İki takımın oyuncularının kendi aralarındaki uyumuna baktığınızda “omuz omuza mücadele” diyebilirsiniz bu maç için. İki rakibin birbirlerine karşı mücadelesine ise “kıran kırana”. Ancak Başakşehir-Galatasaray maçını en iyi tanımlayan kelime “taktik taktiğe” olur muhtemelen. İki tarafın teknik direktörü de son derece iyi çalışmış karşı tarafı. Alınabilecek tüm önlemleri almış. Dahası futbolcular da verilen taktiklere harfiyen uyuyor. Bu zihinsel çekişmenin fiziksel yansıması önce bir “itişme”ye benziyor futbol oturana kadar. Her iki taraf da oyunu rakip takımın sahasına itmeye çalışıyor. Topu kaptırırsa eğer, hiç “varyete” yapmadan, derhal görev bölgesine koşuyor. Öyle bir oyun ki bu temposu var ama net pozisyonlara rağmen, verilen mücadele çerçevesinde çok daha fazla olması gereken pozisyon zenginliği kısıtlı. Skor dengesini bozmanın tek yolu da bir tarafın hata yapması. Nitekim, ilk hata Başakşehir’den geliyor. Elle oynama sonucu VAR kararıyla verilen penaltıyı Falcao 14. dakikada gole çeviriyor. Tabii bu oyunda tek farklı skorun hiçbir garantisi yok... Nitekim bu durumu değiştirmek adına ilk müdahale, ikinci yarının başında Okan Buruk’tan geliyor. Oyuna giren Crivelli’nin de katkısıyla Başakşehir baskı ve pres konusunda Galatasaray’ı yormaya başlıyor. Fatih Terim’in karşı hamlesiyse (sakatlanarak çıkan Saracchi-Linnes değişikliğini saymazsak) 72. dakikada geliyor. Tecrübeli hoca, net bir galibiyet peşinde olduğu mesajını Babel, Diagne ve Etebo’yu aynı anda oyuna alarak veriyor. Onların kattığı tempo 76. dakikada Belhanda’nın vuruşuyla golü getiriyor. Devamında gerek Okan Hoca’nın taktiksel hamleleri gerekse iki takım adına da çok net pozisyonlar var. O kadar ki skor farka da gidebilir bir anda eşitlenebilir de. Mücadelenin hiç bitmediği bu “taktik taktiğe” karşılaşmada üç puan ve derbi öncesi moral Galatasaray’a, alkışlar da futbola gidiyor.
Yazarın Son Yazıları
Tıpkı, arılar gibi, iki takım da vızır vızır...
Yorgun Galatasaray, önce vasat bir oyun sergilerken pozisyon yaratma işini tek kişiye; maçın en hırslısı Osimhen’e bırakıyor.
Galatasaray maça, yelkeni rüzgâr dolan bir cruiser gibi başlıyor, ilk on dakika böyle devam ediyor.
Milli maçlar sonrası yorgun ya da Şampiyonlar Ligi öncesi heyecanlı; Galatasaray, normaline göre durgun bir futbol oynuyor.
Yorgun Galatasaray ve rakibini iyi çalışmış bir Beşiktaş...
Sırasıyla Yunus (23), Icardi (45+1) ve Torreira’nın (65) golleri, istikrarlı bir baskının değil yakalanan fırsatlara eklenen kişisel becerilerin ürünü.
Heyecanlı ve tedirgin G.Saray maça bocalayarak başlıyor.
Olimpiyat Stadı’nın lanetinden midir, verilen aranın rehavetinden mi bilinmez...
Galatasaray, evinde konuk ettiği Çaykur Rizespor karşısında “dalgalı” bir futbol sergiliyor...
Galatasaray, geçen sene olduğu gibi bu yıl da “her maça bir kahraman” trendini sürdürüyor. Topla oynama oranının yüzde 70’e varması yanıltıcı olmasın.
4 dilimi var G.Saray-Karagümrük maçının.
Gaziantep ile Galatasaray’ın karşı karşıya geldiği sezonun ilk maçının açmazı şu:
Erden Timur, Galatasaray’da yeni bir görev üstlenmeyeceğini açıkladığında, tüm camia endişeyle beklemişti yeni sezonu: Bu futbolcuları kim motive edecek?
Galatasaray, yaşadığı ‘sevinçli telaş’la biraz bocalasa da 26’da Osimhen’in golüyle rahatlıyor.
Yolundan şaşmadı
Birlikte
Tam takım devam
Yürüyeduruyor
‘Çok’ ile ‘hiç yok’
Koltuğunda rahat
Kadıköy hatırası
3 puanın günahı
Taşikardisiz 3 puan
Uyuyan dev
Kim kurtuldu?
Langırt
Yokluğu yara
Mesele
Nasıl olacak?
Tutuk ama istikrarlı
Uyanış
Kilit son maça
Azı dişi!
Kötü futbol 3 puan
Ortak yok
Kaptan
Gururla...
Sayılarla...
Üç ve altı
Denklem