‘Zat’ hastalığı

‘Zat’ hastalığı

02.08.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bugün pazar. Bugün hâlâ bayram... Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpmek isterdim. Ama öpemediğime göre, yüzünüze bir minik gülümseme yerleştirebilsem o da harika olur diye düşündüm...

Eyyy gülümseme, gel de nereden gelirsen gel diye feryat figan etmeye başladım ki bir de baktım bir yandan Aziz Nesin, bir yandan Genco Erkal imdadıma koşuyor!. Biri kalemini ve yüreğini, öteki sesini ve yorumunu, al işte, okurlarınla paylaş diye önüme sermezler mi!

Serdiler! Önümde “Azizname”den bir bölüm. Ama önce:

Ama önce

Gülümsemeye geçmeden önce bu bayram elinizi kana bulamayın derim. Kurban kesmek / kestirmek yerine, kız çocuklarının eğitimi için Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne bağışta bulunun!

Hele hele “İstanbul Sözleşmesi’nden” Türkiye’yi çıkarmak için uğraşanlar varken... Bu sözleşmenin amacı her gün tırmanan kadın cinayetlerini durdurmak için devletin somut adımlar atması iken... Yalan yanlış haberlerle farklı algılar yaratmaya çalışan yobazlar bunca çokken... Kadına karşı şiddeti önleme görevinden çekilmeye uğraşılırken... Bu koşullarda kız çocuklarını bilinçlendirmek, ŞİMDİ, her zamankinden daha önemli.

ÇYDD’ye bağışlarınızı yapın, #İstanbulSözleşmesiYaşatır ve #kadındayanışması etiketleriyle bu konunun önemini paylaşın. Gazetemiz bu konuda günlerdir size bol bol malzeme vermektedir! Cinsiyetiniz ya da cinsel tercihleriniz hiç önemli değil, yeter ki çağdaş ve evrensel değerleri benimsemiş olun!

Artık gülümsemeye dönebilirim...

‘Zatı devletleri’

Aziz Nesin ve Genco Erkal önümde “Azizname”den bir bölüm serdiler.

Bölüm başlığı “Zat Hastalığı”... Son zamanlarda etrafımızdaki çok kimsenin yakalandığı hastalığı anlatan bir bölüm... Kimileri bu hastalığa “Şahsım Hastalığı” da diyor... Daha ilk satırlarından yüzüme bir gülümseme yerleşti. Ve sonuna dek beni terk etmedi. Buyrun okuyalım:

Sırası gelmişken “Zat” hastalığı ve tedavisi üstüne de birkaç söz söylemek gerekecek. “Zat” hastalığı, üç değişik biçimde görünmektedir:

“Zatürree, Zatülcenp” ve “Zatıâli”...

Konumuz olan Zatıâli hastalığı, zengin hastalığı denilen hastalıklardandır. Bu hastalık ancak “Bendeniz” olan ortamda artar, yani, bir insanın “Zatıâli” hastalığına yakalanması için çevresindekilerin daha önce “Bendeniz” hastalığına tutulmaları gerekir. Bir başka deyişle “Bendeniz” olmayan yerlerde “Zatıâli” hastalığı görülmez.

Hastalığın belirtisi: Zatıâli hastalığının ilk belirtileri burunda görülür. Burun yavaş yavaş büyür. Hastalığın had safhasında burun o kadar büyür ki hastanın resmi çekilirken burnu fotoğraf kartına sığmaz olur ve hasta tüm burun olur çıkar. Bu döneminde hastaya artık “Zatıâli” yerine “Za-tı devletleri” denilir. Allah kimsenin başına vermesin, çok antipatik bir ekselans hastalığıdır.

Burun büyümesinden başka hastada bir kasılma, bir gerilme, göğsünü ve göbeğini ileri fırlatma ve kellesini geriye atma halleri görülür. Konuşurken karşısındakine değil, duvarlara ve tavana bakar; açık havadaysa ağaçların tepelerine, bulutlara bakar, ama baktığı şeyi görmez. Çünkü zihni sürekli olarak “hiçbişey”le meşguldür. Daha çok gezinerek konuşur. Konuşurken elini pantolon ceplerine sokup sanki yalnız onda varmış gibi bir yerlerini karıştırırken, reklam olsun diye bozuk paralarını şangırdatır.

Hastalığın tedavisi: Hemen hemen olanaksızdır. Onun için yakalanmamaya çalışmalıdır. Zamanla durmadan hastalık öldürücü değilse de insanı insanlıktan çıkarır.

Tedavi için bitek yol vardır: Zatıâliler kasıldıkça onlara gayet sert bir “hastir” çekip şok tedavisi yapılmalıdır.

Sevgili okurlar, hepinize iyi bayramlar...

Yazarın Son Yazıları

Yaşasın Tüyap Kitap Fuarı

Korkunç yoğun bir trafikte iki saat gitmeyi ve iki saat de dönmeyi göze alırsanız orada bulunduğunuz sürece müthiş keyiflenir ve “Yaşasın Tüyap Kitap Fuarı” diye haykırabilirsiniz.

Devamını Oku
18.12.2025
Işığı hiç sönmeyecek

O, Nermin Abadan Unat. Neden mi ona minnet borcumuz var?

Devamını Oku
14.12.2025
Roman gibi

Sabiha Sertel (1895-1968) ve Zekeriya Sertel (1890-1980). Osmanlı’nın sonu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında duygu ve düşünce dünyamıza sonsuz katkılarda bulunmuş bu iki önemli ismi bu ülkede yaşayan herkesin, hele hele gazeteciliği meslek edinmiş her insanın çok yakından bilmesi gerekir.

Devamını Oku
11.12.2025
Aşkla ölüm arası

O kadar güzeldi ki tadı damağımda kalmıştı.

Devamını Oku
07.12.2025
Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025