Biz Timur Selçuk’u çok sevdik

08 Kasım 2020 Pazar

Ülkemin en namuslu, en dürüst, ilkelerinden en ödün vermeyen ve en alçakgönüllü sanatçılarından biri olan Timur Selçuk’u biz çok sevdik! 

Buradaki “biz” sözcüğü, farklı sınıflardan, farklı birikimlerden, farklı düşüncelerden olup da 70’li yıllardan başlayarak yeniyi arayan her yaştan “gençleri” kapsar... Türkçeyi, edebiyatı, şiiri, tiyatroyu, müziği seven, duyguyla düşünceyi buluşturmaya çalışan, geçmişini bilen ama yarınları hedefleyen, yarınlara güvenen, yarınlara umut besleyen herkesi... 

60’lı yıllarda, tüm dünyada pop müzik, çok farklı ve yepyeni boyutlar kazanırken Paris gençliğinin ve üniversitelerinin fişeklediği ve hızla yeryüzüne yayılan “68 ruhu” dünyayı tutuştururken müzik eğitimini, (bestecilik ve orkestra şefliği), bu alandaki en iddialı kurumlardan birinde, Paris’teki Ecole Normale de Musique’de yapan Timur Selçuk’un sosyalizme gönül vermemesi imkânsızdı. Biz bu gönül verme işi için sevdik Timur Selçuk’u. 

Türkiye’ye ulaşan ilk şarkıları buram buram aşk tütüyordu. “Ayrılanlar İçin” şarkısında “Her şeyi evet her şeyi unutmalıyız/ Unutursun o günlerimizi gecelerimizi/ O günlerce gecelerce sevişmelerimizi” dese de Ü. Y. Oğuzcan, Timur Selçuk’un bestesi ve sesi “sakın unutma, sakın unutma” diye haykırıyordu adeta! Ardından “Sen Nerdesin” geldi, F. N. Çamlıbel’in dizeleriyle caddelerden sokaklara evlerden içeri girdi. Ama hiç kuşkusuz sağ sol dinlemeden ülkedeki herkesi fetheden “kararmış tahta masamızda bir şişe şarap” diye başlayan “İspanyol Meyhanesi” oldu.

Derken Nâzım Hikmet, Attilâ İlhan, Orhan Veli şiirleri. Türkçemin şairleriyle duygu skalamızın her basamağına seslendiği için sevdik Timur Selçuk’u. Fransız “chanson”ların etkisinden uzaklaşıp kendi kökenlerindeki arayış için...

Türkiye’ye döner dönmez annesinden kaptığı tiyatro sevdasıyla Ankara Sanat Tiyatrosu’yla girdiği işbirliği için sevdik onu... Gönül ve dünya görüşünü paylaştığı AST ile gerçekleştirdiği sahne müzikleri için... Bir de 1 Mayıs’larda Taksim Meydanı’nda piyanosunun başına geçip on binlere, yüz binlere verdiği umut için... Ve her seferinde alçakgönüllükle “Bu beste benim değil, Sarper Özsan’ındır” dediği için... Evet, “Günlerin bugün getirdiği, baskı zulüm ve kandır. Ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez” inancı için...

Onu, babası Münir Nurettin Selçuk’un eserine özenle sahip çıktığı için sevdik. Genç kuşaklara o eşsiz kültürü sevdirdiği için, bugünle yarın arasında köprüler kurduğu için... Devrimciliğin geçmişi yok saymak olmadığını gösterdiği için... Babasından kaptığı en iyisini yapma çabası için... Bir de klasik Türk müziği ile Batı müziğini buluşturma çabaları için...  

Biz Timur Selçuk’u nasıl iyi bir Müslüman olunabileceğini gösterdiği için de çok sevdik. Dinin bir gösteriş aracı, güç ya da fırsat kapma yolu olmadığını ortaya koyduğu için... Başucu kitaplarının Nutuk ve Kuran olduğunu açıkladığında da sevdik onu. “Benim için din ahlaklı olmaktır” dediği için de... 

Biz Timur Selçuk’u sürekli ürettiği için, çalışkanlığı için, paylaşımcılığı için sevdik en çok. Kurduğu okullar, yetiştirdiği öğrenciler için sevdik. (Oğlumun evden kaçıp kaçıp soluğu, Timur’un Çağdaş Müzik Merkezi’nde aldığını neden sonra öğrenecektim. Hiç unutabilir miyim!) 

Timur Selçuk’u biz en çok öngörüsü için sevdik... “Ekonomi Tıkırında” şarkısından “Döneklerin Türküsü”ne, AKP iktidarının getireceklerini, ordumuzun başına kurulacak komploları önceden sezdiği için sevdik. Yaşamında karşılaştığı yasakları, sansürü, baskıyı ha bire dillendirip bundan bir çıkar sağlamayı aklına getirmediği için sevdik onu. Ve bütün bunları konuşurken “Besteci dediğin ileri bakar” diyebildiği için...

Ve bugün yaşadığımız bu ayrımcı, kin, nefret ve şiddet günlerinde müziği ve sözüyle bütün ahlaklı insanları kardeş bildiği için sevdik onu. Yaşamımızı zenginleştirdin, iyi ki varsın sevgili kardeşim.     



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları