Ekrem İmamoğlu davası var: Karar ne olur?

12 Aralık 2022 Pazartesi

Çarşamba günü Ekrem İmamoğlu hakkında açılan dava var, belki de karar günü olacak veya bir süre daha ötelenecek, bilmiyoruz.

Ama bu davanın hem yargının adaletle, yasalarla, anayasa ile, yargıç vicdanı ile imtihanı hem de gerçeklerle imtihanı olacağı kesin.

İmamoğlu’nun üç yıl önceki ilk seçimde belediye başkanlığı engellenmeye çalışıldı. Seçilmesi yok sayıldı. Yüksek Seçim Kurulu’nun bir ucube kararıyla seçimlerin tekrarında, bu kez 800 bini aşkın bir oy ile koltuğuna oturdu. Tekrar seçim çok iyi oldu milletin vicdanı konuştu ve YSK kararını kaldırıp çöpe attı!

Yani arkasında büyük bir milli irade var!

VAY HAKARET ETTİN!

İktidarın gözü hep İstanbul’un yağmasında, rantında, belediye bütçesinde olduğu için, İmamoğlu iktidarın gözünde hep bir mertek. Nasıl olur da onu iş yapamaz hale getiririz, hatta koltuğundan uzaklaştırırız..

İşte bu ikinci niyet, vay YSK’ye hakaret ettin faslında, yargı açısından fecaat sayılabilecek bir savcılık yorumuyla, dışa vuruldu. Bu mahkeme safhasında yargıç değişimlerinde yaşananlar, başlı başına büyük olay. Vicdanını dinleyen yargıç, derhal değiştirilip Samsun’a atanıyor. Kim tarafından? Tabii iktidarın tercihleriyle oluşturulmuş, yargıçların patronu konumundaki HSK (Hâkimler Savcılar Kurulu) tarafından. Bu kararı verirken hiç mi vicdanlarına bakmadılar?

Bilinenlerin tekrarı gereksiz, bunlar anımsatma faslı.

Bir noktaya dikkat çekmek istiyorum.

YSK ÜYELERİNDEN SIFIR ŞİKÂYET!

İmamoğlu, açıkça ve tanıklarca da S. Soylu’ya hitaben, ilk seçimin iptalini “ahmakça” olarak nitelemesine rağmen savcılık vay Yüksek Seçim Kurulu’na hakaret ettin diyerek dava açma yoluna gitti.

Ki millet de ikinci seçimde oy farkını 25 binlerden 800 bin üstüne yükselterek siyasetin dayatmasıyla verilen iptal kararının ahmakça olduğunu zaten sandıkta tescillemişti!

Savcı, YSK üyelerinin onur, şeref ve saygınlığı rencide edildiğini söylüyor ve “Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı alenen zincirleme hakaret” etmekten ceza davası açıyor.

Fakat iddianamede YSK üyelerine mağdur sıfatıyla yer verilmesine rağmen, hiçbir YSK üyesi, hakkı olduğu halde duruşmalara katılmadı, hiçbiri şikâyetçi olmadı! 

İDDİA SON DERECE ZAYIF

Yargı ve hukuk çevrelerine sordum, dosyayı okudum, bu normal mi, niye katılmadılar duruşmaya?

Duruşmaya katılmadıkları gibi iddianamede hiçbirinin bir ifadesi yok, “Evet hakarete uğradım, şeref ve haysiyetim zedelendi, davacıyım” diyen yok. Savcılık iddiasına katılan ve “ahmak” sözcüğünü üzerine alınan yok YSK üyeleri arasında. Çünkü hepsi biliyor ki İmamoğlu YSK kararına değil, siyasetin kararına ve dolayısıyla Soylu’ya hitaben bunu söylüyor.

Bu bile savcılık iddiasının son derece zayıflığını gösterir diyor yargı ve hukuk çevreleri. 

Başka türlü değerlendirmek mümkün mü?

İKİ AHMAK LAFI

Soylu, İmamoğlu’nun Türkiye’yi Avrupa’ya şikâyet ettiğini belirterek “ahmak” diyor. 

Bir gazeteci Soylu’nun bu sözlerini aktararak ne düşünüyorsunuz diye soruyor.

İmamoğlu da seçimlerin siyaseten iptal edildiği görüşünden hareketle, ahmakça olduğunu söylüyor.

Açıklamasında ne YSK ne de kararı veren yargıçlardan bahis var.

Nitekim, İmamoğlu da bu söz Soylu’ya söylenmiştir diyor. 

Soruyu soran ve mahkemede dinlenen tanık gazeteci de İmamoğlu’nun, ahmak sözünü, bu sözü ilk kullanan Soylu’yu hedef alarak söylediğini, kamuoyuna da bu şekilde aktardıklarını anlatıyor.

Daha ne olsun?

Ne dedik? Bu dava hukuktan çok siyasi bir davadır. Yargının namusu, vicdanı, terazisinin doğruluğu söz konusudur.

Yarın sürdüreceğim...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları