanıyoruz. Hem de birer ikişer değil, azar azar değil, biner biner...

Devamını Oku
05.07.2025
Bilimden yana edebiyata doğru

Bizlerin yaşam döngüsü tam otuz iki yıldır ortaçağ karanlığı olarak nitelendirdiğimiz Sivas katliamının yaşandığı o kara günde saklı...

Devamını Oku
28.06.2025
Nükleer savaş dersleri

Bazı kitaplardan bazen bir duygu tohumu, bir im kalır geriye.

Devamını Oku
21.06.2025
Siz Nihat Genç deyin ben abi…

Gökbilimciler, iki yıldızın evrende çarpışmasını “birleşme” olarak yorumlar...

Devamını Oku
14.06.2025
Cezaevi kapısında...

Bugün bayramın ikinci günü. Canımız sıkkın, yüreğimiz buruk. Düşünceleri nedeniyle kırk kilit altına alınanlarla özgürce buluşuncaya kadar tadımız tuzumuz yok!

Devamını Oku
07.06.2025
Sarıyer Edebiyat Günleri

Geçtiğimiz hafta pazar günü Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği “12. Sarıyer Edebiyat Günleri”nde “Öykücülüğümüzün Yüz Yılı” başlıklı bir panelde Sadık Aslankara, Özcan Karabulut, Hürriyet Yaşar’la birlikte konuşmacıydım.

Devamını Oku
31.05.2025
Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

Elimde uzun süredir Cemal Ünlü’nün kaleme aldığı “Söylemenin Vakti Var: Bir Yirminci Yüzyıl Bilgesi: Refik Ahmet Sevengil” kitabı var.

Devamını Oku
24.05.2025
İç sıkıntısı

Umutsuzluk ölümcül sayılabilecek bir hastalıktır. Büyük iç sıkıntıları daha çok geçmişle değil gelecekle ilişkilidir. İnsan geçen günlerden çok gelecek günlere ilişkin kaygı duyar.

Devamını Oku
17.05.2025
Dün, bugün, yarın

Dün, bugün, yarın

Devamını Oku
10.05.2025
Bir ‘örgü’ meselesi

Bir ‘örgü’ meselesi

Devamını Oku
03.05.2025
Yazarın masası

Yazarın masası

Devamını Oku
26.04.2025
Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Devamını Oku
19.04.2025
İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

Devamını Oku
12.04.2025
‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

Devamını Oku
05.04.2025
Hüzünlü bir tiyatro günü

Hüzünlü bir tiyatro günü

Devamını Oku
29.03.2025
Onur mücadelesi

Onur mücadelesi

Devamını Oku
22.03.2025
Başka bir sağlık sistemi mümkün

Başka bir sağlık sistemi mümkün

Devamını Oku
15.03.2025
‘Kadınlar da Vardır’

‘Kadınlar da Vardır’

Devamını Oku
08.03.2025