Ne zamandır hakkında yazmak isteğim kitaplar ve filmler vardı. Türkiye gündemi fırsat ve izin vermiyordu. Bugün şeytanın bacağını kırmaya çalışacağım. Bu köşeye sığabilecek kadarını “telgraf cümleleriyle” özetliyorum:
BÖLÜK PÖRÇÜK: BİR TUNCEL KURTİZ BİYOGRAFİSİ
Senaryosu ve yönetimi usta sinemacı Özcan Alper’e ait bu çok başarılı belgesel, yaşamını oyunculuğa adamış Tuncel Kurtiz’i anlatıyor. O eşsiz sanatçının filmlerinden parçalar, arşiv görüntüleri, verdiği röportajlardan bölümler, tiyatrosu, sürgündeki yaşamı ve birçok insanın tanıklıkları, bu biraz derviş biraz şaman, kesin “filozof”, edebiyat ve sanat tutkunu oyuncuyu tüm boyutlarıyla yansıtıyor. Tanıklık edenler arasında sanatçının kızı Nur Süer, Şevval Sam, Cansu Dere, Halit Ergenç, Menderes Samancılar gibi isimler var. (Hatta ben bile varım!) Türkiye’nin arka planı da var. Nerede rastlarsanız sakın kaçırmayın!
Ben İstanbul film festivalinde izlediğimden beri bir de içimde ukde var: Tuncel, yabancı dillerde de çok tiyatro yaptı. Bunun onda yarattığı duyguyu bana muhteşem bir şekilde ifade etmişti. Nedense o ifadeyi filmde kullanmamışlar diye üzülmedim değil. Şöyle demişti:
“Zeynep’cim Türkçem dışında başka dillerde oynadığım vakit, sanki ağzıma çiviler batıyor!”
BİR CUMHURİYET ŞARKISI
Özgür Özel, Sırrı Süreyya Önder’in senaryosunu yazdığını kendisine sır olarak söylediğini açıkladıktan sonra filmin izleyicisinin arttığına inanıyorum. (Netflix’te gösteriliyor.) “Sır” ortaya çıktığına göre BKM Yazı Grubu bir açıklama yapmalı. Yapar ya da yapmaz, bence Yağız Alp Akaydın’ın yönettiği film çok başarılı.
Film, Atatürk’ün genç Cumhuriyetin ilkeleri ve ideallerini, sanata ve sanatçıya bakışı üzerinden Türkiye’deki o muhteşem seferberliği, azmi, çalışma gücünü, imkânsızı, olanaksızı gerçekleştirme tutkusunu anlatıyor. Ve de mucizeler dönemini...
1934’te Iran Şahı Rıza Pehlevi Türkiye’yi ziyaret edecektir. Ona ne sunsak sorusuna Ata’nın yanıtı bir opera sunalım olur. Ve karşımızda ilk Türk operası “Özsoy”un bestelenme, hazırlanma süreci...
Birkaç yılda ortaya çıkar bir opera eseri. Oysa şahın ziyaretine sadece 26 gün vardır. Librettoyu Atatürk bir gecede yazar, genç müzisyen Ahmed Adnan Saygun’a (Salih Bademci) teslim edilir. Sonrası amansız bir yarış. Filmin en büyük başarısı, o yarışa sizi de katması. Soluk soluğa izliyorsunuz yoktan var edilenleri.
Senaryo, diyaloglar muhteşem; kah hınzırca kah gülümseten ve unutulmaz! Oyunculuk kusursuz. Beni tek tedirgin eden Ata’yı oynayan Ertan Saban’ın aşırı makyajı... Görüntü çarpıcı! (hele çok gürültü yapmamak için bozkırda prova sahneleri.) Teşekkürler tüm emeği geçenler ve sponsor Türkiye İş Bankası!
KİTAPLAR
Sinema, tiyatro, opera derken yine kitaplara yerim azaldı.
Sabiha Sertel: Ne zamandır başucu kitaplarımdan biri Sabiha Sertel’in “Görüyoruz Duyoruz” adlı kitabı. Ünlü gazetecinin 1929-1945 arasında yazdığı yazılardan Tuncay Birkan’ın seçkisi. Şaşırtıcı yazılar. Faşizme, emperyalizme karşı yazılar. İşçi ve köylü haklarını savunan, savaş yıllarında ülke ve dünya politikası hakkında kamuoyunu aydınlatan yazılar. Çok ilginç ve öğretici. (Metis Yayınları)
Işıl Özgentürk: Afyon’da yeni kitabı “Haydi, Yola Çıkıyoruz”u hediye etmişti Işıl. Zafer Havaalanı’nda okumaya başladım, uçakta okudum. İstanbul’da eve vardığımda son sayfalara gelmiştim. Bolivya, Şili, Peru’dan İran’a, Bangkok’tan Balkan’lara, Moğolistan’dan New York’a, su gibi akan bir gezi kitabı. Turistle gezgin arasındaki farkı ortaya koyan... Her biri öykü tadında. (Remzi Kitapevi)
Atilla Dorsay: Ben onun kadar çok yazan başka bir yazar tanımıyorum. Okumaya yetişemiyor insan. Yeni kitabı “Bir Kraliçeyle Dostluk ve Ayrılık Hikayem”. Söz konusu kraliçe, gönüllerin sultanı Türkan Şoray. Bu bir iç dökme kitabı. Ülkemizin bu en birikimli sinema eleştirmeni sayfalar boyu eşsiz sanatçıya hayranlığını dile getirdikten sonra, kitabın son sayfasında ona neden kırıldığını da açıklıyor. Meraklısına. (Profilkitap)