Aşkta ve balede mükemmellik...

Aşkta ve balede mükemmellik...

01.06.2023 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

En baştan söylemeliyim: İstanbul Devlet Opera ve Balesi’ne (İDOB) şapka çıkarıyorum, başta topluluğun sanat yönetmeni, müdürü ve sözünü edeceğim iki baleyi sahneye koyan Ayşem Sunal Savaşkurt olmak üzere emeği geçenlerin önünde saygıyla eğiliyorum. 

Pandemi öncesinden beri izlememiş olduğum İDOB’den şu son on gün içinde klasik balenin iki baş eserini “Don Kişot” ve “La Bayadère”i izleme şansım oldu.

(La Bayadère) 

MUTLU BULUŞMA 

Anımsatayım: Bu iki eser de 19. yüzyılda iki muhteşem insanın buluşmasından kaynaklanıyor. 

Biri Ludwig Minkus (Viyana, 1826-1917) besteci ve keman virtüözü; öteki Marius Petipa (Marsilya 1818 - Kırım 1910) gelmiş geçmiş en yüce koreograf... Buluşma, rastlantılar kadar, bilinçli seçimlerle de St. Petersburg’da Rusya İmparatorluk Tiyatro-Opera-Balesinde gerçekleşti. 

Bu buluşmadan dünya klasik bale repertuvarı çok şey kazandı: yaratıcılık, düş gücü, felsefi derinlik, çok renklilik, farklı kültürlere açılım, melodi zenginliği, unutulmaz tınılar ve biçemler, edebiyatla kucaklaşma, farklı sanat dalları arasında bütünlük... 

Avusturyalı besteciyle, Fransız koreografın Rus İmparatorluk Tiyatrosu’nun sonsuz olanaklarıyla gelişen ortak yaratıcı çalışmalarının ilki ve adlarını dünyaya duyuracak olanı “Don Kişot”tu. (Hâlâ, “en popüler” diye tanımlanır.) Sonuncusu ise “La Bayadère”di. (Hâlâ “en zor olanı” diye bilinir.) Bunlar arasında klasik bale repertuvarında baş tacı edilmiş birçok eser var. Dönelim İstanbul’a.

(Don Kişot)

GÖRKEMİ SİNDİREBİLMEK 

Cervantes’in ölümsüz eseri “Don Kişot”un başkişisi, evrensel, simgesel, felsefi bir anlam taşısa da bale eserindeki anlatı, başkişinin hakkaniyetini ve aşkın yüceliğini vurgular. 

“La Bayadère” (Tapınak Dansçısı) ise Hint destanı “Şakuntala” ve Goethe’nin bir baladından kaynaklanıyor. Aşk, ihanet, kıskançlık, kutsallık, intikam, iktidar temaları çevresinde gelişse de aşkın ölümsüzlüğü vurgulanıyor. 

Her iki eserde de yerel renkler ve özellikler (birinde İspanya, diğerinde Hindistan) klişelere sapmadan, folkloru çağrıştırmadan ön plana çıkıyor. İkisi de çok görkemli. Kimi zaman sahnedeki görkem, göz boyar ya da izleyiciyi balenin özünden koparır, dansçıların önüne geçer. Burada söz konusu değil. Sahnedeki bu görkem çok dengeli. Net, tertemiz, keskin hatları olan, açık seçik bir sahneleme. Bunun için ikisinin de sahneye koyucusu ve düzenleyicisi A.S. Savaşkurt’u ve tüm yaratıcı kadroyu kutlamak gerek... 

“Don Kişot”ta dekor İsmail Dede’ye, kostüm Gizem Betil’e teslim edilmiş. “La Bayadère”de ise Efter Tunç (dekor) ve Gülden Sayıl’a ( kostüm)... Gerçekle düş dünyası arasında gidip gelen ışık tasarımları ise Önder Arık’tan.

DANSÇILARIN BAŞARISI 

Benim izlediğim temsillerde (malum birkaç kadro var) “Don Kişot”ta başrolleri Japon dansçı Ami Naito ve Yılmaz Berkay Günay paylaşıyorlardı. “La Bayadère”de ise başroller Berrin Kocabaşoğlu, yine Yılmaz B. Günay ile Ami Naito...

Bu üç dansçı da mükemmeller. B. Kocabaşoğlu’nun devinime duyguyu ekleyişi; A. Naito’nun çok yönlülüğü; Y.B. Günay’ın muhteşem gençliği, dinamizmi, yetkinliği çarpıcıydı. (Keşke ikinci rollere de yer verebilsem ama yerim kısıtlı)... Yer çekimine meydan okuyan bir başka erkek dansçı Can Bezirganoğlu’nun (Altın İdol) adını vermeden geçmeyeyim. 

Corps de Ballet’ye gelince onlar da çok iyiler. Çok çalışmış oldukları apaçık ortada. Belki eserlerin birinin aşırı teknik zorluklarından “Don Kişot”ta daha rahattılar sanki. La Bayadère’in düş sahnesinde kimi senkronizasyon aksaklıklarını, sahnenin büyülü güzelliği zaten örtbas ediyordu diyelim... 

Bu sezon sona erdi. Ancak önümüzdeki mevsim ve yaz aylarında Bodrum ve Aspendos da her ikisi de tekrarlanacak. Sakın kaçırmayın!

Yazarın Son Yazıları

Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025
Bodrum’da doludizgin sanat

Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız...

Devamını Oku
20.07.2025
Günler geçerken...

Pınar Kür... Edebiyatımızın cesur kadınlarından biri daha sonsuzluğa göçtü.

Devamını Oku
17.07.2025
Hikmet Çetinkaya

Yaş almanın en kötü yanı eşiniz, dostunuz, arkadaşlarınız, meslektaşlarınız hepsi gidiyor.

Devamını Oku
13.07.2025