Uygarlığı yaratanlar kadınlardır!

02 Haziran 2024 Pazar

Balı keşfeden kadınlar. Bulguru icat eden kadınlar. Tuzu icat eden kadınlar. Salçayı yani tuzlayarak saklamayı keşfeden, kadınlar...

Sümer’de bağcılığı, birayı ve tavernayı keşfeden kadınlardı. 

Hitit’te kadınlar yarattıkları sayısal sistemle doğayı ve kültürü bir araya getirdiler! 

Güzel kokulu bitkileri zeytinyağına karıştırıp yemeğe katmakla kalmayıp parfüm düşüncesini ve uygulamasını başlatan da kadın önderler, şamanlardı.

Tarım devrimini gerçekleştiren kadınlardı. 

Yemek ve giysi kültürü, yemek ve giysi dili, yemek ve giysi uygarlığı kadınlar sayesinde dünyaya yayıldı. Ta arkaik çağlardan günümüze.

Eyyy Meclis’teki badem bıyıklılar!

Eyyy mafya liderlerine, Hamasçılara, Taliban kafalılara, bakmaktan başka bir işe yaramayan bakanlara, şu bu tarikatın peşi sıra gidenlere özel uçaklar tahsis edip milli kıvancımız Atatürk’ün kızlarından her şeyi esirgeyenler!

Eyyy ABD yolculuğundaki uçak rezilliğini pinpon topu gibi birbirine atan THY ve federasyon yetkilisi baylar!

Eyyy milli takımımızdaki o muhteşem kızlarımıza baktıklarında, azim, irade, yetenek, çalışma gücü, disiplin, dayanışma, akıl, özgüven, sinerji, umut görmek yerine, sadece baldır bacak, çıplak ten ve et görebilen ahlaksız yaratıklar!

Kesin sesinizi ve susun artık! Zorla da olsa kadına saygı göstermeyi öğreneceksiniz! (Sevgili okurlar bu haykıran dil için sizlerden özür dilerim. Bu benim dilim değil. Ancak 21 yıldır onların bu öfke ve ayrımcı dili ister istemez hepimizi etkiliyor.)

Kızlarımız zaferden zafere koşadursun; maçları kazansın ya da kaybetsinler onlar bizim umudumuz, geleceğimiz.

Bu yazının başındaki bilgileri, günlerdir kucağımdan düşürmediğim bir kitaptan aldım. 

Sayısız araştırma kitabına imza atmış Yıldız Cıbıroğlu’nun yeni kitabı “Beslenme Uygarlığını Yaratan Kadınlar: Kül Çiçekleri 1” kitabından aldım. (Arkeoloji ve Sanat Yayınları) 

“Yazı öncesinde, icat eden kadınları tarih yazmadı. Oysa toplulukları ilk derleyip örgütleyenler, kurucu öyküleri yaratanlar; simgeci dili, kültürü, el sanatlarını başlatıp ilkeler koyanlar onlardı” diyen Cıbıroğlu, sırf anne kimliği nedeniyle değil uygarlığı başlatanlar oldukları için kadınlara saygı duyulması gerektiğini anlatıyor 500 sayfa boyunca. Bunu sanat tarihi, farklı coğrafyalar, etimoloji, antropoloji arasında dolaşarak yapıyor. Müthiş bir araştırma, özenli bir çalışma, tadına doyulmayan bir okuma.

BELEDİYELERE BİR ÖNERİ 

Bu öneri benden değil. “Derin Yoksulluk Ağı”nın kurucusu, insan hakları aktivisti, hayran olduğum bir çalışkan karıncadan Hacer Foggo’dan. Ben Kapsül Kültür’den öğrendim sizlerle paylaşmadan edemedim: 

Hacer Foggo’nun önerisi şöyle: “Çocuklara artık oyuncak alınamıyor, çok pahalı çünkü. Oyuncaksız büyüyor çocuklar. Kullanılmış oyuncakları toplayıp, tamir edip çocukların erişebilecekleri yerlere, mahallelere belediyeler OYUNCAK KÜTÜPHANESİ kurabilir.”

GEZİ’NİN YILDÖNÜMÜ 

İktidar ve güç sahipleri kadınlardan korktukları kadar gençlerden de hatta öldürdükleri gençlerden de korkuyorlar.

İstanbul’da önceki gün Taksim, Gezi Parkı ve çevresini öyle bir abluka altına aldırmışlardı ki gören düşman işgalindeyiz sanır. 

Gezi Parkı olayları hayatımızdaki en masum, en kendiliğinden oluşmuş, en geniş katılımlı, en barışçıl, “Yaşamıma, düşünceme, duyarlığıma karışma!” protestosuydu. Türkiye’nin her yerinde milyonların katıldığı bir direnişti.

Bunca yıl sonra hâlâ korkmak yerine, adaleti tecelli ettirsinler yeter. Milyonların katıldığı ama sudan bahanelerle o gün bugün içeride tuttuklarını serbest bıraksınlar yeter! 

ERDAL ATABEK 

Birbirimizi tanıdığımızda yıl 1967’ydi. O gün bugün; sadece bana değil benim gibi binlerce gence, koca bir topluma ışık tuttu. Yolumuzu aydınlattı. Kitaplarıyla, yazılarıyla, sohbetleriyle, dostluğuyla... 

Şu yazdığım yukarıdaki yazıyı okusaydı yine beni kucaklardı. Hepimizden daha feministti, hepimizden daha çok çocukları, gençleri, adaleti düşünen, herkesten önce tepki gösterendi. (Barış Derneği sürecini hiç unutmadım.) 

Hepimize örnek oldu. İyi insan, bilge insan olmanın güzelliğini, emeğin en büyük değer olduğunu gösterdi. Toplum için emek vermenin önemini de...  

Dürüst olmanın yüceliğini yaşadı ve yaşattı. Devrimciydi.

Ama belki de en önemlisi şuydu: Şefkat ve sevgi göstermenin ne yüce bir erdem olduğunu, çok önemli bir ilaç olduğunu, yol gösterici olduğunu ispatladı.

Onun için tek yol sevgiydi. Aydınlanmaydı.

Ah be Erdal abi seni çok özleyeceğim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tiyatro dünyasından... 14 Temmuz 2024

Günün Köşe Yazıları