Cumhuriyet kadın devrimidir

Cumhuriyet kadın devrimidir

28.10.2023 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

Önceki gün, 2017 yılında ülkemize kaçırılan, hemen ardından satışa çıkarılan, IŞID’in hücre evine yönelik operasyon sonucu kurtarılan çocuğun yine aynı örgüt üyelerine teslim edildiği bilgisiyle sarsıldık. Artıgerçek’ten Hale Gönültaş’ın haberinin o yüreğimizi ezen yanı karşısında neden örgüt üyelerinin sınır dışı edilmediğini soramadık bile. Ankara Valiliği’nin yaptığı açıklamanın ardından bir parça yüreğimiz soğudu ve çocuğun yeniden koruma altına alındığını öğrendik. Şu bir gerçek ki bir kız çocuğunun satışa çıkarılması sürüklenmek istediğimiz Ortadoğu batağının büyük bir resmidir. 

***

Tunus’a bağımsızlığını kazandıran Habib Burgiba, henüz lisede eğitim görürken defterinin ilk sayfasına büyük harflerle, “Kahrolsun müstemlekecilik, yaşasın Türkiye” yazmıştı. Bu cümlede sömürgeciliğe karşı isyanın yanında yeni kurulan Türkiye’nin ezilen halklara armağan ettiği umut vardı. Burgiba, kendi ülkesinde emperyalizme karşı savaş verip devlet başkanı olduğunda ise ağzından “Biz de Türkiye’de olduğu gibi bir kültür sanat devrimi yapmak mecburiyetindeyiz!” sözleri döküldü. Gerçekten de ülkemizde yalnızca ekonomik değil, kültür sanat alanında devrimler yaparak bütünsel kalkınmayı esas alan kadro, Cumhuriyet kurulduktan sonra ilk olarak kültür ve sanatla beslenen toplumu kadınları da öne çıkararak var etti.

***

Yıl, 1923’tü, Cumhuriyet yeni kurulmuştu. İzmir’de Palas Sineması’nda İbnürrefik Ahmet Nuri Bey’in Fransızcadan uyarladığı “Ceza Kanunu” seyirci karşısına çıkacaktı. Muhsin Ertuğrul’un yönettiği ilk sinema filmlerinden “Ateşten Gömlek” kadrosunda yer alan Bedia Muvahhit sahnede yerini aldı. Oyunu izleyenler arasında Mustafa Kemal de vardı. Böylece tiyatroda ilk kadın oyuncumuz Bedia sahneye çıktı. O, çalışma hayatına atılan öncü kadınlardandı. Yaşamı boyunca tuzaklarla, soruşturmalarla, engellerle karşılaşsa da yılmadan yoluna devam etti. Çünkü omzunda hep Mustafa Kemal’in eli vardı. 

***

Cumhuriyet aynı zamanda kadına tanınan hakların devrimidir. Şu yaşadığımız günlerde kadını eve kapatan, perde aralarına saklayan, eğitimsiz, cahil bırakmaya çalışan IŞİD kafası itibar görebilecek bir mevzide yer alıyor. Ulu orta gülmenin ayıp sayıldığı, yalnızca anne olmanın değer gördüğü, dört duvar arasında kalmanın, sosyal yaşamdan ayrı olmanın dayatıldığı, bedenin utanılacak nesne olduğunu haykıran bir anlayış dayatılıyor. Son zamanlarda “yenilgi” duygusu üstümüze bir ağırlık gibi çökmüşken yeniden ayağa kalkmakla yükümlüyüz. Çünkü öncü kadınlara borcumuz var bizim. 

