Acaba rüyada mıyım?

04 Aralık 2022 Pazar

Başlıktaki soruyu bana sorduran, Trakya’da Lüleburgaz’da hafta içinde geçirdiğim iki gün! En iyisi baştan başlayayım: 

Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı’nın düzenlediği konferans serisi “Nâzım Hikmet’i tanımak ve anlamak” teması üzerinde konuşmak üzere Lüleburgaz Belediyesi’nden bir davet alınca hiç ikiletmedik. Vakfın başkan vekili Özcan Arca ile birlikte kendimizi Lüleburgaz Yıldızları Sanat Akademisi’nin muhteşem 200 kişilik Cahit Irgat Sahnesi’nde bulduk. Size konferansı anlatacak değilim. Ben gitmeyeli Lüleburgaz’da neler olmuş onu paylaşacağım...

AKADEMİLER KENTİ 

Kentin birçok yerinde afişlerde, ilanlarda dört harf göze çarpıyor: LYBA (Lüleburgaz Yıldızları Bisiklet Akademisi), LYFA (Lüleburgaz Yıldızları Futbol Akademisi), LYLA (Lüleburgaz Yıldızları Lezzet Akademisi), LYKA (Lüleburgaz Yıldızları Kadın Akademisi) ve LYSA (Lüleburgaz Yıldızları Sanat Akademisi).

Evet burada insanlar kaç yaşında olurlarsa olsunlar, herkes yıldız! Ve herkes akademili! Bu akademi meselesi 1999- 2018 yıllarında belediye başkanı olan Emin Halebak ile başlamış. (Yanlış okumadınız soyadı böyle) Şimdiki başkan Murat Gerenli tarafından sürdürülüyor. Yaşasın süreklilik diyorum! 

Her yıl bir tema belirleniyor. O tema çerçevesinde farkındalık yaratmak üzere kollar sıvanıyor. “Akademi” kültürüyle harmanlanıp eğitimler, etkinlikler düzenleniyor. Hepsi ücretsiz. İhtiyaca ve tabandan gelen isteğe göre programlar ayarlanıyor. 

Her akademi, geniş boş alanlara kurulmuş. İç ve dış mekânlar çok cazip, hepsi işlevsel, estetik mimariye sahip (çoğu yarışmayla belirlemiş). Kız erkek ayırımı yok. Eşitlikçi, çağdaş yapılar. Her birinde eğitimler, kurslar, sosyalleşme ve üretim. 

Örneğin bakmayın adının futbol akademisi olmasına, burada kızlar ve erkekler, her tür spor etkinliği yapabiliyor... Bisiklet akademisi ilklerden biri. Uluslararası düzeyde bisiklet parkuruna sahip. 7 yaş üzerinde herkese ücretsiz bisiklete binme olanağı sağlıyor. Şimdiden dünyadaki birçok yabancı rehber kitaba girmiş. Türkiye’ye bisikletle gelen yabancı gençlerin ve bisiklet kulüplerinin favorisi çünkü hem kamp, konaklama alanı hem de çamaşırhane, yemekhanesi ve tamirhanesi var. 

Kadın akademisi, kadınların toplumsal hayata katılımlarına, üretimlerine, girişimciliğe, problem çözmeye yönelik. Kafeteryaları, kreş ve gündüz bakımevi, STK’lere ayrılan bölmeleri, danışmanlık hizmetleri, eğitimlerin sürdüğü atölyeler, çok amaçlı salonlar nasıl etkileyici anlatamam. Lezzet akademisi de öyle... 

Hepsinde en önemli nokta, talebin, tabandan gelmesi. Ve hepsinin sloganı aynı: “Her şey sevgiyle başlar!”

SANATIN AYDINLATMACILIĞI 

Lüleburgaz’da sanatın aydınlatıcı rolü hiç ama hiç göz ardı edilmiyor. Sanat akademisinde, Yeni Nesil Köy Enstitüleri aracılığıyla da etkinlikler sürdürdüklerini öğreniyorum. Kendi oluşturdukları tiyatro toplulukları ve Bulgaristan’dan gelen ekiplerle de oyunlar sahneleniyor, resim sergileri açılıyor. Ayrıca yeni kurulan konservatuarın müzik bölümünü de barındırıyor burası.

İstanbul’daki tiyatrolara duyururum: Buradaki biri büyük (800 kişilik), biri küçük (200 kişilik) tam donanımlı, döner sahneli iki salon sizleri bekler! 

Lüleburgaz’ın sanatla bunca içli dışlı olmasına şaşmamalı. Koca Mimar Sinan buraya izini bırakmış ne de olsa! Sinan’ın dehasının yarattığı Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi, tam bir harabeydi eskiden. Aklımda öyle kalmıştı. Oysa şimdi, restore edilmiş, ziyarete açılmış, eşsiz bir mücevher. Yapımı 1569-1570. Yani Edirne’deki bir başka şaheserden, Selimiye’den beş yıl önce. Rivayete göre Selimiye’nin ön hazırlığı, provası! 

Lüleburgaz ikinci bir Eskişehir olursa hiç şaşmam! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları