Bizde eylül ayının bir başka adı da HÜZÜN’dür… Gelin görün ki Bodrum’da eylülün bir başka adı Mutluluk.
Yaz ayları boyunca hep aynı yakınmalar yükseldi: “Ay bu ne kabalık! Rezalet, korkunç! Olmaz ki herkes, bütün İstanbul burada! Gelmesinler şekerim!” vb…
Hepsi, sadece şunu söylemek istiyor: “Ben Bodrum’un nimetlerinden yararlanayım, başka kimse yararlanmasın!” Varsa yoksa Ben, Ben, Ben! Benim rahatım huzurum, benim keyfim, benim varlığım, benim mal varlığım…
HERKESE KENDİ BODRUM’U
Hayatında Halikarnas Mozolesi’ne gitmemiş, dünyanın eşsiz denizaltı cam müzesine, gulet ve tirhandil tekne tarihi müzesine, dünyanın her yerinden toplanmış deniz kabukları müzesine uğramış; Bodrum Yadigârı Markası’nı yaratan mandalina bahçelerini görmemiş; mandalinalı lokum yememiş, Cevat Şakir’in Azra Erhat’ın, Mina Urgan’ın kitaplarını, İlhan Berk’in, Bedri Rahmi’nin şiirlerini okumamış, Mehmet Sönmez’in resimlerinin kimin tarafından çizildiğini bilmeyen; üzerinde tepindiği toprakların tarihine değer vermeyen insanların bu yakınmalarını ben ciddiye almıyorum.
60’lı yıllardan beri savunduğum bir sav var: Herkes kendi Bodrum’unu seçer! Bodrum’da nasıl bir yaşam yaşayacağını kendisi seçer! Sayısız seçenek içinden kendi tercihlerini yapar. Bodrum’u, yörenin doğasına ve insanına uygun biçimde de yaşar, büyük kentteki konforundan ödün vermemek gayretiyle didişerek de yaşar…
Yazdan ve de yangınlardan geriye eylül ayına çok şey kaldı Bodrum’da.
Güzel havalar ve muhteşem deniz dışında tüm yarımadaya yayılmış sayısız sanat etkinliği, konserler, sergiler, festivaller, paneller, imza günleri, bir metropolünki kadar yoğun… Bir de:
YAZDAN VE YANGINDAN GERİYE KALAN
Bir de akıllarda ve yüreklerde en çok en çok Bodrumluların dayanışma gücü ve Belediye Başkanı Ahmet Aras’a minnet duygusu kaldı geriye. Yangın söndürmede hem dayanışma açısından hem de sonra yaraların sarılması, zararın giderilmesi açısından örnek davranışlar gördük, birbirinden duyarlı sahnelere tanıklık ettik. Hem bu dayanışmaya hem Başkan Aras’ın davranış ve tutumuna sonsuz teşekkürler.
Son günlerde Bodrumluların dilinden düşmeyen konu ise Ahmet Aras’ın Ali Ağaoğlu’na gösterdiği tepki. Bodrum merkeze 25, havaalanına 5 kilometre uzaklıkta; 9 milyon 700 bin metrekare büyüklüğünde arazinin 4 milyon 454 bin 395 metrekaresini yapılaştıracak Ali Ağaoğlu... Ahmet Aras, “Kıyamet projesi”’ne sert tepki gösterdi. Su kaynaklarını, kanalizasyonu, tüm altyapıyı, “Bodrum” markasını kullanma hakkını sorguladıktan sonra Ali Ağaoğlu’na şöyle seslendi: “Özetle Ali Bey, Bodrum’un Belediyesi, Başkanı ve Halkı olarak, projenize de Bodrum markamızı kullanmanıza da karşıyız çünkü, sizin 12 milyar TL’lik kazanç hayalinizin ağır sonuçlarına evet diyen, Bodrumluyum diyemez.”
BENİM SEÇİMİM
Keyifli bitsin bu yazı:
Başlarken herkes kendi Bodrum’unu seçer demiştim. Bu kez ben kürek sporunu seçtim. Arkeolog Ayşe Temiz (namı diğer Kale Ayşe) beni kışkırtıp kürek hocasına teslim edince, bir de baktım sabahın yedisinde kalkıp kendimi B.B. Yelken Kulübe atar olmuşum. Sonra rüzgârı göğüsleyip, güneşi peşimden sürükleyip taa Karaada’ya gidip geri gelmek muhteşem! Yazıldığı gibi kolay değil elbet. Hocam Yaman Olgaç’ın ustalığı sayesinde! (Rahmetli gazeteci Meftun Olgaç’ın oğlu) Hem tüm bedeni çalıştıran bir spor, hem de olağanüstü bir meditasyon. Doğayı, suyu, havayı, gücü, devinimi, uyumu, dengeyi, ritmi iliklerinize işleten bir ahenk cümbüşü...
Yorgun argın kürek teknesinden inip şu sırada gerçekleştirilen Optimist Türkiye Şampiyonası’nı izlemek ayrı bir zevk. Türkiye Yelken Federasyonu’nun B.B. Bodrumspor Yelken Şubesi ev sahipliğinde düzenlediği şampiyona, optimist sınıfı için milli takım seçme yarışı niteliğinde. Yarış bugün sona erecek. Türkiye’nin her yöresinden gelmiş 400 kadar çocuk beyaz minik yelkenleriyle denize, ileriye açılmıyor mu, yüreğim umut doluyor… Haydi çocuklar, daha daha ileri!