***

Özlem Özdemir, Cumhuriyetin 100. yılına armağan olarak “Kadınlar Cumhuriyeti”ni kaleme almış; kitapta yirmi cesur bilim kadını bugüne göz kırpıyor. Onların ısrarına, inadına, azmine, her şeye rağmen ayakta kalmasına, zaferine hayran kalacaksınız. Leman Tomsu’dan Remziye Hisar’a, Hatice Safiye Ali’den Hatice Nüzhet Gökdoğan’a, Sabiha Rifat Gürayman’dan Belkıs Özdoğan’a, Pakize İzzet Tarzi’den Fatma Selma Soysal’a değin pek çok isim önlerine dikilen bağnaz anlayışa karşı olağanüstü mücadele veriyor. Kitap, ilk kuşaktan olmamasına rağmen bilim kadını olarak gösterdiği muazzam başarıdan söz edilmesi gereken Türkan Saylan’la sona eriyor. Özlem Özdemir, bu kitabı aynı zamanda Cumhuriyetin Öncü Kadınları sergisiyle taçlandırmış. Sergi 27 Ekim’de başladı ve Maslak 42’deki Artopol Sanat Galerisi’nde gezilebilir. 

***

Bugün Cumhuriyetin 100. yılını sönük bir şekilde kutlarken içimiz eziliyor. Ancak bizler gücümüzü sırtımızı dayadığımız sayısız kadından alıyoruz. Ancak şunu belirtmekte fayda var: Bugün o Şengalli kızın travmasına rağmen gözlerinden hâlâ aydınlık sızıyor. Bu aydınlığı büyütmezsek kör karanlık bizi öldürmeye devam edecek. Çünkü bugün bu çelişkiyi yaratan, kör karanlığı dayatan, Cumhuriyeti bir türlü içselleştiremeyen güçlerdir!

Yazarın Son Yazıları

Erhan Gökgücü Ödülleri

Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanında aklımda ellenmeden duran bir bölüm vardır.

Devamını Oku
29.11.2025
Çocuk Mezarlığı

Geçtiğimiz hafta Urfa’da marangoz atölyesinde çalışan bir çocuk işçi cezalandırılmak maksadıyla önce soyuldu.

Devamını Oku
22.11.2025
Evler...

Gülten Akın “Evler” şiirinde dediği, “Odaları şarkı tutan ev/ biri mistik biri güncel biri öyle eski/ pancursuz, yeşile gizli, çekilmiş yarışmalardan, melâli hüzünden ayıran ev/ işte o ev”di bizim ev de...

Devamını Oku
15.11.2025
Bizi Öldürdükleri Yer: İlhan Erdost Mezarlığı

12 Mart’ın hemen sonrası.

Devamını Oku
08.11.2025
Otel odalarında…

Otel odalarında…

Devamını Oku
01.11.2025
Bir Davanın Düşündürdükleri: Toplumsal Cinayet

Golding’in “Sineklerin Tanrısı” romanı, dünyanın en güzel adalarından birinde geçer: Mercan.

Devamını Oku
25.10.2025
Kitabın onurunu korumak

D.H. Lawrance “Kitaplar” adlı denemesinde, “Bir kitap iki kapaklı bir yeraltı kovuğudur. Yalan söylemek için eşi bulunmaz bir yer...” diyor.

Devamını Oku
18.10.2025
Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

Yıl: 1983. Tren iki saat kadar rötar yaptığı Kapıkule’den ayrılmak üzere.

Devamını Oku
11.10.2025
Bir kadının hikâyesi

Kardeşim Zeynep Altıok’la birlikte geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Asım Bezirci üzerine bir panel gerçekleştirmiştik; şimdi de Bezirci için o panelden yola çıkarak hazırlayacağımız bir kitap çalışması için kolları sıvadık.

Devamını Oku
04.10.2025
Dil Derneği’nin Dil Bayramı’nda Yaşar Kemal

“Çocukluğum cennetimdi.” Annemle birlikte Türk Dil Kurumu’nun merdivenlerinden tırmanır...

Devamını Oku
27.09.2025
Çizgi roman denilince...

90’lı yıllarda Ankara’da bir üniversite öğrencisiyken ders çıkışı sınıf arkadaşımla sahafları dolaşırdık.

Devamını Oku
20.09.2025
Hangi 12 Eylül?

Yıllar önce okumuştum Yiğit Bener’in yazdığı “Eksik Taşlar” romanını.

Devamını Oku
13.09.2025
Kültürün demokratikleşmesi için festivallerin yaygınlaşması

Son yıllarda “kültür politikası” üzerine çok sayıda çalışmanın karşımıza çıktığı bir gerçek.

Devamını Oku
06.09.2025
Yanı başımızda oluşan nefret dili

Coetzee’nin çok sevdiğim romanı “Utanç”a, bir “modern diller” hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi’nde “romantik şairler” konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız.

Devamını Oku
30.08.2025
İki deprem: Sındırgı depremi ile siyaset depremi

“Hadi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları,/ Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları...”

Devamını Oku
16.08.2025
Gazze’de katliam, dünyada ikiyüzlülük

Geçtiğimiz günlerde son on beş yıldır Gazze’ye gönüllü olarak giden İngiliz doktor Nick Maynard’ın İsrail’de devam eden gaddarlığı anlattığı haberler yansıdı basına.

Devamını Oku
02.08.2025
Adalet terazisi

Paris’te bir sonbahar günüydü...

Devamını Oku
26.07.2025
Attila Jozsef dosyası

“Notos” dergi bu ayki sayısında Sevgican Yağcı Aksel’in hazırladığı Attila Jozsef dosyasıyla okurla buluşuyor.

Devamını Oku
19.07.2025
Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Devamını Oku
12.07.2025
Bir yangının külü...

Yanıyoruz. Hem de birer ikişer değil, azar azar değil, biner biner...

Devamını Oku
05.07.2025
Bilimden yana edebiyata doğru

Bizlerin yaşam döngüsü tam otuz iki yıldır ortaçağ karanlığı olarak nitelendirdiğimiz Sivas katliamının yaşandığı o kara günde saklı...

Devamını Oku
28.06.2025
Nükleer savaş dersleri

Bazı kitaplardan bazen bir duygu tohumu, bir im kalır geriye.

Devamını Oku
21.06.2025
Siz Nihat Genç deyin ben abi…

Gökbilimciler, iki yıldızın evrende çarpışmasını “birleşme” olarak yorumlar...

Devamını Oku
14.06.2025
Cezaevi kapısında...

Bugün bayramın ikinci günü. Canımız sıkkın, yüreğimiz buruk. Düşünceleri nedeniyle kırk kilit altına alınanlarla özgürce buluşuncaya kadar tadımız tuzumuz yok!

Devamını Oku
07.06.2025
Sarıyer Edebiyat Günleri

Geçtiğimiz hafta pazar günü Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği “12. Sarıyer Edebiyat Günleri”nde “Öykücülüğümüzün Yüz Yılı” başlıklı bir panelde Sadık Aslankara, Özcan Karabulut, Hürriyet Yaşar’la birlikte konuşmacıydım.

Devamını Oku
31.05.2025
Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

Elimde uzun süredir Cemal Ünlü’nün kaleme aldığı “Söylemenin Vakti Var: Bir Yirminci Yüzyıl Bilgesi: Refik Ahmet Sevengil” kitabı var.

Devamını Oku
24.05.2025
İç sıkıntısı

Umutsuzluk ölümcül sayılabilecek bir hastalıktır. Büyük iç sıkıntıları daha çok geçmişle değil gelecekle ilişkilidir. İnsan geçen günlerden çok gelecek günlere ilişkin kaygı duyar.

Devamını Oku
17.05.2025
Dün, bugün, yarın

Dün, bugün, yarın

Devamını Oku
10.05.2025
Bir ‘örgü’ meselesi

Bir ‘örgü’ meselesi

Devamını Oku
03.05.2025
Yazarın masası

Yazarın masası

Devamını Oku
26.04.2025
Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Devamını Oku
19.04.2025
İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

Devamını Oku
12.04.2025
‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

Devamını Oku
05.04.2025
Hüzünlü bir tiyatro günü

Hüzünlü bir tiyatro günü

Devamını Oku
29.03.2025
Onur mücadelesi

Onur mücadelesi

Devamını Oku
22.03.2025
Başka bir sağlık sistemi mümkün

Başka bir sağlık sistemi mümkün

Devamını Oku
15.03.2025
‘Kadınlar da Vardır’

‘Kadınlar da Vardır’

Devamını Oku
08.03.2025
İç dökümü

İç dökümü

Devamını Oku
01.03.2025
Kral Çıplak

Kral Çıplak

Devamını Oku
22.02.2025
Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Devamını Oku
15.02.2025