Bu neferin yanındayım!

10 Nisan 2022 Pazar

Kimi insanlar vardır, onları tanıyınca, kendinize çekidüzen vermek gereğini duyarsınız. Sevginize, dostluğunuza, hayranlık ve saygı karışır. Zaten sevgi, saygı, hayranlık, dayanışma, işbirliği, (hatta  “suç ortaklığı”) biri nerede başlar, öteki nerede biter pek de ayrım yapamazsınız... 

Ne mutlu bana ki yaşamım boyunca böyle insanlar oldu çevremde. Bana hep daha çok çalışma, daha çok öğrenme, daha çok anlama, kavrama, daha çok hizmet etme, “işe yarama” tutkusu veren insanlar... Onları gördükçe, “Yoruldum”, “Artık yeter” ya da “yetti gayri” demek hakkım olmadığı gerçeğini anımsarım. Onlarla zenginleşmekle kalmam, onların yanında daha iyi, daha güzel, daha yararlı bir insan olurum.   

Onlar, kendilerini değil, yaptıkları işi önemseyen insanlardır. Genellikle hiçbir tümceye “Ben” diye  başlamazlar. Ağızlarından her çıkanı “fetva” saymazlar. Nutuk atmazlar. Tümcelerini ünlem işaretiyle bitirmezler. Sakin sakin konuşurlar. Bağırıp çağırdıklarını duymazsınız. Bizde az rastlanan bir özelliğe de sahiptirler: Çok iyi dinlemeyi bilirler. Hedefe odaklanırlar, çok çalışırlar, korkmadan, engelleri aşarak hedefe ulaşırlar.   

İlk aklıma gelen isimler: Türkan Saylan, Nermin Abadan Unat... Ama uzatırsam bu köşe yetmeyecek ve desteklediğim “nefere” yerim kalmayacak!  

NAZAN MOROĞLU

Yukarıdaki satırları yazarken aklımda, gözümün önünde biri var: Arkadaşım avukat Nazan Moroğlu... Sözünü ettiğim “nefer”, çalışkan karınca, o. Sözünü etme nedenim İstanbul Barosu’na başkan aday adayı olması! 

İstanbul Barosu’nun 5 Nisan 1878 tarihinde kurulduğunu; ilk başkan  Alexandre Meryem Kouli’nin, kapitülasyonların etkisiyle başkanlığı Rus asıllı avukat Fransua Rosolato’ya bıraktığını; onu 1886’da ilk Türk başkan Mehmet Reşit Bey’in izlediğini internette görürsünüz. O gün bugün baroya başkanlık eden 32 değerli avukatın adlarını da bulursunuz. Hepsi de erkek! 144 yıldır tüm başkanlar erkek! 

Şimdi belki de ilk kez İstanbul Barosu’na bir kadın başkanlık edebilecek. Ama aday olabilmesi için 16 Nisan’da Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu’nun önseçimini kazanması gerek.  

Halen başkan yardımcısı olan Nazan Moroğlu’nu, bu görevde görmek istememin tek nedeni elbet salt kadın olması değil. (Belirteyim: Şimdiki başkan Mehmet Durakoğlu aday değil.) 

LAİKLİK VE ADALET SAVAŞÇISI

Derler ki insan anılarının toplamıdır. Benim Nazan Moroğlu’yla ilgili anılarımı toplarsam, en başta söylediklerime şu satırbaşlarını eklerim: 

Hukuk fakültesine adım attığı günden günümüze, cinsiyet ayrımcılığına son verme mücadelesi: “Kadının Soyadı” tezin; İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörlüğü; İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece ansızın kaldırılmasına karşı duruşu ve Danıştay’da süren davanın kazanılmasına uzayan bir çizgi...  

Laiklik olmazsa demokrasi olmaz inancı ve mücadelesi: Özellikle son yıllarda Cumhuriyet devrimlerinin altı adım adım oyulurken direniş bayrağını hep en önde taşıması.

Demokratik, eşitlikçi, katılımcı eğitime inancı ve mücadelesi: Hocalığı sürdürmek,  “Kadının İnsan Hakları Hukuku” dersleri; Türk Üniversiteliler Derneği Başkanlığı, Laik ve Bilimsel Eğitim Platformu; Boğaziçi Üniversitesi Aile Dayanışması’yla çalışma planını yapması vb. bir yana  Eğitim Birliği için taviz vermeden çalışması.

Medeni Kanunu her fırsatta savunması; kadına yönelik girdiği her davayı Medeni Kanuna dayanarak kazanması... 

 (Keşke yerim daha geniş olsa da kazandığı ödülleri, çalıştığı tüm STK’leri burada sıralayabilsem.)

Diyebilirim ki nerede haksızlığa uğrayan bir kadın çığlığı ya da fısıltısı varsa, Nazan Moroğlu oradadır! E, doğrusu ben bu neferin elbet yanındayım.

 İstanbul Barosu’nun başına Nazan Moroğlu yaraşır!           



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları