Deniz demek özgürlük demektir...

Deniz demek özgürlük demektir...

26.04.2018 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

‘İstanbul’da Deniz Sefası’ sergisinin düşündürdükleri...

Çocukluğumun ve ilk gençliğimin bütün yazları Suadiye’de bir bahçede geçti. Okullar kapanır kapanmaz haziranın ilk gününden başlayarak, ağustosun son gününe dek Suadiye, Çiftehavuzlar, Fenerbahçe kıyılarından her sabah denize girdim. Plajlardan ve sandallardan... Eğer otomobilli birini bulursak o zaman, daha uzaklara, güzeller güzeli göz kamaştırıcı Süreyya Plajı’na ya da Moda’ya uzanırdık. Deniz özgürlük demekti...
Sonra çocuklarım henüz birer bebekken onlara Boğaz’ın buz gibi sularında akıntılara karşı yüzmeyi öğrettim. Ve büyükler “Bu da bir şey mi, biz Haliç’te yüzerdik” dedikçe hep çok kıskandım... Ulaştığım her deniz, yüzebildiğim farklı sular biraz daha özgürlük demekti...
Bugün bırakın İstanbul sahillerinden denize girmeyi, o kumsallar çoktan yok edildi. Kıyılara döşediğimiz dolgular betonun; yollar, trafik canavarının hizmetinde. Denizle insan arasında beton ve trafik duvarları yükselttik... Kara ile deniz ilişkisini sadece görsel olarak değil, kavram, bilinç olarak da yok ettik!

Nostaljinin söyledikleri
Pera Müzesi’nde “İstanbul’da Deniz Sefası: Deniz Hamamından Plaja Nostalji” başlıklı sergiyi izlerken, İstanbul kent tarihi kadar kendi tarihimi de düşünüyordum.
En baştan söyleyeyim: Muhteşem bir sergi! Çok katmanlı ve çok geniş bir yelpazeye yayılmış bir sergi. Sadece görsel belleğimize seslenmiyor. Aynı zamanda kentin sosyo-politik ve sosyokültürel özelliklerine ve değişimine de ışık tutuyor... Küratörlüğünü tarihçi, yazar ve akademisyen Zafer Toprak’ın yaptığı, özel ve kurumsal koleksiyonlardan derlenen, fotoğraf, dergi, karikatür, eşya ve kitap gibi orijinal malzemelerle hazırlanan sergi, evet, başlıkta da vurgulandığı gibi bir nostaljinin izini sürüyor... Ama bu sadece “ah nerede o eski günler” notaljisi değil. Aynı zamanda Osmanlı’dan Cumhuriyete geçişte, hele hele günümüze ulaşmakta yapılanları yapılmayanları da sorguluyor…
Bu nostalji, Cumhuriyetle birlikte gerçekleşen devrimi, yaşam tarzındaki köklü dönüşümleri; İstanbul sakinlerinin toplumsallaşmasını, doğaya açılımını ortaya koyuyor...
19. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak denizden tahta perdelerle ayrılmış “deniz hamamları” suyla iç içe olan kentin kıyılarını kaplıyor... Kadınlara ayrı, erkeklere ayrı... Cumhuriyetin laiklik ilkesiyle birlikte kadın erkek demeden insan daha görünür hale geliyor. Halkın tümü değilse de, daha özgür olmak isteyen bölümü denizle barışıyor ve plajlara akın ediyor...
1920’lerden başlayarak plajlara olan rağbet... Plajlara akın kendi kültürünü kendi eğlencesini de yaratıyor. 60’ların ortalarına dek yükseliş sonra politik değişimle birlikte toplumun dönüşmesi...
İster istemez Atatürk’ün bir sözü aklıma geliyor: “Denize inmek medeniyetin şiarıdır.” Yani uygarlık için denize inmek kaçınılmaz… Yani deniz özgürlüktür, çağdaşlıktır, uygarlıktır.

Pera’dan - İstanbul Araştırmaları’na
Sergi Pera Müzesi’nden kardeş kurum İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’ne uzanıyor. Burada Yeşilçam filmlerindeki plaj sahnelerinden oluşan bir seçki; dönemin plaj konulu kitap, dergi, afiş ve karikatürleri yer alıyor… .
Bu yıl 10. yılını kutlayan enstitü, Roma, Bizans ve Osmanlı uygarlıklarına damgasını vuran imparatorluklar başkenti İstanbul’a ilişkin müthiş bir hazine… Cumhuriyet dönemini de kapsayan, kentin tarihi, mimarisi, insanı ve kültürel yapısını irdeleyen yayınları, koleksiyonları dev arşivi, kütüphanesi ve etkinlikleriyle eşsiz bir merkez.
Sergiye dönüyorum: 1930’ların fotoğrafları: Salacak’ta ya da Moda’da denize giren kadınlar... 1950’lerden başlayarak Milli Piyango biletlerine bakıyorum. Üzerlerinde bikinili kadınların resmi... Bugün böyle bir şey düşünebilir misiniz...
Ayrıntılar muhteşem: Sergide çocukların deniz hamamına girme kurallarını (1904) ya da Cemal Süreya’nın 1955’te yazdığı “Hür Hamamlar Denizi” şiirinde kadınlar hamamındaki Güzin’le, erkekler hamamındaki Süleyman’ın öyküsünü de okuyabilirsiniz…
Gidin görün saatler geçirin sergide (26 Ağustos’a dek sürüyor.)
Evet, deniz hamamından, plaj kültürüne geçmek bir devrim niteliğindeydi... Denize küsüp, denizi başta kadınlardan, sonra insandan ayırmak, beton ve trafik duvarlarıyla ilişkisini koparmak ise her ayırımcı politika gibi, karşıdevrim...  

Yazarın Son Yazıları

Hayal kurmaktan vazgeçmeyin...

Sahnede bir adam var.

Devamını Oku
21.12.2025
Yaşasın Tüyap Kitap Fuarı

Korkunç yoğun bir trafikte iki saat gitmeyi ve iki saat de dönmeyi göze alırsanız orada bulunduğunuz sürece müthiş keyiflenir ve “Yaşasın Tüyap Kitap Fuarı” diye haykırabilirsiniz.

Devamını Oku
18.12.2025
Işığı hiç sönmeyecek

O, Nermin Abadan Unat. Neden mi ona minnet borcumuz var?

Devamını Oku
14.12.2025
Roman gibi

Sabiha Sertel (1895-1968) ve Zekeriya Sertel (1890-1980). Osmanlı’nın sonu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında duygu ve düşünce dünyamıza sonsuz katkılarda bulunmuş bu iki önemli ismi bu ülkede yaşayan herkesin, hele hele gazeteciliği meslek edinmiş her insanın çok yakından bilmesi gerekir.

Devamını Oku
11.12.2025
Aşkla ölüm arası

O kadar güzeldi ki tadı damağımda kalmıştı.

Devamını Oku
07.12.2025
Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025