Özdemir İnce

İslamcı faşizm

14 Ağustos 2022 Pazar

İnanç bağlamında kitabi ya da bireysel Musevi faşizmi, Hıristiyan faşizmi olmadığı gibi İslam faşizmi de olamaz.

Son yıllarda, terör ya da  çağdışı, gerici, saplantılı bireysel ya da örgütlü şiddet olayları söz konusu olduğu zaman “La fascisme islamique”, “İslamic fascism” tanımı kullanılıyor. Bu deyiş, “yirminci yüzyılın başlarındaki Avrupa faşist hareketleri”ninkine benzer şekilde, “İslama inancın, dininin totaliter bir siyasal ideolojinin hizmetinde kullanılması için bir örtü olarak kullanılması” anlamına gelen bir terimdir. Bu nedenle çok dikkatli kullanılmalı.

Faşizmin internetdeki sıradan tanımı şöyle: İtalya’da, Mussolini’nin önderliği altında 1919’da başlayan, adını 1922–1943 yılları arasında iktidarda bulunan partiden alan, sendikalara, meslek kuruluşlarına dayanan, devlet sınırlarını genişletmek ereğini güden, tüm yetkilerin tek partinin ve tek kişinin elinde toplandığı düzen. // Demokratik düzen yerine aşırı, çarpıtılmış bir ulusçuluğa dayanan bir baskı düzeni kurmayı amaçlayan öğreti.

İslam adına yapılan eylemlerin tamamı maddi ve manevi şiddet, demokrasi karşıtlığı ve totaliterlik içerdiği için İslamcı faşizm(i) deyimi kullanılabilir.

“Din” dediğimiz olgu bireysellikten çıkıp toplumsallaşmaya, dahası toplumu yönlendirmeye kalkışırsa şu ya da bu şekilde faşizmle ve despotizmle örtüşür.

Tevrat, İncil ve Kuran’da yazılı olanlar indikleri, derlendikleri ya da yazıldıkları zaman ve mekânın bilgisiyle sınırlıdırlar. Yerçekimi hep vardı, uzay düzeni milyarlarca yıldır var ama bu bilgileri kutsal kitaplarda bulamazsınız. Dünyanın, dağların, denizlerin canlı varlıkların, insanın bilimsel oluşumunu da kutsal kitaplarda aramak saçmalıktır. Din dindir, bilim bilimdir: Bunları yarıştırmamak, çarpıştırmamak gerekir.

İnsanlık var oldulça hem Tanrı, hem din(ler) varlıklarını sürdürecek. Dinciler, dinbazlar istedikleri kadar tersini iddia etsinler, din bireyseldir. Bireyin bir dine inanmak, din değiştirmek özgürlüğü vardır. Ama bir birey bütün insanların aynı dine inanması gerektiğini düşünürse; bu bireyler bir topluluk oluşturup kendi dinlerini tek din olarak zorlamaya başlarlarsa; daha da ileri gidip düşünceyi silahlandırarak saldırıya geçerlerse buna faşist terörizm denir. Bu nedenle günümüzde İslam terörü değil ama İslamcı terör vardır: Hizbullah, İBDA-C, IŞİD, Boko Haram, Taliban, El-Kaide vb. örgütler. Bu terör örgütlerinin tamamı başta cihat kavramı olmak üzere çağdışı bazı kavramları güncelleştirerek terörün gerekçesi olarak kullanmaktalar.

Kutsal kitapları, bügün, zaman ve mekândan soyutlayarak yorumlamak son derece tehlikelidir. Tevrat’ın Tanrısı İsrailoğullarını özel olarak yarattığını söyler, onlara toprak tahsis eder (vaat edilmiş topraklar), onları kayırır ve korur, gerektiğinde oları yere çalar ama sanki dünyada İsrailoğullarından başka insan yoktur. Günümüz dünyasında Tevrat’a göre yaşamak mümkün değildir.

Kuran’da Tevbe suresi 5. ayeti okuyalım: “O haram aylar sona erince müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayın, esir edin // Eğer şirkten vazgeçer, namazı kılar ve zekâtı verirlerse yollarını serbest bırakın.”

Bu ayete dayanarak cinayet işlerseniz, kendinizi bu ayetle savunabilir misiniz?

Çağdaş devlet, bilimsel gerçeklerle çelişen dinsel bilgi ve inançlardan arındırılmış bilgiyle donanmış olmak zorundadır. Yani laik olmak!

Bizi kendi selefi dünyasında yaşamaya zorlayan AKP iktidarını “İslamcı” sıfatıyla tanımlamak zorundayız. Terör günümüzde ikiye ayrılmakta: Silahlı ve silahsız terör. Yanlışları dinin naslarıyla, fetvalarla korumak ve meşrulaştırmak silahsız terördür.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorumluluk 16 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları