Politikacının mafya ve uyuşturucu ile bitmeyen dansı

09 Mayıs 2022 Pazartesi

Sevgili Tufan Türenç’in anısına...


Milliyetçi Hareket Partisi Niğde Senatörü kırmızı pasaportlu Kudret Bayhan, Fransa-İtalya sınırındaki Menton Kapısı’nda 6 Mart 1972’de 146 kilo baz morfinle yakalanmıştı. Fransız gümrük görevlileri 34 PK 936 plakalı Anadol marka otomobili durdurdu, koltukların altında 146 kilo baz morfin ele geçirdi. İkinci kişi yardımcı İbrahim İkier’di. Bayhan, morfinden haberi olmadığını, kızına gelinlik almak için Paris’e gittiğini söyledi. Tutuklandılar.

İstanbul’daki soruşturma sonucunda başka bir parlamenterin ismi çıktı: Millet Partisi’nden (1965 dönemi milletvekili) Sami Binicioğlu. Her iki parlamenterin de Nuri Bostan adlı bir gazino patronuna bağlı olarak baz morfin kuryeliği yaptığı ortaya çıkarıldı. Binicioğlu, baz morfin kuryeliği yaptığını ve Kudret Bayhan’ı da bu işe kendisinin soktuğunu itiraf etti.

MAFYA POLİTİKACILARI KULLANIYOR

Kudret Bayhan Avrupa’da yakalanan ilk kırmızı pasaportlu kurye değildi. 1970 Eylülü’nde İsviçre gümrüğünde içinde 4.5 kilo uyuşturucu ile ele geçirilen otomobille yakalanan Zekeriya Kürşat da Adalet Partisi milletvekiliydi. Kürşat, arama sırasındaki kargaşada yanındaki Sedat Doğan Timur ile kaçmayı başarmıştı.

İsviçre polisi, uyuşturucu kaçakçılığının içinde çoğunluğu Türklerden oluşan 13 kişilik bir çetenin varlığını ortaya çıkardı. Avrupa gümrük kapılarını uyardı. Nitekim 1978’de bu kez de Milli Selamet Partisi eski milletvekili Halit Kahraman, Duisburg’da eroin kaçakçılığından yakalandı, yedi yıl hapse mahkûm edildi… Türk mafyasının kırmızı pasaportlu milletvekillerini kurye olarak kullandığı ortaya çıktı.

***

Yukarıdaki metni, basınımızın yüz aklarından, gerçek gazeteci, yine de genç sayılabilecek yaşta geçenlerde kaybettiğimiz Tufan Türenç’in Babiâli’nin Öteki Yüzü (Remzi Kitapevi) kitabından aldım.

Kitaplığımdaki aramalarda geçen gün tesadüfen elime geçti ve bir oturuşta okudum. Ne güzel yazmış, anlatmış: kişiler, olaylar, kovaladığı haberler su gibi akıyor. Çok önemli tarihler, gazeteciliğin gazetecilik olduğu… Bulunup okunmalı, gençler özellikle..  Gazeteciliğin ne olduğunu görüyorsunuz.

Tufan Türenç, Erhan Akyıldız ile birlikte, yanında mesleğe başladığı Abdi İpekçi’nin de hayatını yazmıştı: Gazeteci! İpekçi, Mehmet Ali Ağca tarafından öldürülmüştü. Bir başyapıttı kitap. Alıntı yaptığım kitapta, bu kitabın yazılış öyküsü de var…

Tufan Türenç ile yolum 1985’te Güneş gazetesinde kesişmişti. Günaydın’dan ayrılmış, Cumhuriyet’e başvurmuş, Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji’nin yayınını konuşmuştum Okay Gönensin ile. Ama bir türlü hadi gel başla denmiyordu..

Türenç ve bir grup arkadaşı, o sırada Milliyet’ten Güneş gazetesine geçmişlerdi. Tufan Türenç ile birinci sayfayı yapan kadroda birlikte çalışmıştım üç ay. Cumhuriyet hadi gel başla deyince koşa koşa gittim. 

NE DEĞİŞTİ?

 Başa dönelim: Siyaset ile mafya ve uyuşturucu trafiği arasında ilişkiler gırla. Kokainler geliyor, eroinler gidiyor... Sedat Peker’in ifşaatı.. Değişen bir şey yok. Milletvekilleri kırmızı pasaportlarıyla uyuşturucu kuryeliği yaparken belki yakalanmıyor ama siyasetin bir eli işin içinde.

Olaylar çözülmüyor. Tıpkı Abdi İpekçi cinayetinde, tetikçinin arkasındaki gücün karanlıkta kalması gibi.

KATİLLER NEDEN YAKALANMAZ?..

Türenç, İpekçi cinayetini araştırırken bir üst düzey Emniyet müdürü Türenç’e şunu söyleyecekti:

“Bu tip cinayetler sıradan insanların yapacağı işler değildir. Ünlülere, politikacılara yönelik suikastlar çoğunlukla gizli servislerin içindeki kliklerin işidir. Bunu ancak onlar başarabilir ve bu tür cinayetler ortaya çıkarılamaz. Çünkü cinayeti işleyenler soruşturmaları da yürütenlerdir. Soruşturmayı yürütürken ele geçen belge ve bilgileri de yok ederler… Bu cinayetleri izlersiniz, sonunda karanlık bir tünele girer kaybolursunuz.” Uğur Mumcu ve diğer büyük cinayetler de böyle..

Tufan Türenç, bu geç kalmış bir yazı, biliyorum, ama zamanı da şimdiymiş. İyi ki yazdın.. İyi ki vardın.. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları